Savunma sanayinde bölgesel işbirliği, bölge ülkelerinin ortak güvenlik tehditlerine karşı dayanıklılığını artırırken, maliyetleri düşürmek ve teknolojik kapasiteyi geliştirmek açısından kritik öneme sahiptir. Ortak üretim ve teknoloji transferi, ülkelerin kendi savunma sanayilerini güçlendirmelerine ve üçüncü ülkelere ihracatta rekabet avantajı elde etmelerine imkan tanımaktadır. Ayrıca, bölgesel işbirliği güven tesisine ve siyasi istikrara katkı sağlarken, ülkelerin uluslararası arenada jeopolitik ağırlığını artırmaktadır Bu bağlamda, savunma sanayinde bölgesel işbirliği hem ekonomik hem de stratejik kazanımlar sunan çok boyutlu bir araç olduğunu söylemek mümkündür.
Bölgesel bir güç olmak yolunda emin adımlarla yol alan Türk Devletleri Teşkilatının (TDT) da güvenlik alanında üye devletlerarasında işbirliğinin geliştirilmesi konusunda birçok faaliyetleri icra etmektedir. Cumhurbaşkanı Aliyev, 3 Kasım 2023’te “Türk Devri” mottosuyla gerçekleşen Astana Zirvesinde yaptığı konuşmada bu hususu şöyle dile getirmiştir:
“Ne yazık ki, bugün dünyanın çeşitli bölgelerinde uluslararası hukuk normları ağır bir şekilde ihlal ediliyor. Savaşlar ve kanlı çatışmalar yaşanıyor. Böyle bir durumda, her şeyden önce ülkelerin savunma potansiyeli, güvenliğin temel garantisi haline geliyor. Üye devletler arasında güvenlik, savunma ve savunma sanayii gibi alanlarda iş birliğinin daha da artırılması gerektiğine inanıyorum.”
TDT’nin yol haritası hükmünde olan Türk Dünyası 2040 Vizyonu belgesinde üye ülkeler arasında güvenlik alanında işbirliğine ilişkin ayrı bir başlık açılmıştır. Söz konusu belgeye göre, Üye Devletlerarasında işbirliği ve bilgi paylaşımı ağları oluşturarak radikalleşme, şiddet içeren aşırılık, İslamofobi, yabancı düşmanlığı ve terörizmle mücadele etmek; yasa dışı uyuşturucu, düzensiz göç, insan kaçakçılığı, silah ve organ ticareti ile ekonomik, mali ve siber suçlar gibi ulus ötesi organize suçlarla etkin bir şekilde mücadele etmek; ayrıca göç yönetimi konularında, insani yardım, eğitim ve sağlık hizmetlerini de kapsayan çok taraflı iletişim ve işbirliği kanalları aracılığıyla daha iyi planlanmış müdahaleler gerçekleştirmenin gerekliliği vurgulamıştır.
Bu kapsamda TDT bünyesinde TDT Güvenlik Konseyi Sekreterleri toplantısı yapılmaktadır. Bu yıl TDT Güvenlik Konseyi Sekreterleri’nin 4. Toplantısı 11–12 Eylül 2025 tarihlerinde Bişkek’te gerçekleştirilmiştir. Türk Dünyası’nın güvenlik iş birliğini kurumsal düzeye taşıma yönünde kritik bir adım olarak değerlendirecek bu toplantıya Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkiye, Özbekistan ve TDT Genel Sekreteri katılım sağlamış, gündemde terörizm, aşırılık, uyuşturucu trafiği, enformasyon ve siber güvenlik gibi bölgesel tehditler ön plana çıkmıştır. Görüşmelerde, Güvenlik Konseyi Sekreterleri, TDT çerçevesinde mevcut güvenlik işbirliğini somut projeler ve programlarla güçlendirmeye yönelik mekanizmaların geliştirilmesi konusuna özel önem verdiklerini ifade etmişlerdir.
