Değişen Bursa’yı Anlamak Ve Anlamlandırmak
Kentler, tarihsel süreç içerisinde insan hayatının merkezinde yer almış sosyolojik ve fiziksel birimlerdir.
İnsan, tarih boyunca gerçeği aradı. Bu arayışta ona rehberlik edenler din adamları, filozoflar, alimler, kanaat önderleri ya da dostlarıydı. Ancak 21. yüzyılda bu tablo kökten değişti: Artık insanlar, insanlara değil; algoritmalara, yapay zekâlara ve ekranlara güveniyor.
Sokakta karşılaştığımız birine inanmıyoruz ama Grok’a, ChatGPT’ye, Instagram Reels’teki bir “bilgilendirici” videoya sorgusuz inanıyoruz. Çünkü çağ artık bilgi çağı değil; algı çağı. Ve bu çağda, kimin haklı olduğu değil, kimin daha estetik, daha hızlı ve daha çok görüntüleme aldığı önemli.
Algı Yönetimi ve Güvenin Yeni Adresi: İnsan Değil, Makine
21. yüzyıl, insanlık tarihinin en büyük kırılmalarından birine tanıklık ediyor: İnsan artık insana güvenmiyor. Bu yalnızca bir hissiyat değil, davranış kalıplarına dönüşen sosyolojik bir olgudur. Sokaktaki bir yabancıya, komşuya, haber spikerine ya da politikacıya duyulan güven gitgide erozyona uğruyor. Bu kırılma, dijital teknolojinin yükselişiyle paralel ilerliyor. Bugün bir birey, karşısındaki insana değil, Twitter’da (X), TikTok’ta, Reddit’te veya Grok, ChatGPT gibi yapay zekâ sistemlerine güveniyor. Peki bu neyin göstergesi? Sadece bilgi arayışının pratikleşmesi mi, yoksa algı yönetiminin bambaşka bir faza geçmesi mi?
1. Algı Yönetimi: Kitlelerin Gerçeğe Olan İhtiyacını Yönlendirmek
Algı yönetimi, klasik tanımıyla bireylerin ya da toplumların düşünce ve davranışlarını, belirli bir amaç doğrultusunda etkileme sürecidir. Eskiden bu süreç; medya, din adamları, kanaat önderleri ya da siyasi figürler eliyle yürütülürdü. Günümüzde ise bu rolü büyük ölçüde algoritmalar, içerik üreticileri ve yapay zekâlar üstleniyor.
Örneğin, Twitter’da hızla yayılan bir görsel ya da “trend topic” olan bir kelime, milyonlarca kişinin aynı gün içinde aynı düşünce formuna geçmesini sağlıyor. Ancak asıl dönüşüm, kullanıcıların bu bilgileri kimden aldıklarına dair güven mekanizmalarında yaşanıyor. Bir gazetecinin yıllarca süren saha araştırması yerine, Grok’un verdiği birkaç cümlelik özetin daha güvenilir ve “tarafsız” kabul edilmesi, algı yönetiminin sadece ne söylendiği değil, kim tarafından söylendiği boyutunu da kökten değiştirdiğini gösteriyor.
2. Güvenin Yeni Biçimi: Makineye Olan İnanç
İnsanoğlu tarih boyunca güveni “niyet” ve “samimiyet” gibi insanî değerlere dayandırdı. Bugün ise insanlar giderek daha fazla şekilde, kodlara, veri akışına ve makine zekâsına güveniyor. Neden mi?
Yapay zekâ yargılamaz. Sosyal medyada ya da fiziksel hayatta dile getirilen her söz bir yargılanma riskine sahiptir. Ancak Grok, ChatGPT, Claude gibi sistemler, kullanıcıyı ne küçümser ne dışlar. Bu “nötr güven”, insanları cezbeden bir sığınaktır.
Zaman kazandırır. Örneğin bir kişi, “İsrail-Filistin çatışmasında hangi taraf haklı?” sorusunu çevresine sormak yerine Grok’a sorar çünkü zaman kaybetmeden karmaşık bir konuyu hızlıca kavrayabileceğini düşünür.
