Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaş, ülkenin toplumsal yapısında büyük değişimlere yol açarken, azınlık gruplar üzerindeki etkileri çok daha derin olmuştur. Bu gruplardan biri olan Dürziler, tarihsel olarak tarafsızlığı ve yerel özerkliği korumaya çalışan bir topluluk olarak bilinir. Ancak savaşın derinleşmesi ve siyasi yapıların sürekli değişmesiyle, Dürzi toplulukları giderek artan güvenlik tehdidi ve siyasi dışlanmayla karşı karşıya kalmıştır.
2025 yılı itibarıyla Suriye’nin geleceği hâlâ belirsizliğini korurken, Dürzilerin siyasi ve toplumsal pozisyonu da ciddi bir dönüm noktasına ulaşmış durumdadır. Suriye’de yaşanan siyasi dönüşüm ve güvenlik boşluğu, özellikle Şam ve çevresindeki Dürzi toplulukları için ciddi tehditler oluşturmuştur. Bu durum, Dürzi grupların kendi güvenliklerini sağlamak amacıyla silahlı örgütlenmelere gitmelerine ve dış müdahalelerin artmasına neden olmuştur.
Dürziler, Şii mezhebinin İsmailliye kolundan türeyen ama kendine özgü dini yapısıyla farklılaşan bir mezhebi topluluktur. Nüfusları Suriye, Lübnan, İsrail ve Ürdün’e yayılmış durumdadır. Suriye’de özellikle güneydeki Suveyda vilayetinde ve Şam çevresinde yoğunlaşmışlardır.
Baas rejimi döneminde Dürziler, sistemle tam bir uyum içinde olmasalar da belirli bir özerklik ve istikrar alanı elde edebilmişti. 2011 sonrası ise bu görece istikrar tamamen dağılmış, Dürzi topluluklar siyasi çekişmelerin ve silahlı çatışmaların ortasında kalmıştır.
Baas rejiminin zayıflaması ve ardından 2024’te Esad rejimin yıkılmasıyla birlikte ülkenin pek çok bölgesinde olduğu gibi Suveyda ve çevresinde de bir otorite boşluğu doğdu. Yeni kurulan Suriye Geçici Hükümeti, bu bölgelerde henüz meşruiyet kazanmış değil. Dürziler, merkezi otoriteye olan güvenlerini yitirmiş durumdalar ve kendi yerel yapılarıyla güvenliği sağlamaya çalışıyorlar. Suriye’de yeni bir geçici hükümet kurulması sürecinde Dürzi toplulukları, özellikle Suveyda ve Şam çevresinde, güvenliklerini sağlamak amacıyla kendi askeri yapılar kurmuşlardır. Bu çerçevede, Şubat 2025’te Suveyda Askerî Konseyi (SMC) kurulmuş ve liderliğini Tareq Al Shoufi üstlenmiştir. SMC, laiklik, demokrasi, azınlık hakları ve bölgesel güvenlik gibi ilkeleri benimseyerek, Dürzi topluluklarının savunulmasını hedeflemiştir.
Siyasi boşluk ve güvenlik tehdidi karşısında, Dürzi toplulukları kendi yerel silahlı yapıları olan Suveyda Askerî Konseyi ve Jaramana Kalkan Tugayı gibi örgütlenmeler aracılığıyla kendi bölgelerini savunmaya yönelmiştir. Bu yapılar, merkezi hükümetten bağımsız hareket etmekte ve özellikle dış tehditlere karşı Dürzi kimliğini korumayı amaçlamaktadır.
Şam’ın Jaramana bölgesinde ise, Dürzi nüfusun yoğun olduğu alanlarda, Jaramana Kalkan Tugayı gibi yerel milis grupları ortaya çıkmıştır. Bu gruplar, Dürzi sivillerin korunması amacıyla faaliyet göstermiş ve zaman zaman Suriye geçici hükümetine bağlı güvenlik güçleriyle çatışmalara girmiştir.
Şam ve Çevresindeki Çatışmalar
2025’in başlarında, Jaramana ve Sahnaya bölgelerinde, Dürzi milisler ile Suriye geçici hükümetine bağlı güvenlik güçleri arasında çatışmalar yaşanmıştır. Bu çatışmaların fitilini, bir Dürzi din adamına atfedilen ve İslam’a hakaret ettiği iddia edilen bir ses kaydının yayılması ateşlemiştir. Sonuç olarak, dört gün süren çatışmalarda yaklaşık 100 kişi hayatını kaybetmiştir.
Bu gelişmeler, İsrail’in dikkatini çekmiş ve İsrail, Dürzi topluluklarını koruma amacıyla Suriye’de hava saldırıları düzenlemiştir. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bu saldırıların Dürzi topluluklarına yönelik tehditlere karşı bir uyarı niteliğinde olduğunu belirtmiştir.
Uluslararası Tepkiler ve Dış Müdahaleler
İsrail’in Suriye’deki hava saldırıları, uluslararası toplumda tepkiyle karşılanmıştır. Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen, bu saldırıları Suriye’nin egemenliğinin ihlali olarak nitelendirmiştir. Ayrıca, Lübnanlı Dürzi lider Velid Canbolat, İsrail’in müdahalelerinin Suriye’de mezhepsel bölünmeleri körüklediğini ve kaosa neden olduğunu ifade etmiştir.
Dürzi toplulukları, Suriye’de yeni kurulacak hükümetin laik, demokratik ve tüm mezheplere saygılı bir yapı olmasını talep etmektedir. Suveyda’da düzenlenen protestolarda, Dürzi liderler, geçici hükümetin azınlık haklarını güvence altına alacak somut adımlar atmasını istemiştir.
Sonuç
Suriye’de Dürzi toplulukları, siyasi belirsizlikler ve güvenlik tehditleri karşısında kendi savunma mekanizmalarını oluşturarak varlıklarını sürdürmeye çalışmaktadır. Ancak, dış müdahaleler ve mezhepsel gerilimler, bölgedeki istikrarı tehdit etmektedir. Dürzi topluluklarının taleplerinin dikkate alındığı, kapsayıcı ve demokratik bir yönetim yapısının oluşturulması, Suriye’nin geleceği açısından kritik öneme sahiptir.
Suriye’deki Dürzi toplulukları hem kendi iç dinamikleri hem de dış faktörlerin etkisiyle tarihsel olarak görülmemiş bir belirsizlik döneminden geçmektedir. Toplumun genel eğilimi, laiklik, güvenlik ve kimlik koruması etrafında şekillenmekte; ancak bu hedeflere ulaşmak, Suriye’nin yeni siyasi yapısının ne yönde gelişeceğine bağlıdır. Geçici hükümetin kapsayıcı bir anayasa hazırlayarak azınlık haklarını garanti altına alması halinde, Dürzilerin siyasi sürece entegre olması mümkün olabilir. Bu senaryoda, Dürzi yerel güçleri hükümetin resmi güvenlik yapısına dahil edilmelidir.
İsrail veya İran gibi ülkelerin Dürzileri kendi politikaları için bir araç olarak kullanması durumunda, bu topluluklar daha büyük çatışmaların ortasında kalabilir. Bu, özellikle uzun vadede Dürzi varlığı açısından ciddi bir tehdit oluşturur.
Yorumlar (0)