CumhurbaÅŸkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Enflasyon oranı düştükçe Türkiye farklı bir perspektif, farklı bir döneme doÄŸru geliÅŸimini devam ettiriyor” dedi.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Ekonomi Şurası Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ve ilgili bakanlık temsilcileri ile sektör meclisi başkanlarının katılımıyla TOBB ev sahipliğinde toplandı. Burada açılış konuşmasını gerçekleştiren Yılmaz, hükümet olarak her zaman programlarını, politikaları, şekillendirirken istişareyle hareket etmeye büyük önem verdiklerini bildirerek gerek orta vadeli program gibi genel programları hazırlarken gerek sektörel, tematik, bölgesel çalışmalar yaparken ilgili gördükleri tüm kesimlerle istişare içinde hareket ettiklerini vurguladı.
BaÅŸarılı olmanın ÅŸartlarından bir tanesinin kamuyla özel sektörün sürekli bir diyalog içinde olması, iÅŸ birliÄŸi içinde hareket etmesi ve birlikte hedeflere yürümesi olduÄŸunu ifade eden Yılmaz, “Biz de sonuçta farklı ülkelere ait vatandaÅŸlar deÄŸiliz. Aynı ülkenin vatandaÅŸlarıyız. Aynı vatanın evlatlarıyız. Dolayısıyla temelde hedeflerimiz bir, ufkumuz, vizyonumuz bir. Önemli olan herkesin durduÄŸu yerden bu vizyona, bu hedeflere katkı sunması, diyalog içinde, iÅŸ birliÄŸi içinde hareket edildiÄŸinde bu rekabetçi zor dünyada avantajlarımızı ülkemizin, milletimizin lehine kullanabiliriz diye inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Bu yılın Eylül ayından OVP’yi güncelleyeceklerini belirten Yılmaz, “Orada da bütün bu istiÅŸarelerin sonuçlarının yansıdığını hep birlikte göreceksiniz. Uyguladığımız programın 4 temel amacı var. Birincisi ve en temel amacımız enflasyonu düşürmek. Ülkemizde fiyat istikrarını tesis etmek, öngörülebilir bir ortamı hem kamu için hem özel sektör için saÄŸlamak. Enflasyonu düşürürken bunun geçici bazı yan etkileri olabiliyor. Bunları da hep birlikte yönetmemiz gerekiyor. Ama sonuçta enflasyonun düşmesi özel kesim için reel sektör için de son derece kıymetli diye inanıyorum. Çünkü özel sektör öngörülebilirlik ister, istikrar ister, istikrarlı bir ortamda iÅŸini, yatırımlarını gerçekleÅŸtirmek ister. Kısa vadeli, dönemsel bir takım yan etkileri de hep birlikte yönetmemiz gerekiyor. Enflasyonu düşürme dışında programımızın ikinci temel amacı dengeli bir ÅŸekilde büyüme saÄŸlamak. Dengeli bir büyüme. Neyi kastediyoruz buradan? Sadece iç taleple deÄŸil, dış taleple de büyümek. Sadece tüketimle deÄŸil, üretimle, yatırımla, ihracatla büyüyebilmek. Daha nitelikli bir ÅŸekilde büyümek, büyümeyle dezenflasyon arasında bir sıkıntı yaÅŸanmamasını saÄŸlamak. İkinci temel amacımız bu. Üçüncü amacımız tabii ki bunları niçin