Bilgiye değil, biçime güven. İnsanlar artık içerikten çok, bilginin nasıl sunulduğuna odaklanıyor. Bir cevabın biçimi akademikse, kelimeler seçkinse, dil hatasızsa, bu yeterli güven duygusu oluşturabiliyor.
3. Sosyal Medya ve Güvenin Parçalanışı
Facebook’un “arkadaş” merkezli yapısı, TikTok’un “algoritmik küratörlüğü”, Reddit’in “anonim kolektif aklı”, her biri farklı güven biçimleri doğurdu.
Facebook: Gerçek kimlikler üzerinden kurulan bir platform olmasına rağmen, burada da paylaşımların “beğeni” alması için sahicilikten uzaklaştığı, güvenin “onaylanmaya” endekslendiği görülüyor. Artık insanlar birbirine değil, topluluk onayına güveniyor.
TikTok: Burada güvenin ölçütü hız ve duygu yoğunluğu. 30 saniyelik videoda ağlayan bir doktor ya da kahraman bir köpek videosu, insanların refleksif güvenini kazanıyor. Mantık değil, empati merkezli bir algı yönetimi söz konusu.
Reddit: Anonimliğe dayalı kolektif bilgi üretimi, bir yandan sahte bilgi üretimini artırsa da diğer yandan insanların birbirinden değil, topluluğun genel “konsensüsünden” beslenen bir güven duygusunu ortaya koyuyor.
4. Yapay Zekânın Algı Otoritesine Dönüşmesi
Grok, ChatGPT gibi yapay zekâ sistemleri, artık yalnızca bilgi sunan değil, gerçekliği kuran otoriteler haline geliyor. Bu, post-truth (hakikat sonrası) çağın en görünür sahnesidir. Örneğin:
Bir kullanıcı, “çocuklara şeker zararlı mı?” diye Grok’a soruyor. Cevabı, doktorlardan, annesinden ya da öğretmeninden değil; Grok’tan alıyor ve buna göre hareket ediyor.
İnsanlar aşk, din, siyaset, yatırım, hatta ölüm hakkında sorularını ChatGPT’ye soruyor. Yani en mahrem sorular bile artık bir algoritmaya emanet ediliyor.
Buradaki temel dönüşüm şudur: Güven, niyetten çıkıp veriye; samimiyetten çıkıp biçime; tecrübelerden çıkıp algoritmalara kaymıştır.
5. Bu Ne Anlama Geliyor?
Toplumsal yalnızlık artıyor. İnsanlar birbirine değil, bireysel bilgi kaynaklarına güveniyor. Bu da kolektif aklın yerini bireysel “filtrelenmiş gerçekliklere” bırakmasına neden oluyor.
Algı yönetimi artık görünmez. Eskiden devletler ya da medya organları, bilgi manipülasyonu yaptığı zaman bu anlaşılabilir, tespit edilebilirdi. Bugün ise bir TikTok videosunun arkasında hangi amacın olduğunu anlamak imkânsız.
Gerçeklik kırılıyor. Aynı konuyla ilgili üç farklı sosyal medya mecrasında üç ayrı “doğru” sunuluyor ve insanlar, kendi konfor alanlarına uyanı “gerçek” olarak kabul ediyor. Bu da ortak hakikat zeminini ortadan kaldırıyor.
Sonuç: İnsan Artık İnsanla Değil, Veriyle Konuşuyor
Algı yönetimi çağında güvenin nesnesi değişti. Dostlarımıza değil, ekranlara; büyükannelerimize değil, Grok’un cümlelerine kulak veriyoruz. Bu, dijital çağın yeni antropolojik kırılmasıdır. Şu soruyla bitirebiliriz:
“Bir hakikate değil, en iyi yazılmış cevaba inandığımız bu çağda; biz gerçekten neye güveniyoruz? Bilgiye mi, biçime mi, yoksa sadece kendi yansımamıza mı?”
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Yorumlar (0)