Millî Mücadele’den Çizgiler
19 Mayıs Gençlik Spor Bayramı’ nı kutladığımız şu günlerde, Milli Mücadele’ yi roman gibi anlatan bir tarih kitabı okuyorum. Mücadele’ nin başlangıç döneminden birkaç çizgiyi ilginize sunuyorum. Bir miktar İngiliz...
Hazret-i Şeyh Köşk’de olurken Gâzî Selîm Han oğlu Sultân Süleyman Rodos’u feth niyyetine giderken imâmı Bekdaş Efendi Köşk’e gelip Hazret-i Şeyh’in hângâhına kondu. Bir gece sabâh olunca müsâhabet etdiler. Bekdaş Efendi:
“Bile gidelim.” diye hayli ibrâm etdi. Hazret-i Şeyh eydür:
“Şimdi Rodos’da büdelâdan (kırklardan) bir kimse vardır. O gitmeyince kale feth olmaz. Cezîrede varıp eğlenmek güç, lutfeyle ibrâm etme.” dedi. Hakîkat Hazret-i Şeyh’in dediği oldu. Sekiz ay mikdârı kaleyi döğdüler, feth olmadı. Sonra o büdelâ hisâr bedeninde gezerken tüfenk ile vurdular. Ondan sonra eğlenmedi feth oldu ve dahi Bekdaş Efendi, Şeyh Hazretleri’ne o gece eyitdi:
“Sultânım, Âl-i Osmân’ın sonu kat’ olur mu? Yoksa kıyâmete değin saltanat bunların mıdır? Sultân Süleymân’dan sonra hilâfet kimindir?” dedi.
Hazret-i Şeyh eydür:
“Bu dîn ve bu mezheb dünyâda yürüdükçe hilâfet bunlarındır.” dedi. Bekdaş Efendi eydür:
“Sultânım, şimdiki pâdişâhımızdan sonra pâdişâh olacakların isimleri nice hurûfdan terkîb ola?” dedi. Hazret-i Şeyh eydür:
“Târîh-i hicret-i Nebevî şimdi dokuz yüz yirmi sekiz (928/M. 1521)’den geçip yirmi dokuza giriyor. Tâ bin iki yüzüne (1200/ M. 1785) varınca saltanat isimlerinin harfleri (İhdina’s-sırâta’l-müstakîm. Bizi doğru yola ulaştır. Fatiha/6) harflerinde buluna. Ondan sonra Alî adlı bir pâdişâh gele. O dahi Âl-i Osmân’dan ola. Haleb şehrinde sarây edinip hayli zamân onda durup Arabı ve Acemi ve Rûmu zabt eyleye. Ondan sonra aceb temâşâlar ola ve meşâyıh o za¬mânda itibâr bula. Alî’nin oğlu Velî ola. Vilâyetinde olan velîler izzet bula. Şimdiki zamân velîleri gibi hor ve zelîl olmayalar. O zamânın pâdişâhları meşâyıh danışığıyla âleme nizâm vereler ve sakal kazır kimse kalmaya. Sünnet üzerine olalar. İleri zamânda “Müslümanız” diyenler sakal kazır, bıyık sunaldır yürür imiş diyeler, söyleşeler, taaccüb edeler. Ondan sonra iki yüz elli yıl Âl-i Osmân adâlet üzerine olalar ve ondan sonra kızı oğullarından birisi saltanata geçmek isteye, belki bir mikdâr geçe. Ammâ tîz geçe, yine Âl-i Osmân mukadder ola.” dedi.
Bekdaş Efendi, Hazret-i Şeyh ne dedi ise o gece yazdı. Musâhabet tamâm olunca, Bekdaş Efendi eydür:
“Sultânım, Hazretinizi Sultân Süleyman Hazretleri’ne bildirsek, Âl-i Osman âkıbet nice olacağını bilmek gayet murâdlarıdır.” dedi. Hazret-i Şeyh eydür:
“Pâdişâh şimdi sünnet üzerine midir?”
Bekdaş Efendi eydür:
“Tırâşdır, gâh gâh perdâh eder (sakal bırakır.)” Hazret-i Şeyh eydür:
“Ömrümde kimseye bedduâ etmedim. Eğer beni pâdişâha dersen sana bedduâ ederim. Zîrâ dünyâ pâdişâhlarına yakın olan, harâm yemekden elini çekmez. Velâyet onlardan ırak olanlardadır. Mansıb ve merâtib isteyen müteşeyyihîn yol dilencileridir ve kâziblerdir ve evkâf bekçileri leş öner (bekler) kuzgunlardır.” dedi. Bekdaş Efendi eydür:
“Sultânım emir sizindir bildirmeyelim. Bize hayır duâ eyle, âkıbetimiz hayır olsun.” dedi. Hazret-i Şeyh el kaldırıp duâ eyledi. Bekdaş Efendi, o gece yatdı ve ertesi gitdi.
TÜRKÜZ ELHAMDÜLİLLAH
Süzüldük Hak nûrundan
Türküz elhamdülillah
Arındık her kusurdan
Türküz elhamdülillah
Seçti yetmiş iki dil
Söz düştü araya bil
Maksat ayrılık değil
Türküz elhamdülillah
Ledünle âmildir Türk
Hak sırra hâmildir Türk
İnsan-ı kâmildir Türk
Türküz elhamdülillah
Ta Nuh’tan Yafes’ten biz
Hak dindeniz şüphesiz
Hep Tanrı birdir deriz
Türküz elhamdülillah
Bil Türk ezelin adı
Hak’ta güzelin adı
Zira o cân adadı!
Türküz elhamdülillah
Evvelde evvel ile
Türk vardı kim ne bile
Bu sır gelmezdi dile
Türküz elhamdülillah
Birkaç kam hikayesi
Yer yahut gök iyesi
Bunlar da neyin nesi
Türküz elhamdülillah
Arap bildi sandılar
Efsaneye kandılar
Aldatıp aldandılar
Türküz elhamdülillah
Nur Oğuz’da var idi
O, kut ile yar idi
Dünya ona dar idi
Türküz elhamdülillah
Türk baştan Tanrı kulu
Elestte dedi “belî”
Birliktir Onun yolu
Türküz elhamdülillah
Her Türk bir Tanrı dağı
Hırayla kurmuş bağı
İnsanın son durağı
Türküz elhamdülillah
Hak bir ordum var dedi
Odur bana yâr dedi
Korkmalı ağyâr dedi
Türküz elhamdülillah
Layıksa döner Türk’e
Sadıksa döner Türk’e
Eren ol da er Türk’e
Türküz elhamdülillah
Türke gönül vermeli
Özünden gül dermeli
Ta gönülden demeli
Türküz elhamdülillah
Mustafa dedi Azîz
Muhammed’den buldu iz!
Vücûd birdir şüphesiz
Türküz elhamdülillah
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Yorumlar (0)