Suç doğuran suç: Uyuşturucu 2023
Her yıl rakamlarını güncellediğim yazımda Son uyuşturucu raporu rakamları bize neler anlatıyor gelin hep birlikte bir göz atalım....
28 Åžubat 1997 Tarihinde toplanan Milli Güvenlik Kurulu, tarihinde ilk kez dokuz saatlik bir toplantı yaptı. Asker, resmen Refah-Yol hükümetine ültimatom verdi. Sincan’da tanklar yürütüldü. Gölcük’te bir araya gelen üst subaylar, irtica tehlikesini tartıştılar. Militerlere göre 28 Åžubat bin yıllık sürecek post-modern bir darbeydi. 28 Åžubat darbecileri, kendilerini tanımlama konusunda çok yaratıcıydılar. Zamanımızın en önemli […]
28 Åžubat 1997 Tarihinde toplanan Milli Güvenlik Kurulu, tarihinde ilk kez dokuz saatlik bir toplantı yaptı. Asker, resmen Refah-Yol hükümetine ültimatom verdi. Sincan’da tanklar yürütüldü. Gölcük’te bir araya gelen üst subaylar, irtica tehlikesini tartıştılar. Militerlere göre 28 Åžubat bin yıllık sürecek post-modern bir darbeydi.
28 Åžubat darbecileri, kendilerini tanımlama konusunda çok yaratıcıydılar. Zamanımızın en önemli akımı olan post-modernizmden mülhem alarak darbeciler, 28 Åžubat’a Post-modern darbe diyorlardı. 28 Åžubat’a Post-modern darbe demek, post modern düşünceye aslında tecavüz etmektir. 28 Åžubat, post modern bir darbe deÄŸil, Post-Stalinist bir darbedir.
Toplumu baÅŸtan aÅŸağı yeniden dizayn etmek isteyen 28 Åžubat’ın Post-Stalinizmi, üniversiteleri, sermayeyi, yargıyı, basını kısacası her ÅŸeyi esir almıştı. Gazete manÅŸetleri, militerler tarafından atılıyor, gazeteciler hakkında andıçlar hazırlanıyor, yargı mensuplarına brifingler veriliyor, kısacası herkese haddi bildiriliyordu.
28 Åžubat Darbesinin Post-Stalinist niteliÄŸi, bu darbenin yarattığı kurum olan Batı Çalışma Grubu’nun dayandığı felsefede gizlidir. Bütün toplumu fiÅŸleyen, herkese tehdit olarak bakan Batı Çalışma Grubu, bütün milleti düşman olarak konumlandırmıştı. Millete karşı mücadeleyi yeni bir kurtuluÅŸ savaşı olarak telakki eden BÇG, sayısız insanın hak ve özgürlüğünün gasp edilmesine, hayatının kararmasına neden oldu.
Asker, 28 Şubatta demokrasiye balans ayarı verdiğini iddia ediyordu. Aslında 28 Şubat, demokrasiyi değil, halka tahakküm sistemini güncellemekteydi. Silah ve güç göstermek yoluyla toplum tedip edilmek istenmişti. 28 Şubat, sadece muhafazakar kesimlere yönelik değil, muhafazakarlar üzerinden bütün topluma yapılan bir Stalinist darbeydi.
28 Åžubat, Türkiye’yi soyma darbesiydi. Bu karanlık süreçte 25 bankanın içi boÅŸaltılmış, bu bankalar TMSF’ye devredilmiÅŸti. 28 Åžubat, militer kumanda ekonomisinin fiilen uygulandığı bir süreçtir. 28 Åžubat, ülkeyi soymuÅŸ, toplum fakirliÄŸe ve sefalete mahkum edilmiÅŸtir. 28 Åžubat, Türkiye’yi topyekun soyma ve yoksullaÅŸtırma operasyonuydu.
28 Şubat döneminde yargı, medya, sermaye, siyaset, üniversite, kısacası ülkenin bütün birimleri üzerinde asker belirleyiciydi Bütün güç, askerde toplanmıştı. Askerin gücü sorgulanamadığı gibi, sınırlanması da mümkün değildi.28 Şubat, militarizmin sınırsız gücünün yozlaştığı bir dönemdir.
Türkiye, 27 Mart, 12 Mart ve 12 Eylül şeklinde üç büyük darbe yaşamıştır. Ancak 28 Şubat, önceki üç darbeden daha fazla insanların psikolojik sağlığını bozmuştur. 28 Şubatın korku ve tedhiş psikolojisi, hala devam etmektedir. İnsanlar tekrar 28 Şubat günlerine dönme korkusunu ve kaygısını aşmış değildirler. 28 Şubat, her an olabilecek bir tehlike olarak algılanmaktadır.
28 Şubatın, yıllar öncesinde kalmış eski zor günleri konuşmaktan öte bir anlamı vardır. Devletin askeri gücü kullanılarak bütün bir toplumun hayatının cehenneme çevrildiği, insanların çaresiz bırakıldığı bir korku ve yıldırma döneminden söz ediyoruz. 28 Şubat, devletin gücünü kullanmak suretiyle küçük bir grubun bütün bir topluma hükmetmeye kalkmasının demokrasiyi, özgürlüğü, barış ve adaleti ortadan kaldırdığını görmekteyiz.
