Bağımlılık Beyni Nasıl Etkiler?
Bağımlılık, beynin ödül, motivasyon, öğrenme ve bellekle ilgili bölümlerini etkileyen karmaşık bir durumdur....
Çok sevdiğim şairlerden biri de Cahit Sıtkı Tarancı… Nerden mi anladım bunu?
Dün akşam oturup saydım da tam 12 şiiri var ezberimde. 35 dizeden oluşan “Otuz Beş Yaş Şiiri” en başta tabii…
Bilirsiniz, “Yaş otuz beş, yolun yarısı eder.” diye başlar bu şiir. Ne yazık ki bu şiiri yazdığında yolun yarısını çoktan geçmiş. Yolunun yarısı 35 olsaydı, 70 yaşına ulaşması gerekirdi; değil mi? Oysa 46 yaşa ulaşabilmiş ancak.
1946’da CHP’nin açtığı şiir yarışmasında birinci gelen “Otuz Beş Yaş Şiiri”nde olduğu gibi pek çok şiirinde de ölümü çok güzel anlatır. Ama ben bu söyleşimde onun sevgiyi, aşkı, sevdayı anlatan şiirlerinden söz edeceğim. Aşkı anlatan onca şair dururken, neden mi Tarancı’yı seçtim? Çünkü bu şairimiz, gençliğinde çok güçlü bir aşk yaşamış ama o aşk ailesinin keskin kılıcıyla yarım bırakılmış.
Çektiği acıyı şiirlerinde öyle güzel anlatır ki!..
Önce “Garip Kişi” adlı şiirini okuyalım birlikte:
Bu akşam ilk olarak ağladım,
Bekâr odamın penceresinde…
Hani ev bark? Hani çoluk çocuk?
Ne geçti elime bu hayatın
Meyhanesinde, kerhanesinde?
Yatağım her gece böyle soğuk
Saadet bu ömrün neresinde?
Anlaşıldığı gibi yarım kalan aşkı yüzünden çektiği acıyı meyhanelerde, kerhanelerde unutmaya çalışan şairimiz, uzun süre başka birini sevip evlenememiş. Yaşadığı hayattan da zevk almadığını, mutlu olmadığını söylüyor açıkça.
“Madem yakınıyor bekârlıktan, evlenseydi” mi diyorsunuz? Dışardan gazel okumak kolay. Bakınız, “Kırık Kalpler” adlı şiirinde neler anlatmış:
Biz aşkla başı dönmüş iki çocuk
Bütün bir yaz o çiçek ben yaprak.
Yarabbi, ne güzel sevişiyorduk
Dünyayı aşktan ibaret sanarak!
Kim ne karıştı, ne istedi bizden
Göz mü değdi, ne oldu sevdaya!
Ayırdılar bizi birbirimizden
Hem de göz göre, yürek parçalaya.
Aşktı bizdeki, onlardaki mantık
Onlardan yana çıktı kahpe felek
Birer kalp bıraktılar bize, kırık
Ömrümüzce gözyaşı döktürecek.
***
Daha başka, daha açık nasıl söylesin şair? Ne yazık ki, büyüklerinin kurduğu tuzağa düşmüş o da! Kim bilir, sevdiği ile evlenmemesi için neler neler söylediler? Sözgelişi:
“Aileler denk değil. Dolayısıyla siz ikiniz denk değilsiniz. Senin ailen asil, soylu…
Ya onun ailesi?.. Biz Müslümanız, onlar gâvur… Biz zenginiz, onlar fakir… Sadece bunlar bile çok büyük sorunlar yaratır gelecekte. Genç olduğun için bunları hesaplamazsın ama çok pişman olursun gelecekte. Sen de mutlu olamazsın, o kızcağız da. Sana da yazık olur, ona da… Kafanı çalıştır, mantıklı ol biraz. Kesinlikle yürümez bu evlilik! Büyüklerini dinle sen!” mi dediler, daha başka şeyler mi, bilmiyorum.
Evet, ayırmışlar; iki sevgiliyi birbirinden ama ikisinin de kalbi kırık…
Kim, ne kazandı bu işten?
Şairimiz bir türlü unutamamış; ilk aşkını.
Bu gerçeği de şu şiiriyle dile getirmiş:
HEPSİNDEN BETER
Kimi insan derbeder
Ömrünü heba edip gider
Kimisi maişet derdine düşmüş
Rahattan bîhaber.
Olmayacak işler peşinde
Kimisi taban teper
Kimisi dul, kimisi öksüzdür
Alın yazısı kahreder.
Aklından zoru var kiminin
Merhamet ister
Ben sevda çekerim
Hepsinden beter!
***
İnsanın sevdiği ile birlikte olamamasının dünyada başa gelebilecek tüm kötülüklerden daha acı olduğunu ne güzel, ne etkili anlatıyor bu şiir!
İster anne, ister baba olun; oğlunuzu, kızınızı sevdiğinden ayırmaya kalkmayın sakın! Gerekçeniz ne olursa olsun, yapmayın; bu büyük kötülüğü çocuğunuza.
Cahit Sıtkı Tarancı’nın yaşayarak öğrendiği gibi, gerçekten de kırık bir kalple bir ömür sevda çekmek tüm kötülüklerden beter
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Yorumlar (0)