Prof.Dr. Erol Göka Yazdı: Arkadaş: Sırtımızı Dayadığımız Kale
İnsan ömrünün “nefs olgunlaşması” amacına yönelik olduğu kanaatindeyim. Nefs olgunlaşması perspektiğinden baktığımızda, önceden karışık ve karmaşık...
Ünsüz Türk Düşünürü / Yazar
“Müslümanlık bir inanç değil artık — bir alışkanlık, bir slogan, bir forma. Ve çoğumuz sadece taraftarız. Oyunda değiliz.”
Ne Olduk da Böyle Olduk?
Sahi, biz ne zaman inandığını yaşamayan, yaşamadığını savunan, savunduğunu da pazarlayan bir topluma dönüştük?
✔ Hırsız Müslüman olur mu? Oldu.
✔ Rüşveti helalleştiren Müslüman olur mu? Oldu.
✔ Camiye giderken vicdanını evde unutan Müslüman olur mu? O da oldu.
✔ İslam adına yalan söyleyen, insan harcayan, linç eden? O zaten sıradanlaştı.
Ama en kötüsü:
Kimse artık bunlara şaşırmıyor.
Çünkü vicdan ölmedi — unutturuldu.
Sahte Kimliklerle Yaşayan Gerçek İnsanlar
Bugün “Müslümanım” diyen milyonlar var.
Ama “Müslümanca yaşayan” kaç kişi var?
İman, reklamdan ibaret;
ahlak, filtreden;
vicdan ise tatil modunda.
Müslümanlık, sadece dış görünüş, etiket, başörtüsü, taktığı yüzük, gittiği dernek, attığı tweet ile ölçülüyor.
Oysa Allah, kalbe bakar; algoritma değil.
Müslüman Ama…
İnancı var, izzeti yok.
Secdesi var, sadakati yok.
Kur’an’ı var, ahlakı yok.
❗ Peki ya Çözüm?
Artık sadece şikayet etmeyeceğiz.
Yarayı göstermek yetmez, pansuman da şart.
İşte birkaç somut adım:
✅ 1. DİNİ GERÇEKTEN ÖĞREN
✅ 2. AHLAKI MERKEZE KOY
✅ 3. MÜSLÜMANLIK BİR GÖSTERİ DEĞİL, BİR İDDİADIR
Toparlan Ey Müslüman!
İman, genetik değildir.
Allah’a inanmak, doğuştan Müslüman olmakla değil;
ahlaklı, adaletli ve merhametli yaşamakla mümkündür.
Eğer dindar görünmek, dine hizmet zannediliyorsa;
bil ki şeytan da çok dindardı — ama kibirle yandı.
İnsan ömrünün “nefs olgunlaşması” amacına yönelik olduğu kanaatindeyim. Nefs olgunlaşması perspektiğinden baktığımızda, önceden karışık ve karmaşık...
Tanzimat ile birlikte Türk insanı yeni bir toplumsal dönüşüm projesinin konusu olmaya indirgendi. Rüyaların yönettiği, hatta yaptırım uyguladığı, tarihten kovalama tehditleri savurduğu...
Ateşkes, arabuluculuk, diyalog, diplomasi, konuşma gibi terimlere yer yok artık, varsa yoksa kırmızı ışık analojisi, yeter ki arkadan çarpmasınlar…
Oturmuş, Heba’nın en uzun bölümü olan Sınır’ı yazıyordum. Sivrisineklerle bitlerin istilası...