Türkiye’de yüz yıldır devlet-toplum iliÅŸkileri saÄŸlıklı bir iliÅŸkiye oturtulmuÅŸ deÄŸildir. Kendisini Türkiye’nin sahipleri gören güç odakları, Türkiye’yi çiftlikleri olarak kullanmayı kendi hakları görüyorlardı. Bütün toplumun bu çiftliÄŸin marabası olarak algılanması 28 Åžubat gibi militer darbe pratiklerinin kolaylıkla gerçekleÅŸtirilmesine neden olmuÅŸtur.
Laiklik, bu ülkede hiçbir zaman din ve vicdan özgürlüğü olarak uygulanmamıştır. Din ve devlet işlerinin gerçek anlamda birbirinden ayrılmasını gerektiren laiklik, darbecilik ve despotizm tarafından bir otoriter bir toplum mühendisliği projesi olarak kullanılmıştır. Laiklik, din ve devletin birbirinden ayrılması olarak uygulanmamış, devletin dini hayatı kontrol etmesi ve yönetmesi olarak anlaşılmıştır. 28 Şubatta militerler, dini hayata müdahale etmiş, dini güç yapılarının başını ezmek için yıkıcı bir müdahalede bulunmuşlardır.28 Şubat, dinin devletin işi olmadığını, tamamen topluma bırakılması gerektiğini bize bir kez daha öğretmektedir.
Devlet ve din üzerinden iktidar mücadelesi yapılması, ülkemizde demokrasinin, hukukun ve barışın yerleşmesine ve güçlenmesine engel olmaktadır. Devleti ele geçirme hastalığından kendimizi arındırmamız gerektiği gibi, dinin siyasal, sosyal, ekonomik araçların elde edilmesinin aracı olmaktan çıkarılması da büyük önem taşımaktadır. Din, ibadet, ahlak ve maneviyat olarak insani gelişimimizi besleyen değerli bir tecrübe olarak işlevini yerine getirmelidir. Din, devlet, siyaset ve hukuk değildir. Devletin ve dinin, siyasal iktidar mücadelelerinde araçsallaştırılmaması, istismar edilmemesi demokrasi, hukuk ve barış açısından büyük önem taşımaktadır.
28 Åžubatın sembol uygulamalarından biri kurban derilerinin THK’ya verilmesini zorunlu tutmasıdır. Bu uygulama, 28 Åžubatın topluma ve sivil hayata olan bakışını çok iyi bir ÅŸekilde yansıtmaktadır. Devlet, topluma kurbanının derisinin kime verilip verilmeyeceÄŸini dayatma hakkını daha doÄŸrusu imtiyazını kendinde görmektedir. Bu uygulamanın toplumda yarattığı tahribat, devlet gücünü ele geçiren odakların, din baÅŸta olmak üzere toplumsal hayatın her alanına sınırsız bir ÅŸekilde müdahale etme çılgınlığını gösterebileceklerinin iyi bir örneÄŸidir.
28 Şubatın felsefesi gücün ve silahın kutsanmasına, demokrasi ve hukukun hiçleştirilmesine dayanmaktadır. Gücü elinde bulunduranın her halükarda haklı olduğu düşüncesi, maalesef 28 Şubatın bize bıraktığı çürütücü bir mirastır. Hukuk ve demokrasi olmadığında gücün bir cehennem silahından başka bir şey olmadığını fark etmek lazımdır.
28 Åžubat, Türkiye’nin dini, sosyal, siyasal, kültürel, düşünsel, akademik ve iletiÅŸim hayatını patolojik hale getirmiÅŸtir. Her açıdan bütün mekanizmalarda ve iliÅŸkilerde derin bir çarpıklığa ve yozlaÅŸmaya neden olmuÅŸtur. 28 Åžubat, hepimizi patolojik vakalar haline getirmiÅŸtir. 28 Åžubatın neden olduÄŸu patolojik durumdan hala çıkmayı baÅŸarmış deÄŸiliz. 28 Åžubatın patolojisinden kurtulmak için birbirimizi iyileÅŸtirmemiz, iliÅŸki kurmamız, konuÅŸmamız, anlamamız ve empati kurmamız gerekmektedir.
28 Şubat, demokrasiye, hukuka, barışa ve özgürlüğe karşı yapılan çok yönlü bir operasyondur. Ülkemizde hep bir demokrasi, hukuk ve özgürlük açığı ve açlığı oldu.28 Şubatın demokrasiye, hukuka ve özgürlüğe darbe vurması, ülkemizin normalleşmesini zorlaştıran bir tablonun ortaya çıkmasına neden olmuştur. 28 Şubatın karanlık kabusundan ve mirasından kurtulmak için ülkemizin demokrasi, hukuk ve özgürlük açığını kapatan ve açlığını gideren adımlar atılmalı, reformlar ve politikalar uygulanmalıdır. Devletin ve siyasetin gerçek manada demokratik nitelikte ve içerikte inşa edilmesi sayesinde 28 Şubat gibi despotizmin, otoriteryanizmin ve totaliteryanizmin kabuslarından kurtulmak mümkün olabilir.
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â