yapıyoruz? Ekonomi niçin? İnsan için, sosyal refah için. Ama bunu da kalıcı bir ÅŸekilde gerçekleÅŸtirmek istiyoruz. Aldatıcı, günlük, göz boyayıcı bir geliÅŸme istemiyoruz. Aldatıcı politikalarla deÄŸil, geçici, göz boyayıcı politikalarla deÄŸil, saÄŸlıklı, gerçekçi, sonuç verici politikalarla yolumuza devam etmek istiyoruz ve kalıcı sosyal refah üretmek istiyoruz. Üçüncü amacımız bu” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
KahramanmaraÅŸ merkezli 11 ili etkileyen depremlerin maliyetlerine iliÅŸkin konuÅŸan Yılmaz, 2023, 2024, 2025, üçüncü yıldayız. Her yıl ortalama 35 milyar dolar civarında deprem harcaması yapıyoruz. Bu yılın sonuna geldiÄŸimizde 100 milyar doları aÅŸan bir harcama yapmış olacağız. Bu kolay bir iÅŸ deÄŸil gerçekten. Ağır büyük, geliÅŸmiÅŸ dediÄŸimiz ekonomiler içinde ağır büyük ama bunu çok şükür gerçekleÅŸtiriyoruz. Åžehirlerimizi yeniden imar ediyoruz. Tamam. Bu yılın sonunda 450 bin civarında hak sahibi konutuna kavuÅŸmuÅŸ olacak ama bununla kalmıyor. Yollar, tüneller, ÅŸehir altyapıları, hastaneler, okullar, doÄŸal gaz baÄŸlantıları birçok yatırımı yapıyoruz. Sanayi, organize sanayi bölgelerini yeniden inÅŸa ediyoruz. Vergi politikalarıyla, destek oluyoruz. Dolayısıyla birçok boyutuyla dünyanın ÅŸu anda en büyük ÅŸantiyesi bizim deprem bölgemiz. Ve inÅŸallah bu yıl sonunda bu ağır yükü büyük oranda tamamlamış olacağız. Gelecek yıl daha farklı bir perspektifimiz olacak. Yine eksiklerimizi tamamlayacağız ama bu üç yıl kadar ağır büyük olmayacak. Bu da bize reel sektör ve sosyal kesimler için daha saÄŸlıklı bir ÅŸekilde hareket etme imkanı da sunmuÅŸ olacak. Bu dört hedefe dönük olarak programımızı hayata geçirmeye devam ediyoruz” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
“Türkiye yoluna devam ediyor”
Dünyada bu sene beklenen büyüme rakamının 2.8 olduÄŸunu beklene ticaret büyümesini ise 1.7 olarak aktaran Yılmaz, “GeçmiÅŸte o küreselleÅŸme dediÄŸimiz dönemde ticaret büyümesi genelde ekonomik büyümenin üstünde olurdu. Åžimdi altında. Dünyada böyle bir tablo var. Dünyada korumacılık yükseliyor. Ticaret savaÅŸları çok yeni boyutlar kazanmış durumda. Sayın Trump’ın yaptığı açıklamalarla küresel belirsizlik oldukça yüksek yüzeylere çıkmış durumda. Böyle bir ortamdayız. Bir taraftan da bölgemizde çok ciddi jeopolitik geliÅŸmeler var. Kuzeyimizde, güneyimizde, bölgemizde savaÅŸlar, çatışmalar, bunların getirdiÄŸi sorunlar sıkıntılar var. Bütün bu ortam içinde Türkiye yoluna devam ediyor. Geçen sene hem büyümeyi baÅŸardık hem de enflasyonda bir dezenflasyon sürecini baÅŸlatmış olduk. Bu da hiç de küçümsenmemesi gereken bir baÅŸarı diye ifade etmek istiyorum” açıklamalarında bulundu.
