AHMED İLÂHÎ’DEN BAYRAMLIK CÜMLELER

A+
A-

Kültür ve medeniyetler birçok unsurun bir araya gelmesiyle oluşur. Siyasî, iktisadî, askerî kurumlarla birlikte ilim felsefe ve sanat dünyası da bu konunun olmazsa olmazları arasında yer alır. Bütün bunları etkileyen ana kurum ise din ve inançlardır.

Bizim medeniyet tarihimizin kurucu şahsiyetlerine ve onların kaleme aldığı kurucu metinlere bakıldığında farklı bir ilim dalı daha tarih sahnesine çıkmaktadır: Tasavvuf.

Adına ister İslâm düşünce tarihi, isterse İslâm felsefesi tarihi diyelim karşımıza çıkacak insanların bir kısmı da sûfilerdir, dervişlerdir. Bir başka ifade ile bu tarihi Mevlanâ’ya, İbn Arabî’ye, Yunus Emre’ye, Sadreddin Konevî’ye, Molla Fenârî’ye başvurmadan tamamlamanın mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.

Düşünce dünyasının en derin konuları olan Allah, insan, ahlâk ve varlık hakkında konuşan, yazan dervişlerden biri de Türkistan’lı Ahmet ilâhî’dir. O yaptığı sohbet ve yazdığı eserlerle, terennüm ettiği şiirlerle bu anlayışı dillendirdiği gibi Konevî’nin Miftahü’l-gayb isimli meşhur eserini şerhetmekle aynı alan için kalıcı hizmetler sunmuştur.

Şimdi onun 500 sene önce kaleme aldığı Tasavvufnâme isimli eserinde yer alan bazı cümlelerini okuyalım

1. Allah hazinelerinin dört kapısı vardır: Hilim, ilim, sıdk ve sabır

2.Kalb, görünüş olarak çam kozalağına benzer ama manâ itibariyle O’nun dergâhıdır.

3.İnsanın bedeninde diğer canlılarda olmayan iki organ vardır. Biri ilme mazhar olan dil, diğeri kudrete mazhar olan ve sanat icra eden eldir.

4.Peygamber ilme mazhardır, sultan/yönetici ise kudrete mazhardır. Peygamber lütfa, sultan kahra mazhardır.

5.Hırs hasetle, cimrilik kinle, gazap kibirle eş olmuştur. Bunlardan sayısız çocuk doğar. Fakat şehvet kimseyle çiftleşmez, şahin gibi kendi göğünde dolanır durur.

6. İnsanların çoğu yırtıcı hayvanların özelliklerini taşırlar. Kimi arslan, kaplan gibi yırtıcı, kimi akrep yılan gibi zehirleyici kimi de deve gibi kindardır.

7. Nefs-i emmâre şehvetinin başı ancak riyazet kılıcıyla kesilir. Kibrin başı tevazu, kin ve hasedin başı inançla, gazabın başı hilim ile, cimriliğin başı cömertlikle, hırsın başı tevekkülle kesilebilir.

8. Güzelliklerin de anne babası vardır. Çocukları onbeş tanedir: Namaz, oruç, hac, zekât, sadaka, zikir, riyazet, hilim, edep, huşu, ilim, sükünet, tevazu, cömertlik, dindarlık.

9. Mahabbet zikri artırır, zikir fikri artırır, fikir mücahedeyi, mücahede ise müşahede perdelerini açar. Bu hal dervişi hayret makamına ulaştırır. Bu makama ulaşan ise dilsiz olur.

10.Mürşid-i kâmil, kılıç bileme ustasıdır. Şeyhlerle sohbet ateş küresidir. Zikir halkası örstür, cehri/sesli zikir çekiçtir.

11. Lâilâhe illellâh zikrini, manasını düşünerek çekmek nefsi kötülüklerden arındırır, kalbi temizler, ruhu parlatır.

12. Allah’ın zikriyle bir kişi öyle bir mertebeye varır ki bu zikrin etkisini başka hiçbir şey veremez. O zaman “lâ” ve “illâ”dan başka bir şey kalmaz.

13. İnsan, yüce alemden olan ruh ve aşağı alemden olan bedenden/kalıptan yaratıldı.

14. Ruhlar bu aşağı aleme temizlenmek ve mertebe kazanmak için gelmişlerdir.

15. İnsanlar bu aşağı aleme geldikten sonra üç kısma ayrıldı. Bir kısmı niçin geldiğini anlayamadı, yeme içme evlenme işleriyle gününü gün etti. Diğer bir kısmı meseleyi kavradı fakat mal ve makam sevgisi ile kendilerini aldattılar. Üçüncü gurup ise işin hakikatini anladı ve kavradı.

16. “İki günü eşit olan aldanmıştır” hadis-i şerifi dört farklı şekilde izah edilebilir.

17. Alimlerin ilmi yerinde sayıyorsa aldanmışlardır demektir.

18. Âbidlerin ibadetinde düne göre gelişme yoksa zarardadırlar.

19. Zâhidler düne göre hâlâ yemek ve giyinmek sevdasında ise aldanma devam ediyor demektir.

20. Arifler ise şöyle derler: Bu Hadis’e göre ilimsiz, ibadetsiz ve perhizsiz/riyazetsiz dünya ve ahiretin hakikati bilinemez.

 

 

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

Yorumlar (0)

YORUM YAZ

Bir yanıt yazın