Osmanlı’nın Bursa’sı
XV. yüzyılda Bursa’ya iki Buharalı derviş gelmiş ve tekke kurmuştur: Kübreviye tarikatına mensup Emir Sultan ile Nakşî-Melâmî bir çizgiyi temsil eden Ahmed İlahî. Sultan Yıldırım Beyazıt’ın damadı Emir Sultan şehrin...
Toplumları ayakta tutan en önemli duygulardan biri de adalet duygusudur. Adalet duygusu; toplumu oluşturan bireylerin her koşulda adaletin devlet tarafından sağlanacağına olan inancının kuvvetli olması demektir. Bu inancın zayıflaması devlete olan güven ve aidiyet duygusunu da zayıflatır. Bu nedenle devletin temel görevleri sayılırken adaletin sağlanması ilk sırada yer alır.
Kimilerinin Mustafa Kemal Atatürk’e atfettiği ama aslında Hz. Ömere ait olduğu bilinen ‘’ Adalet mülkün temelidir.’’ sözü bir devletin varlığını sürdürebilmesi için en önemli unsurun adalet olduğunu en iyi anlatan sözdür.
Kavramları anlayabilmek için çoğu zaman onları zıttı olan kavramlarla anlatırız. Zira ‘’Allahtan başka her şey zıttı ile kaimdir’’ sözü de her kavramın bir zıttı olduğunu gösterir. ‘’Adalet’’ kavramının zıttı ise ‘’zulmet’’ yani karanlıktır. Yine biliriz ki tabiat asla boşluk kabul etmez. Eğer bir kavram olması gereken yerde yeteri kadar yoksa onun yerini zıttı alır. Tıpkı gece ile gündüzün, sıcakla soğuğun, iyiyle kötünün yer değiştirmesi gibi, adaletin tam olmadığı yerde de onun yerini zulüm, haksızlık ve hukuksuzluk alır.
Eğer toplumu oluşturan bireyler otoritenin adaleti sağlayamadığına inanırsa yani birey ve toplumun adalet duygusu zayıflarsa herkes kendi adaletini sağlamaya çalışır. Hatta devlet mevcut yasalara göre adaleti sağlamış olsa bile bireyin rövanşist ve intikamcılık duygusunu bastırmak için ‘’Kısas’’ (Bazı suçlarda hukukun kestiği cezayı mağdurun ya da maktul yakının bizzat uygulaması) da vardır.
Ancak ülkemizde son yıllarda işlenen suçların ardından, suçluların onlarca sabıkası olmasına rağmen hukuk sistemimizdeki boşluklardan yararlanarak cezadan kurtuldukları bazen kısa süre hapis yatıp çıktıkları, bazen de tutuksuz yargılanma sürecinde bile suç işledikleri, ya da delil yetersizliği ve benzeri sebeplerle salıverildikleri anlaşılmaktadır. Hatta bazı suçluların suçu işlemeden önce hukuk sistemindeki boşlukları öğrendiği, tabiri caizse suçu kılıfına uydurdukları ve serseri mayın gibi toplum içinde dolaştıkları anlaşılmaktadır.
Yine yaygın suçlardan biri de eski Türk filmlerinden hatırladığımız ‘’Müteahhit dolandırıcılığıdır’’. Kırsaldan kente göçün başladığı yıllardan, yani altmış yetmiş yıldan beri devam eden bir dolandırıcılık türü maalesef günümüzün de en önemli ve yaygın suçlarından birisi durumuna gelmiştir. Her halde en yaygın şekli de bir daire veya payın müteahhit tarafından birden çok kişiye satılmasıdır. Diğer suçlar gibi bu suçu işleyenlerin hepsinin hukuk danışmanının olduğu izlenimi uyanmakta ve hukuk sistemi bu konuda da mağdurun hakkını koruma konusunda yetersiz kalmaktadır. Bu durumda olan vatandaşın da doğal olarak ‘’acaba hırsızın hiç mi suçu yok’’ siteminden başka elinden bir şey gelmemektedir.
Her ne kadar hukukçu olmasak da suçlu veya şüphelinin de çağdaş hukuk sistemlerinde kendini savunma hakkı başta olmak üzere bir takım haklarının olduğunu biliyoruz.. Hukuk Hak kelimesinin çoğulu, yani haklar veya hakikat yani gerçekler demektir. Hukuki bir işlem sonunda tarafların her şekilde hakkını alması sağlanmalıdır. Suçu olan cezasını, hakkı olan da hakkını alırsa bunun adı hukuk olur. Aksi halde hak yerini bulmamış ve adalet yerine gelmemiş olur. Adaletin yerini bulmadığı izlenimi taraflarda hakim olursa toplum vicdanı yara alır. Düzen bozulur, toplumda kargaşa ve kaos artar. Toplumsal huzur bozulur. Mülkün yani devletin temeli zayıflamış olur. Temeli zayıflayan devletin de beka sorunu hiç bitmez. Hele hele Anadolu coğrafyasında.
Sonuç olarak hiçbir suç cezasız kalmamalı. Cezalar caydırıcı ve önleyici olmalı. Onlarca sabıkası olanlar toplum içinde elini kolunu sallayarak dolaşamamalı. Yasalardaki boşluklar tespit edilip yeni yasal düzenlemeler yapılmalı ve mülkün temeli yeniden sağlam hale getirilmeli ve ‘’devlet-i ebed müddet’’ terkibi yeniden anlam kazanmalıdır. Bu konuda mecliste yapılan son çalışmaların sorunun çözümüne katkısının olmasını umuyoruz.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Yorumlar (0)