“Cari açık tahminimizden daha iyi gerçekleÅŸecek”
Cari açıkta önemli bir iyileşmenin söz konusu olduğuna dikkat çeken Yılmaz,
Türk Lirası deÄŸerlenirken TL’de deÄŸerlenme süreci içindeyken ihracatımızın arttığını makro rakamları söylüyorum. İhracatımızın arttığını turizm gelirimizin arttığını cari açığımızın ise dramatik bir ÅŸekilde düştüğünü görüyoruz. 2023’te bir dönem 60 milyar dolarlara yaklaÅŸmıştı cari açığımız. Geçen yılı 10 milyar dolar cari açıkla kapattık. Åžu anda 12.6 milyar dolar yıllıklandırılmış açığımız. Bu sene bir miktar artacak diye tahmin etmiÅŸtik OVP’de. Yüzde 2 olacak diye tahmin etmiÅŸtik milli geliri oranla. Ama yaÅŸanan geliÅŸmelerden görüyoruz ki ikinin altında olacak. Yani cari açık tahminimizden daha iyi gerçekleÅŸecek. Bu da Türkiye’nin döviz ihtiyacını azaltan finansal istikrarına katkıda bulunan borçlanma ihtiyacını azaltan son derece önemli bir geliÅŸimdir” dedi.
Yılmaz, işsizlik oranının tarihinin en düşük seviyesinde olduğunu ve en son aylık belirlenen rakamın ise 7.9 olduğunu anımsattı.
Bütçe disiplini çok deÄŸer verdikleri ve çok önem verdikleri bir alan olduÄŸunun altını çizen Yılmaz, “Bu alanda da depreme raÄŸmen yüzde beÅŸler civarında tutmayı baÅŸardık bütçe açığımızı. Depremin etkisi geçici bir etki, yapısal bir etki deÄŸil bu çok önemli. Bir süre sonra bu etki çıkacak ve bütçe oranlarımız bütçe açığını milli gelene oranı yine yüzde üçlerin altına gelecek. 22 yıllık ortalamamız 2.7 inÅŸallah bu deprem yükü omuzlarımızdan kalktıkça bütçemiz çok daha emin bir noktaya bütçe açımız emin bir noktaya gelmiÅŸ olacak” açıklamalarında bulundu.
Yılmaz, bankacılık sektörünün güçlü bir sermaye yapısı olduğunu ifade ederek sermaye yeterlik oranı oldukça yüksek olduğunu vurguladı.
Merkez Bankasının rezervleri en son 145 milyon 7 milyar olarak açıklandığını hatırlatan Yılmaz, “Bir dönem bir gerileme oldu ama son bir iki haftada tekrar bir toparlanma sürecine girdi Merkez Bankamızın rezervleri. CDS dediÄŸimiz küresel risk bilimimiz özellikle bu küresel belirsizlikler nedeniyle Trump tarifeleri açıklamaları sonrasında 381 baz puana kadar yükselmiÅŸti. En son geldiÄŸimiz noktada 295 baz puana kadar geriledi. Bu küresel çalkantıdan önce 250’liler civarındaydı. 380’ler kadar yükseldi. Åžu an geldiÄŸimiz noktada 295’e kadar gerilemiÅŸ durumda. Bu gerileme eÄŸilimde devam ediyor. Bu süreçte kur oynaklığı azalmış durumda. Yabancı para mevduatı talebi düşmüş durumda. Kur korumalı mevduat. Bir dönem çok tartışılan bir konu. Bu artık hani konuÅŸulmaya deÄŸer bir konu olmaktan çıktı diyebiliriz” ifadelerine yer verdi.