Bölgesel Güvenlik Tehditleri ve İş Birliği İhtiyacı
Türkistan ve Güney Kafkasya bölgeleri, tarihsel olarak hep güvenlik tehditlerine açık olmuştur. Günümüzde de bu bölgeler terörizm, aşırılık, siber saldırılar ve organize suçlar gibi çok boyutlu tehditlerle karşı karşıyadırlar. Bu bağlamda, TDT’nin güvenlik alanında iş birliği, üye ülkelerin yalnızca kendi sınırlarıyla sınırlı kalmayan tehditlere karşı kolektif bir yanıt geliştirmesi açısından kritik önem taşımaktadır. Türk Dünyasında savunma ve askeri alanda işbirliği, bölgesel güvenlik, istikrar ve caydırıcılık açısından kritik bir öneme sahiptir. Ortak tehditler, sınır güvenliği ve terörle mücadele gibi konularda işbirliği, kaynakların etkin kullanılmasını ve bilgi paylaşımını mümkün kılmaktadır. Ayrıca, ortak tatbikatlar, eğitim programları ve savunma sanayi işbirlikleri, üye ülkelerin askeri kapasitesini güçlendirirken, bölgesel dayanışmayı ve stratejik öngörüyü artırmaktadır. Bu işbirliği, sadece savunma alanında değil, diplomasi ve ekonomik işbirliği süreçlerinde de güven ortamının tesisine katkı sağlayacaktır.
Özetle günümüzde, sınır ötesi terörizm, düzensiz göç, siber saldırılar ve uluslararası organize suçlar gibi tehditler, ulus-devletlerin tek başına etkili bir şekilde başa çıkamayacağı karmaşık güvenlik sorunları yaratmaktadır. Bu bağlamda, Türk Dünyası ülkeleri arasında askeri işbirliği, istihbarat paylaşımı, ortak tatbikatlar ve sınır güvenliği alanlarında koordinasyon, bu tehditlere karşı daha etkili bir direncin inşa edilmesini sağlar.
Uluslararası Perspektif
Türk Dünyasında askeri alanda işbirliği, sadece askeri kapasitenin artırılması değil, aynı zamanda bölgesel güvenliğin güçlendirilmesi, ekonomik istikrarın sağlanması ve uluslararası ilişkilerde etkinliğin artırılması açısından stratejik bir öneme sahiptir. Bu işbirliği, ortak tehditlere karşı daha etkili bir savunma mekanizması oluşturulmasına ve Türk Dünyası’nın küresel güvenlik mimarisinde daha güçlü bir konum elde etmesine katkı sağlayacaktır. Son dönemler uluslararası düzeyde yaşanan kaotik durum ve uluslararası hukuk ihlalleri askeri işbirliği ve savunmanın önemini daha da belirgin bir hale getirmiştir. Uluslararası analistler, TDT’nin güvenlik alanındaki iş birliğini, bölgesel istikrarın sağlanması ve küresel güç dengelerinde daha etkin bir aktör olma yönünde stratejik bir gelişme olarak değerlendirmektedirler. Bu yaklaşım, TDT’nin kolektif güvenlik kapasitesini güçlendirmesi ve üyelerin dışa bağımlılığını azaltması açısından önem arz etmektedir. Bu kapsamda TDT’nin etkisinin güçlendirilmesi için;
– Güvenlik İş Birliğinin Derinleştirilmesi: TDT’ye üye ülkeleri arasındaki güvenlik iş birliği, somut projeler, ortak tatbikatlar ve programlarla daha da güçlendirilmesi gerekmektedir.
– Bölgesel İstikrarın Sağlanması: Ortak güvenlik tehditlerine karşı kolektif bir yaklaşım benimsenerek, bölgesel istikrarın pekiştirilmesi hedeflenmelidir.
