Toplum ve Sanat
Toplumun içinde bulunduğu çağın gereksinimleri çok boyutlu olsa da sanatın kendi yerini bulması güç olmamaktadır. Kültürel miras içinde bulunduğumuz dönemi değiştirip dönüştürmektedir.
Bugün birçok şirkette başarı artık sadece KPI’larla (KPI kelimesi, İngilizce “Key Performance Indicator” ifadesinin kısaltmasıdır. Türkçesiyle: Anahtar Performans Göstergesi demektir.) değil, like sayısıyla, yalnızca müşteri memnuniyetiyle değil, takipçi sayısıyla, performansla değil, paylaşımla ölçülüyor. Kurumlar bir zamanlar üretmeye, yenilik yapmaya, sürdürülebilir değer oluşturmaya odaklıyken; artık çoğu, dışarıya çizdikleri “başarı karikatürleriyle” ayakta kalmaya çalışıyor.
İmaj Çağında Gerçeklerin Gölgesi
Her sabah LinkedIn’e giren bir beyaz yaka, onlarca “ilham veren başarı hikayesiyle” karşılaşıyor:
Yeni ofis açanlar, büyük projelere imza atanlar, “liderlik” ödülleri kazananlar…
Fakat sorarsınız:
– Kaç çalışanınız bu başarıyı hissediyor?
– İnovasyon dediğiniz şey, gerçekten bir dönüşüm mü; yoksa yeni bir CRM yazılımı mı sadece?
Zira artık başarı hikâye edilerek değil, kurgulanarak yazılıyor. Girişimcilik “proje kovalama”, inovasyon ise “sunum yenileme”ye indirgenmiş durumda.
Marka Olmak mı, Markaya Oynamak mı?
Marka olmak, sadece bir logo, ambalaj ya da sosyal medya kampanyası değildir.
Marka olmak; vaat ettiğini yerine getirmek, sürdürülebilir kalite sunmak, sadık müşteriler yaratmaktır.
Bugün birçok şirket, markalaşmayı bir tasarım süreci zannediyor.
Oysa içerik olmadan yapılan her pazarlama çalışması, sadece balon şişirmekten ibarettir. Ve balonların ortak kaderi bellidir: patlamak.
Gerçek İnovasyon Nerede?
“Dijital dönüşüm yaptık” diyen ama hâlâ Excel dosyasıyla sipariş alan şirketler…
“Endüstri 4.0’a geçtik” diyen ama üretim verimliliğini ölçmeyen işletmeler…
“İnovatif çözüm” diye duyurdukları şey, aslında eski süreci biraz daha renkli sunmaktan öteye gitmiyor.
Gerçek inovasyon, iş yapış şeklini dönüştürür.
Sadece araç değil, anlayış değiştirir.
Kısacası: PowerPoint’le değil, performansla olur.
Çözüm: Görünürlük Değil, Gerçeklik
Bu imaj çağında ayakta kalmak için, gürültülü anlatılara değil, sessiz başarılara odaklanmak gerekiyor.
İş dünyası; taklit başarılarla, gösteriş sunumlarıyla, sayfa süsleyen infografiklerle değil, üretim gücü, insan yönetimi ve müşteri memnuniyeti ile şekillenmeli.
Günün sonunda marka olmak için reklam yetmez.
Güven gerekir.
Ve güven, en iyi pazarlama değil; en istikrarlı icraatla inşa edilir.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Yorumlar (0)