Dijital çağın tam ortasında büyüyen bir neslin, gözlerini ekranlardan ayıramaması artık sadece bir alışkanlık değil, ciddi bir halk sağlığı sorunu haline geldi. Akıllı telefonlar, tabletler, bilgisayarlar ve oyun konsolları gençlerin gündelik yaşamlarının vazgeçilmez bir parçası olmuş durumda. Ne var ki bu teknoloji yoğunluğu, onların zihinsel, duygusal ve fiziksel sağlıklarını tehdit ediyor. Özellikle de ekran süresi konusunda kontrolün yitirilmesiyle birlikte, gençlerde olgusal bağımlılık (behavioral addiction) ciddi biçimde yaygınlaşmaya başladı.
Bu bağımlılık türü; kumar, sosyal medya, video oyunları veya dizi maratonları gibi dijital uyarıcıların, madde kullanılmadan da beynin ödül sistemini ele geçirmesiyle oluşur. Özellikle ergenlik döneminde beynin ön korteks bölgesi henüz tam gelişmemiş olduğundan, dürtü kontrolü ve uzun vadeli düşünme yetisi zayıftır. Bu nedenle gençler, ekran karşısında saatler geçirdiklerini fark etmeden bir tür sanal tutsaklığa hapsolabilirler.
Ekran süresi arttıkça uyku bozulur, akademik başarı düşer, fiziksel aktivite azalır, gerçek sosyal ilişkiler yerini sanal etkileşimlere bırakır. Bu durum gençlerin yalnızlık duygularını artırır, anksiyete ve depresyon belirtilerini tetikleyebilir. Ayrıca dijital dünyada sürekli bir şey kaçırma korkusuyla (FOMO – Fear of Missing Out) yaşayan gençler, ekranlardan uzaklaşmayı bir tehdit gibi algılamaya başlarlar. Bu da dijital bağımlılığı körükleyen bir başka döngüyü doğurur.
Birçok ebeveyn bu durumun farkında olsa da ellerinden bir şey gelmediğini düşünür. Yasaklar koymak, telefonları saklamak, uygulamaları silmek gibi müdahaleler kısa vadede işe yarasa da uzun vadeli çözümler değildir. Çünkü dijital bağımlılık sadece erişimle değil, içerikle de ilgilidir. Gençler ekranlara sadece eğlenmek için değil, aynı zamanda kaçmak, unutmak, bastırmak ve bağlantı kurmak için de yönelir. Bu yüzden mesele, sadece sürenin değil, ekran başında geçirilen zamanın içeriğinin ve motivasyonunun da sorgulanmasıdır.
Burada devreye dijital sağlığı geliştiren bilinçli farkındalık girer. Gençlerin, dijital araçların hayatlarını nasıl etkilediğini sorgulaması, kendi ekran alışkanlıklarını analiz edebilmesi ve içsel bir disiplin geliştirebilmesi gerekir. Bu kolay değildir ama mümkündür. Dijital dünya artık hayatın gerçeğidir ve hedef, ekranları tamamen yok etmek değil, onları anlamlı ve kontrollü bir biçimde kullanabilmektir.
Ailelerinse bu süreçte hem rol model olması hem de destekleyici bir rehberlik sunması gerekir. Birlikte geçirilen kaliteli zaman, açık iletişim, sınırlar konusunda kararlı ama şefkatli duruş, gençlerin dijital dünyada kendilerini koruyabilmeleri için önemli bir kalkandır.
Ebeveynler neler yapabilir? 10 Uygulanabilir Tavsiye:
Ortak dijital kurallar belirleyin. Yasaklar yerine ev içi dijital sözleşme oluşturun.
Ekran süresi sınırlarını netleştirin. Özellikle yemek saatleri, uyumadan önceki 1 saat ve ders çalışma zamanları ekran dışı olsun.
Kendi dijital davranışlarınıza dikkat edin. Ebeveyn tutumu, çocuklar için birincil rol modeldir.
Ekran dışı aktiviteler planlayın. Doğa yürüyüşleri, masa oyunları, sohbet saatleri gibi seçenekler dijital dengesiz kullanımı dengeler.
Sosyal medyada çocuklarınızı takip etmek yerine, onlarla bu mecralar hakkında konuşun. Yasaklayıcı değil, katılımcı bir yaklaşım benimseyin.
Dijital içerikleri birlikte değerlendirin. Oynadığı oyunları, izlediği videoları beraber analiz edin.
Uykuyu koruyun. Gençlerin odalarında televizyon, tablet, telefon gibi cihazlar bulundurmayın.
Dijital detoks günleri başlatın. Ailece ekranlardan uzak geçirilen özel günler planlayın.
İhtiyaç duyduklarında profesyonel destek almaktan çekinmeyin. Dijital bağımlılık, bireysel çabayla çözülemeyebilir.
Çocuğunuzu suçlamak yerine onunla duygusal bağ kurmaya çalışın. Anlayışlı bir yaklaşım, savunmayı değil değişimi doğurur.
Gençler neler yapabilir? 10 Öz Disiplin Stratejisi:
Telefonunuzda ekran süresi uygulamaları kullanın. Ne kadar süre harcadığınızı görün.
Bildirimleri sınırlandırın. Sessize almak yerine bildirimleri tamamen kapatın.
Günlük ekran süresi hedefi koyun ve takip edin. Bu hedefi aşarsanız kendinize dijital molalar verin.
Uyanır uyanmaz telefona bakma alışkanlığını bırakın. Güne ekranla değil, nefes egzersizi ile başlayın.
Boşlukları ekranla doldurmayın. Canınız sıkıldığında kitap okuyun, yürüyüşe çıkın ya da bir arkadaşınızı arayın.
Sosyal medya uygulamalarını telefonunuzdan silin, sadece bilgisayardan girin. Bu, erişimi bilinçli hale getirir.
Yatmadan önceki 1 saati “ekransız saat” ilan edin. Bu uyku kalitenizi de artırır.
Oyun ya da video süresini bir zamanlayıcıyla sınırlayın. Süre dolduğunda ertelemeyin ve kapatın.
“Gerçek hayat” deneyimlerini artırın. Arkadaşlarla yüz yüze vakit geçirmek, dijital dünyanın yerini alabilecek en güçlü panzehirdir.
Kendi hedeflerinizi belirleyin. Ekranda harcadığınız zaman yerine bir şey koymazsanız, bırakamazsınız. Yeni hobiler edinin, üretin, öğrenin.
Dijital dünya sizin hizmetkârınız olmalı, efendiniz değil. Gençler olarak dijitalin sizi ele geçirmesine izin vermek yerine, onu yönetme gücünü geliştirebilir. Aile üyeleri olarak bu mücadeleyi hep birlikte yapmak gerekir. Sağlıklı bir dijital yaşam, sadece bir ekran süresi meselesi değil, aynı zamanda bir farkındalık ve irade meselesidir.
Yorumlar (0)