Türk Milletinin Kaderi ve Kudreti

Tarihin derinliklerinden yankılanan bir ses vardır. Taşlara kazınmış, zamana direnmiş, milletlerin hafızasına mühürlenmiş bir ses… Bu ses, Bilge Kağan’ın Orhun Irmağı kıyısına diktirdiği yazıtlarda yankılanır: “Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe senin ilini ve töreni kim bozabilir?” Bu söz, sadece bir ifadenin ötesinde, Türk milletinin varlık felsefesini, devlet anlayışını ve kutsal değerlerini özetler. […]

A+
A-

Tarihin derinliklerinden yankılanan bir ses vardır. Taşlara kazınmış, zamana direnmiş, milletlerin hafızasına mühürlenmiş bir ses… Bu ses, Bilge Kağan’ın Orhun Irmağı kıyısına diktirdiği yazıtlarda yankılanır: “Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe senin ilini ve töreni kim bozabilir?”

Bu söz, sadece bir ifadenin ötesinde, Türk milletinin varlık felsefesini, devlet anlayışını ve kutsal değerlerini özetler. Gökyüzü ve yeryüzü, yani kâinatın iki kutsal unsuru, Türk düşüncesinde Tanrı’nın kudretini temsil eder. Onlar yerinde ve sarsılmaz oldukça, milletin il’i (devleti) ve töresi (hukuku, gelenekleri, ahlâkı) de sarsılmazdır. Burada ilahi bir düzen, kozmik bir bütünlük vardır: İnsan, doğa ve devlet bir bütün olarak ele alınır.

Bilge Kağan’ın bu sözü, milletin kendi içinden bozulmadığı sürece dışarıdan gelen tehlikelerin bir anlam ifade etmeyeceğini anlatır. Yani Türk’ü yıkacak olan ne düşman ordusu, ne kıtlık, ne de afetlerdir. Asıl tehdit, törenin bozulması, birliğin sarsılması ve ahlâkî değerlerin unutulmasıdır. Devlet, toprağın üzerinde değil, törenin omuzlarında yükselir.

Bu sözde bir sabır, bir direnç ve bir uyarı saklıdır. Her Türk evladı bilir ki; gök çökmeden, yer delinmeden bu milletin bağımsızlığına el uzatılamaz. Ama eğer millet kendi özünden, kültüründen, töresinden uzaklaşırsa, o zaman gök de çöker, yer de yarılır. Zira asıl felaket, dıştan gelen değil, içten gelen yıkımdır.

Türk kültüründe töre, yazılı olmayan ama bütün hayatı düzenleyen bir hukuk sistemidir. Aileden devlete kadar her ilişki, bu töre ile şekillenir. Bu yüzden töre bozulursa, adalet kaybolur, adalet kaybolursa devlet çöker. Bilge Kağan bu gerçeği asırlar önce görmüş ve milletine şu çağrıyı yapmıştır: “Ey Türk milleti, titre ve kendine dön!”

Bugün bu sözün anlamını yeniden düşünmek gerekiyor. Topraklarımızın altı deliniyorsa, göğümüz kimyasal bulutlarla kararıyorsa, yalnızca coğrafyamız değil, töremiz de sarsılıyor demektir. Eğer birlik ve beraberliğimiz zayıflıyorsa, ahlâkî değerlerimiz yıpranıyorsa, biz aslında kendi ellerimizle göğü çökertiyor, yeri deliyoruz demektir.

Bu nedenle, bu kutlu söz, sadece geçmişi anmak için değil, geleceği inşa etmek için de okunmalıdır. Her nesil, bu sözü kendine bir yemin gibi almalı: “Ben töre me sahip çıkacağım. Ben devletime, milletime, doğa ma sahip çıkacağım. Ben göğü ayakta tutanlar dan olacağım.”

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler