ASO 2025 Yılı Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı yapıldı

A+
A-

Ankara Sanayi Odası (ASO) 2025 yılı Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı Muğla Dalaman’da yapıldı.

ASO 2025 yılı Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı MuÄŸla Dalaman’da yapıldı. ASO Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Seyit Ardıç’ın güncel ekonomik geliÅŸmeleri deÄŸerlendirdiÄŸi ve sanayicilerin beklentilerini dile getirdiÄŸi açılış konuÅŸmasının ardından toplantı, BaÅŸkan Seyit Ardıç’ın moderatörlüğünü yaptığı ve kamu bankaları Genel Müdür Yardımcılarının katıldığı “Sanayicinin Finansmana EriÅŸimi” konulu panelle devam etti.

ASO Başkanı Ardıç, açılış konuşmasında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlayarak başladı.

105 yıl önce, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla egemenliÄŸin kayıtsız ÅŸartsız milletin olduÄŸunu belirten BaÅŸkan Ardıç, “Demokrasinin, özgürlüğün, eÅŸitliÄŸin ve adaletin dayanağı ulusal egemenliktir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, milletin geleceÄŸinin çocuklar olduÄŸu düşüncesiyle bu büyük bayramı tüm dünya çocuklarına armaÄŸan etti. Bu duygularla baÅŸta Ulu Önderimiz Atatürk olmak üzere Milli Mücadelenin tüm kahramanlarını ve ÅŸehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum. Sadece büyük bir lider, geleceÄŸi küçük kalplere emanet eder. Dünyadaki çocuklara ithaf edilen ilk ve tek bayram olma özelliÄŸi taşıyan; 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu olsun” dedi.

KonuÅŸmasında küresel ekonomik geliÅŸmelere deÄŸinen BaÅŸkan Ardıç, ABD BaÅŸkanı Trump’ın açıkladığı gümrük vergisi tarifelerine dikkat çekerek, “Yarın ne açıklayacağı konusunda ise hiç kimse bir öngörüde bulunamıyor. Belirsizlikler her geçen gün artıyor ama ÅŸurası bir gerçek ki, artık hiçbir ÅŸey eskisi gibi olmayacak. Dünya ticareti artık çoklu belirsizliklerin olduÄŸu yepyeni bir döneme giriyor, korumacılık ve tedarik zinciri de yeniden ÅŸekilleniyor” deÄŸerlendirmesinde bulundu.

“Ekonomide güven algısına zarar verecek her türlü geliÅŸmenin uzağında kalmalıyız”

Trump’ın gümrük tarifelerinde Türkiye’ye en düşük oran olan yüzde 10’un uygulanacağını hatırlatan BaÅŸkan Ardıç, “Avrupa ve Çin’e uygulanacak yüksek tarifeler bizim için bir fırsat doÄŸurabilir. Ama bu avantajı kullanabilmemiz adına yapmamız gerekenler var” diye konuÅŸtu. BaÅŸkan Ardıç, dünyanın tüm geliÅŸmiÅŸ ülkelerinin, yeniden ÅŸekillenen dünya ekonomisine adapte olmak için yeni ekonomi politikaları geliÅŸtirdiÄŸine dikkat çekerek, “Ülke olarak bizim de ülke gündemimizin ilk sırasında, yeniden ÅŸekillenen dünya ekonomisinden daha fazla pay almak ve sürdürülebilir kalkınmamıza odaklanmak olmalı. Ekonomide güven algısına zarar verecek her türlü geliÅŸmenin uzağında kalmalıyız, yatırımcılar için uygun iklimi tesis etmeliyiz” dedi.

“Bu coÄŸrafyada en büyük sanayi üssüyüz”

Türkiye’nin coğrafi konumu, genç ve dinamik iş gücü, gelişen sanayi altyapısı ve lojistik avantajlarıyla dünyanın yeni üretim üslerinden biri olma potansiyeline sahip olduğunu belirten ve İtalya’nın altından Suudi Arabistan’a kadar uzanan coğrafyada en büyük sanayi üssü olduğuna dikkat çeken Ardıç, şöyle devam etti:

“Bu potansiyeli iyi kullanabilmemiz için reel sektöre daha fazla ağırlık vermeli, yüksek teknoloji ve katma deÄŸerli üretime yoÄŸunlaÅŸmalı, beÅŸeri sermayemizi çok daha verimli kullanmalıyız. Küresel üretim üssü olma hedefi doÄŸrultusunda sektörel ve tematik önceliklendirme yapmalıyız. Tarifeler sonrası deÄŸiÅŸen tedarik zincirinde hangi ülkeye ve sektörlerde yoÄŸunlaÅŸmamız gerektiÄŸini ortaya koyan planlamalar yapmalıyız. Mesela Ankara’da savunma sanayi, makine, müteahhitlik, medikal, biliÅŸim gibi sektörler ön plana çıkabilir. Bu kapsamda orta ve uzun vadeli stratejiler ortaya koymamız, bütünsel bakış açısıyla fırsatları deÄŸerlendirecek politikaları hayata geçirmemiz gerekiyor.”

“Politika faizinin yüzde 40’a düşmesini bekliyorduk, 9 puanlık artışla karşı karşıya kaldık”

Enflasyonla mücadele konusuna da değinen Başkan Ardıç, şunları söyledi:

“Son bir ayda yurt içinde yaÅŸanan geliÅŸmelerin enflasyon beklentilerini olumsuz etkilediÄŸini söyleyen BaÅŸkan Ardıç, “Merkez Bankası Aralık 2024’te baÅŸladığı faiz indirim döngüsünü sonlandırdı. Aslında biz sanayiciler Nisan ayında 250 baz puanlık indirim ile politika faizini yüzde 40 seviyelerine düşeceÄŸini bekliyorduk. Bugün geldiÄŸimiz nokta gecelik borç verme faizinin yüzde 49 çıkmasıyla, aslında faizlerde 9 puanlık bir artışı ile karşı karşıya kaldık. Yeni ekonomi yönetimimizin baÅŸlattığı dezenflasyonist programla 22 aydır enflasyonla mücadele ediyoruz. Biz sanayiciler hem yüksek enflasyonun hem de yüksek faizin ortaya çıkardığı çoklu tahribatla ayakta kalmaya çalışıyoruz. Tüm umudumuz enflasyonda iyileÅŸmeyle birlikte faizlerin de makul seviyeye gelmesiydi. Maalesef yine baÅŸa döndük.”

Mevcut durumda enflasyonla mücadelede kontrolün kaybedilmemesi gerektiğini ancak sanayicinin dayanacak gücü kalmadığını söyleyen Başkan Ardıç, şöyle devam etti:

“Yüzde 60’ların üzerine çıkan bir kredi maliyeti ile sanayicinin, bırakın yatırım yapmayı, üretimine devam edebilmesi bile mümkün deÄŸildir. Dünyadaki mevcut geliÅŸmeler ülkemize küresel üretim üssü olabilme fırsatını beraberinde getirirken; krediye ulaÅŸmanın ve maliyetinin yüksek olduÄŸu bir ortamda fırsatları nasıl deÄŸerlendireceÄŸiz? Nasıl üretim üssü haline geleceÄŸiz? İhracat ve istihdamı nasıl arttıracağız? Bu noktada; enflasyonla mücadele kapsamında uygulanan para politikasının, tüketime yönelik krediler kısıp, üretim için kullanılan kredilerin arttırılması gerekiyor. Fiyat artışı sadece talep fazlalığından deÄŸil aynı zamanda arz açığından ortaya çıkar. ÜretmediÄŸimiz malın fiyatı yükselir.”

“Anadolu’nun verimli topraklarında nerede yanlış yaptık?”

Başkan Ardıç’ın gündeminde gıda fiyatlarındaki yüksek enflasyon da vardı. Mart ayında gıda enflasyonun yüzde 4,94 ile manşet enflasyonun iki katı olduğuna dikkat çeken Başkan Ardıç, şunları söyledi:

“Yıllık gıda enflasyonumuz ise OECD’deki en yüksek ülkeden 3 kat daha fazla. Buna bir de Nisan ayında yaÅŸadığımız zirai don felaketinin sonuçlarını ekleyecek olursak, önümüzdeki dönemde gıda enflasyonu ne yazık ki çok daha ürkütücü boyutlara ulaÅŸabilir. Gıda fiyatlarındaki artış, düşük ve orta gelirlilerin alım gücünü ciddi ÅŸekilde etkilerken gelir adaletsizliÄŸini daha da belirgin hale getiriyor.

Toplumsal refah üzerinde derin etkiler olÅŸturan gıda enflasyonu kontrol altına alınmalıdır. Halkımızın temel gıdaya eriÅŸim imkânlarının korunması için etkin politikalar geliÅŸtirilmelidir. Gıda arzının da mutlaka güvence altına alınması gerekiyor. Tarım ve hayvancılığın geliÅŸtirilmesi ve korunması, gıda arzının saÄŸlanması bakımından kilit bir rol oynuyor. Ülkemiz coÄŸrafyasının yüzde 30’unun tarım arazisi olmasına karşın üretim kapasitemiz ve hasılamız düşük kalıyor. Anadolu’muzun verimli topraklarında nerde yanlış yaptık, neden tarım ve hayvancılık ülkemizde halen sorun olmaya devam ediyor? Åžapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gerekiyor.”

“Su olmazsa hayvancılık olmaz, tarım olmaz”

EgemenliÄŸin yolunun su, gıda ve enerjinin bağımsızlığından geçtiÄŸini vurgulayan BaÅŸkan Ardıç, “Su olmayınca ot olmaz, ot olmayınca hayvancılık olmaz, et olmaz. Su olmayınca tarım olmaz, gıda olmaz. Ve ne yazık ki su zengini deÄŸil, su stresi çeken bir ülkeyiz” dedi. Türkiye’nin su stresi yaÅŸayan bir ülke olduÄŸu gerçeÄŸini görerek hareket etmesi gerektiÄŸini belirten BaÅŸkan Ardıç, ÅŸunları söyledi:

“Yoksa hiç de uzak olmayan bir gelecekte su krizi yaÅŸayan ülke olacağız. CumhurbaÅŸkanımız Sayın Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın geçen hafta ülkemizin sulama amaçlı en büyük tüneli olacak Silvan Tüneli’nin kazı baÅŸlangıç törenindeki hitabında kullandığı ifadeleri çok deÄŸerli buluyorum. Suyun yüzyılın en stratejik ve deÄŸerli kaynağı olduÄŸunu belirten Sayın CumhurbaÅŸkanımız, su kaynaklarımızı tükenme sınırına gelmeden korumanın, verimli kullanmanın ve doÄŸru yönetmenin ülkemiz için bir milli güvenlik meselesi olduÄŸunu vurguladı. Görünen o ki, petrol ve doÄŸalgaz için yapılan savaÅŸlar, önümüzdeki dönemde su kaynakları için yapılacak. Bu konuda hepimize önemli sorumluluklar düşüyor. Biz sanayi sektörü olarak endüstriyel su verimliliÄŸine yönelik attığımız ve atacağımız adımlarla ülkemizin su kıtlığının azaltılmasında gerekli irade ve sorumluluÄŸu alıyoruz ve almaya devam edeceÄŸiz.”

“Tekno-feodal lordlar oluÅŸtu”

Günümüzde tekno-feodalizm adında yeni bir ekonomik düzenle kapitalizmin dönüşüm sürecine girdiÄŸini söyleyen BaÅŸkan Ardıç, “Feodal düzendeki toprak sahiplerinin yerini alan teknoloji devleri; dijital altyapılar, platformlar ve kullanıcı verileri üzerinde hâkimiyet kuruyor” dedi.

Bu sürecin küresel düzeyde tekno-feodal lordların oluÅŸmasına zemin hazırladığını ve az sayıda çok uluslu ÅŸirketin kontrolünde bulunan devasa dijital mülkiyetin, bu ÅŸirketlerin büyük hissedarlarına olaÄŸanüstü politik ve sosyal güç kazandırdığını belirten ASO BaÅŸkanı Ardıç, “Sanayi sektörü de bu teknofeodal düzenin etkisi altında belirgin bir dönüşüm yaşıyor. Endüstri 4.0, yapay zeka, otomasyon, büyük veri gibi teknolojik yeniliklerle sanayi üretimi hızla dijitalleÅŸiyor” diye konuÅŸtu.

Çin ve ABD küresel teknoloji yarışında liderliklerini sürdürebilmek için kamu ve özel sektör vasıtasıyla büyük yatırımlar yaptıklarına dikkat çeken Başkan Ardıç, Türkiye’nin yüksek teknoloji ihracatı, Ar-Ge ve inovasyon verilerini değerlendirerek şunları söyledi:

“Toplam ihracatımız içinde yüksek teknolojili ürünlerin payı yüzde 3,8 ile yaklaşık yüzde 20’ler civarında seyreden küresel ortalamanın oldukça altında. Bu rakamlar, üretimdeki ürün çeÅŸitliliÄŸinin teknoloji odaklı büyüme dönüşümde yeterli olmadığımızı gösteriyor. Bu baÄŸlamda, teknolojik dönüşüm hedeflerimizi gerçekleÅŸtirmek için inovasyona dayalı daha güçlü bir strateji ve kararlı uygulamalara ihtiyaç duymaktayız.

Maalesef mevcut veriler Ar-Ge harcamalarında henüz istenilen seviyede olmadığımızı gösteriyor. OECD rakamlarına göre, Ar-Ge harcamalarımızın gayri safi yurt içi hasılamıza oranı, benzer gelişmekte olan ülkelerle kıyaslandığında düşük kalıyor.

Ar-Ge harcamalarının Gayri Safi Yurtiçindeki payı 2023’te 1,42 seviyesinde. Bu oran yüzde 2,2 olan Avrupa BirliÄŸi ortalamasının da oldukça altında. Megatrend olarak adlandırılan geliÅŸmelere yönelik hem yenilikçi hem de proaktif politikalar geliÅŸtirmek üzere, mevcut durumu ve geleceÄŸe yönelik perspektifi ortaya koymamız gerekiyor.”

“ASO Teknoloji Üssü fizibilitesi tamamlandı”

Ankara Sanayi Odası’nın bu noktada çalışmalarına baÅŸladığı ASO Teknoloji Üssü projesinin fizibilite çalışmasının tamamlandığını belirten BaÅŸkan Ardıç, “Ürün geliÅŸtirme ve üretim odaklı Ar-Ge yaklaşımıyla yeni bir teknopark modeli olan projemiz, 440 bin metrekaresi kullanılabilir olmak üzere toplam 1,2 milyon metrekare alan üzerinde konuÅŸlanacak. Farklı kiralama ve ortaklık modeliyle inÅŸa edeceÄŸimiz yeni model teknoparkımız ASO Teknoloji Üssü, kentimizin sanayisi baÅŸta olmak üzere ülkemiz ekonomisine, yüksek teknolojili ve katma deÄŸerli üretim anlamında çok önemli katkı saÄŸlayacaktır. Tam kapasiteye ulaÅŸmasıyla birlikte 843 firma, 18 bin yeni nitelikli istihdam ve 1,5 milyar dolar ihracata katkı öngörmekteyiz” dedi.

“ASO Ankara Serbest Bölgesi çalışmalarına baÅŸladık”

Ankara Sanayi Odası’nın yeni projesi ASO Ankara Serbest Bölgesi için de çalışmaların baÅŸladığını duyuran BaÅŸkan Ardıç, “Ankara Sanayi Odası olarak teknoloji ve sanayinin baÅŸkentinde Ankara Kalkınma Ajansı ile birlikte; Serbest Bölge kurma giriÅŸimlerimizi baÅŸlattığımızı da sizlerle paylaÅŸmanın mutluluÄŸunu yaşıyorum. Temelli sanayi havzasında mülkiyeti bize ait ve 4,2 milyon metre kare alan üzerinde Serbest Bölge kurulum sürecini baÅŸlatacağız” dedi.

Başkan Ardıç, Ankara’da serbest bölge olmamasının büyük bir eksiklik olduğunu belirterek şöyle devam etti:

“Ankara’mız, Ar-Ge harcamalarında 1. sırada, ihracatımızda yüksek teknolojinin payı yüzde12 ile diÄŸer büyük sanayi kentlerinin uzak ara önünde, İstanbul’dan sonra gayrisafi katma deÄŸer üretiminde 2. sırada, TUİK verilerine göre en çok ihracat yapan 3. Kent, ihracatımızın yüzde 90’nından fazlası sanayi ürünleri, ülkemizin savunma sanayi ihracatının yüzde 35’e yakın kısmı Ankara’dan yapılıyor, 14 Organize Sanayi Bölgesi, 13 Teknoloji GeliÅŸtirme bölgesi, 154 Ar-Ge, 36 Tasarım Merkezi ile önemli bir üstünlüğe sahip. İşte bu kadar yüksek potansiyele sahip olan baÅŸkentimizde neden serbest bölge olmasın düşüncesiyle böyle bir karar aldık. Ankara’mızda faaliyete geçecek bir serbest bölge, kentimizin ekonomik yapısını dönüştürme ve uluslararası ticarette daha etkin bir rol üstlenme potansiyelini ortaya çıkaracaktır. Sadece baÅŸkent kimliÄŸiyle deÄŸil, üretim ve ihracat üssü kimliÄŸiyle de öne çıkan bir Ankara’nın, ülkemiz ekonomisine saÄŸlayacağı katma deÄŸer çok daha yüksek olacaktır.”

“Sanayicinin Finansmana EriÅŸimi” paneli

ASO Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı, BaÅŸkan Ardıç’ın açılış konuÅŸmasının ardından “Sanayicinin Finansmana EriÅŸimi” baÅŸlıklı panelle devam etti. ASO BaÅŸkanı Ardıç’ın moderatörlüğündeki panele, Ziraat Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Şükrü Taşçı, Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Yalçın Madenci, Vakıflar Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hazım Akyol ve Türk Eximbank Genel Müdür Yardımcısı Mustafa ÇaÄŸrı AltındaÄŸ panelist olarak katıldı.

BaÅŸkan Ardıç, reel ve bankacılık sektörlerinin birbirlerini beslediklerine, karşılıklı iliÅŸki içinde faaliyetlerini sürdürmeye devam ettiklerine iÅŸaret ederek, “Bu birliktelik ne kadar saÄŸlıklı olursa, ülkemiz ekonomisinin sürdürülebilir büyüme süreci ve makroekonomik istikrarı da o derece saÄŸlam temellere oturacaktır” dedi.

Sanayicilerin finansmana eriÅŸimde karşılaÅŸtığı sorunları ve beklentilerini kamu bankalarının Genel Müdür Yardımcıları ile doÄŸrudan paylaÅŸarak, çözüm odaklı ve yapıcı bir diyalog zemini oluÅŸturmayı amaçladıklarını belirten BaÅŸkan Ardıç, “Reel sektörün üretim gücünün korunabilmesi için; sanayicilerin ihtiyaçlarına göre özel kredi ürünleri ya da finansman mekanizmaları geliÅŸtiriyor musunuz? Likidite yönetimi açısından, iÅŸletmelerimizin acil ihtiyaçlarını karşılamak için özel bir programınız var mı? Firmalarımızın uzun vadeli yatırımlarını sürdürebilmeleri için kalıcı, uygun maliyetli finansmana nasıl ulaÅŸabiliriz? Uzun vadeli projelerde kullandırabileceÄŸiniz özel kredi ürünleri veya modeller geliÅŸtiriyor musunuz? Kredi sürecinin etkin ve saÄŸlıklı iÅŸlemesi için sizin bakış açınızdan sanayiciler neler yapmalı? Ankaralı sanayicilerimizle ortak projeler geliÅŸtirerek sektörlerin büyümesini desteklemek adına bankalar olarak nasıl bir strateji izleyeceksiniz? Ankaralı firmaların potansiyelini nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz, hangi alanlarda büyüme bekliyorsunuz?” sorularını yöneltti.

“Seçici kredileri ön plana çıkarıyoruz”

Ziraat Bankası Genel Müdür Yardımcısı Taşcı da izledikleri stratejilere değinerek, bankanın aktif büyüklüğünün 6 trilyon liranın üzerine çıktığını bildirdi.

Bilanço dengesi içinde kredileri maksimum verimlilikle yönetmeye çalıştıklarını belirten Taşcı, bankanın nakdi ve gayri nakdi kredi bakiyelerine ilişkin detayları paylaştı.

Taşcı, Ziraat Bankası olarak 20 ülkede ve 129 noktada faaliyet gösterdiklerini ifade ederek, farklı ülkelerde banka ve şube açma çalışmalarının devam ettiğini anlattı.

Söz konusu ülkeleri ve noktaları tercih etme nedenlerini de paylaÅŸan TaÅŸcı, “Bu noktaları Türk iÅŸ adamlarının veya Türkiye’nin ticaretinin olduÄŸu yerlerde Türk iÅŸ adamlarımıza, sanayicilerimize destek olmak, yardımcı olmak, onların finansmana eriÅŸimini veyahut da para transferlerinde kolaylık saÄŸlamak üzere belirliyoruz” ÅŸeklinde konuÅŸtu.

Son dönemde devletin ekonomi politikalarıyla uyumlu hareket etmek için seçici kredileri ön plana çıkardıklarını dile getiren Taşcı, bankanın ihracatçılara sağladığı kredilerin tutarlarına ilişkin de bilgi verdi.

“Kredi, kredi gibi kullanılmalı”

Türk Eximbank Genel Müdür Yardımcısı Altındağ da Eximbank’ın ürünlerinin iki ana başlıkta ele alınabileceğini dile getirerek, geçen yıl 24,1 milyar doları nakdi kredi, 24,6 milyar doları da alacak sigortası olmak üzere 48,7 milyar dolarlık destek sağladıklarını söyledi.

Bankanın kalkınma ve yatırım bankası statüsünde olduğuna dikkati çeken Altındağ, bu statüden dolayı mevduat toplayarak kaynak oluşturma gibi şanslarının olmadığını anlattı.

Altındağ, Türk Eximbank’ın aktif büyüklüğünün yüzde 90’ının krediden oluştuğunu belirterek, bankacılık sektöründe bu oranın yüzde 50’nin altında olduğunu kaydetti.

Reeskont kredilerinin deÄŸerli olduÄŸunu ifade eden AltındaÄŸ, “Türk Eximbank olarak günlük 2,2 milyar liralık reeskont kredisine aracılık ediyoruz. Bunun yanında ocak ayı sonunda yabancı para reeskont kredilerinin de kullanımına baÅŸladık.” diye konuÅŸtu.

Altındağ, bankaların sanayicilerden beklentilerine ilişkin ise şunları aktardı:

“Bankaların soru ve taleplerine hızlı cevap verilmesi. Mümkün olduÄŸunca finans ekiplerinden gelen soru ve belge taleplerine ne kadar hızlı cevap veriyor olurlarsa o kadar iyi olur. Bir de bunu belirtmeden geçemeyeceÄŸim, kredi süreciyle ilgili beklentilerimizden belki de en önemlilerinden biri, kredinin kredi olarak kullanılması. O kredinin üretimde kullanılması, kredinin ihracat için kullanılması. Alınan kredinin ne kadar deÄŸerli olduÄŸunun farkında olunmalı ve kredi, kredi gibi üretim, ihracat için kullanılmalı.”

Panel ASO üyesi sanayicilerin soruları ve cevaplarla son buldu.

ASO Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı’nda Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. Duhan Kalkan, ASO Ankara Serbest Bölgesi çalışmaları hakkında yaptığı sunumla devam etti. Ardından ASO Genel Sekreteri Prof. Dr. Mehmet Cansız da ASO Teknoloji Üssü’nde gelinen son nokta ve projenin detaylarıyla ilgili bilgi paylaşımında bulundu.

ASO 2025 Yılı Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı yapıldı

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

POPÜLER HABERLER