– Küresel Güvenlik Dinamiklerine Etki: TDT’nin güvenlik alanındaki iş birliği, küresel ve bölgesel güç dengelerinde daha etkin bir aktör olma yolunda ilerlemelidir.
Lider Beyanları ve Kurumsal Vizyon
TDT liderleri, birçok konuşmalarında TDT’ye üye ülkelerin güvenlik iş birliğinin gerekliğini açıkça ifade etmişlerdir. Bu konuya örnek oluşturmak üzere liderlerin konuya ilişkin bazı beyanları şöyledir:
– Cumhurbaşkanı Erdoğan (Türkiye), üye ülkelerin ortak bir güvenlik konsepti geliştirmesi gerektiğini vurgulamış ve düzensiz göç, sınır güvenliği gibi konularda iş birliğini desteklemiştir.
– Cumhurbaşkanı Mirziyoyev (Özbekistan), güvenlik, savunma ve savunma sanayi alanlarında iş birliğini derinleştirmenin önemini belirtmiştir.
– Cumhurbaşkanı Caparov (Kırgızistan), bölgesel güvenliği güçlendirme ve stratejik iş birliği konusundaki kararlılığı ifade etmiştir.
– Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, TDT’ye üye devletler arasında güvenlik alanında işbirliğinin gerekliliği konusunu sıkça vurgulamıştır. TDT Devlet Başkanları Konseyi 10. Zirvesi’nde yaptığı konuşmada dünyanın farklı bölgelerinde uluslararası hukuk kurallarının kabaca ihlal edildiğini hatırlatarak, “Savaşlar ve çatışmalar alevleniyor. Bu durumda ülkelerin savunma potansiyeli güvenliğin başlıca garantörüne dönüşüyor. Üye ülkeler arasında güvenlik, savunma ve savunma sanayisi gibi alanlarda iş birliği daha da artırılmalıdır.” vurgusunda bulunmuştur. Aliyev, Bişkek’te düzenlenen TDT 11. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde de yaptığı konuşmasında, dünyada güvenlik sorunlarının arttığına dikkati çekerek, “Savunma, güvenlik ve savunma sanayi alanındaki işbirliğimiz büyük önem taşıyor. Son zamanlarda kolluk kuvvetlerimiz ve güvenlik teşkilatlarımız arasındaki işbirliği genişledi. Ülkelerimizin silahlı kuvvetlerinin katılımıyla askeri tatbikatlar yapılıyor. Kardeş ülkelerden gelen öğrencilerin askeri eğitim kurumlarımızda eğitim görmesi karşılıklı güven ve dostluğun göstergesidir.” ifadesinde bulundu.
Tüm bu unsurlar dikkate alındığında, Türk Devletleri Teşkilatı’nın güvenlik alanında iş birliği, hem bölgesel tehditlerin etkili yönetimi hem de üye ülkelerin stratejik özerkliğinin güçlendirilmesi açısından zorunlu ve kritik bir araç olduğunu belirtmekte fayda bulunmaktadır. Nitekim Bişkek’teki toplantı, TDT’nin güvenlik alanında kurumsal ve koordineli adımlar atma konusundaki kararlılığının bir göstergesi olup, TDT bünyesinde gelecekte daha somut projelerle pekişmesi beklenmektedir.
Sonuç olarak Türk halklarının tarih boyunca dünya medeniyetine yaptıkları önemli katkılar, Avrupa ve Asya’nın kültürel ve siyasi oluşumundaki kalıcı mirasları ve Türk devletlerinin dünyadaki modern siyasi, ekonomik ve sosyal ilerlemeyi etkilemedeki önemli rolünün yanı sıra bölgesel ve küresel barış ve güvenliğin sağlanmasındaki önemli bir rol üstlenmesi beklenmektedir. TDT, bu rolü örgütün kurumsal temelini oluşturan tarihi Nahçıvan Anlaşması’nın ilkelerine, hedeflerine ve ruhuna uygun olarak yerine getirecektir.
Yorumlar (0)