Enflasyonda geçen yıl mayıs ayında zirveyi gördüklerini ifade eden Yılmaz ” Haziran’la birlikte bir dezenflasyon süreci baÅŸladı. Zaten bunu bu ÅŸekilde planlamıştık ve kamuoyuyla paylaÅŸmıştık. Önce bir geçiÅŸ süreci olacak. Sonra bir dezenflasyon süreci olacak. 3. aÅŸamada da kalıcı fiyat istihbarat dönemini baÅŸlayacak demiÅŸtik. Dezenflasyon süreci geçen yılın Haziran ayında baÅŸladı. 11 aydır kesintisiz bir ÅŸekilde enflasyonun yıllık oranı düşüş trendinde iÅŸ bu. En son 37,9’a kadar geriledi nisan ayı itibariyle. Bu aydaki bu ay yaÅŸadığımız ayda da mayıs ayında da ölçü göstergelere baktığımızda dün merkez oranlarımızın da deÄŸerlendirmesi bu yöndeydi. Beklentilerin altında bir enflasyon oranı olduÄŸunu görüyoruz. Yani bu ayda da enflasyondaki gerileme trendinin devam edeceÄŸini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu da çok çok önemli” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
“Enflasyon oranı düştükçe Türkiye farklı bir perspektif, farklı bir döneme doÄŸru geliÅŸimini devam ettiriyor”
Enflasyon oranı düştükçe Türkiye farklı bir perspektif, farklı bir döneme doÄŸru geliÅŸimini devam ettirdiÄŸini ifade eden Yılmaz, “Yani neredeyse yarı yarıya geçen yılda bugüne oran bazında düşmüş durumda. Yıl sonunda artık 21 rakamlardan konuÅŸacağız. Real sektörün de beklentilerinin gerçekleÅŸmelere yaklaÅŸmasıyla çok daha saÄŸlıklı bir ÅŸekilde enflasyon sorunuyla mücadele edeceÄŸiz. Aksi takdirde beklentiler sonuçta bizi de etkiliyor.
Yılmaz, programın ana çerçevesini bozmadan ana istikametimizi hiçbir şekilde zaafa uğratmadan reel sektörün taleplerine her zaman duyarlı hareket edeceklerini vurguladı.
Genel hacmi kontrol ederken selektif bir ÅŸekilde, seçici bir ÅŸekilde reel sektörün taleplerine cevap vermeye çalıştıklarını belirten Yılmaz, “Bunu gerçekleÅŸtirmeye çalışıyoruz. Aynı ÅŸeyi vergi politikalarımızda da yapıyoruz, baÅŸka alanlarda da yapıyoruz. Selektif davranıyoruz.
Kredi büyümede bazı sınırlamalarla orada da selektif hareket ediyoruz. Bakın Merkez Bankamız tarafından alınan kararla ticari kredilere uygulanan büyüme sınırı hobi kredilerine yüzde ikiden yüzde iki buçuÄŸa çıkartılmış durumda. DiÄŸer taraftan TL cinsi kullanılan ticari kredilerde sınıra tabi olmayan birçok kredi var. Esnaf kredileri, ihracat kredileri, yatırım kredileri, tarımsal krediler, kamusal amaçlı kullandırılan krediler, savunma sanayi sektöründe faaliyet gösteren firmalara kullandırılan krediler, KOSGEB finansman desteÄŸiyle kullandırılan krediler, uluslararası kalkınma finansmanı kuruluÅŸlarından saÄŸlanan kaynaklarla sürdürülebilirlik kapsamında hobilere kullandırılan krediler ve deprem bölgesine kullandırılan krediler büyüme sınırından istisna tutulmuÅŸ. Büyüme sınırına dahil deÄŸil” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
Son dönemlerde yaşanan geçici sıkıntıları abartmamak gerekir diyen Yılmaz şu ifadeleri kullandı:
“Bunlar geçici. Önümüzdeki birkaç aylık süreçte ben çok farklı bir finansal ortamın oluÅŸacağına inanıyorum. Göstergelerle bunu laf olsun diye de söylemiyoruz. Bir takım göstergelerden gidiÅŸatlar bunu görüyoruz. Åžuanda biraz daha fazla hissediliyor belki finansal piyasalardaki sıkışıklık. Ama önümüzdeki aylarda daha olumlu bir perspektif daha makro anlamda da olumlu bir perspektif olacağını ifade edebilirim. Selektif bir takım adımlarla da biz bunu destekleyeceÄŸiz ve bu süreci hep birlikte atlatacağız. Önemli olan Türkiye’yi istikrar içinde büyüyen bir ülke haline getirmek, hem istikrarı saÄŸlamak hem de sürdürülebilir yüksek kaliteli bir büyümeyi oluÅŸturmak.”
