BAĞIMLILIKLA MÜCADELEDE: “AİLEDE EŞ BAĞIMLILIK” SORUNU

A+
A-

Eş bağımlılık, bir ailede bağımlı bireyin etrafındaki kişilerin de farkında olmadan bağımlılığın parçası haline gelmesidir. Bu durum, sadece madde kullananın değil, onun yakınlarının da yaşam biçimini belirler. Ebeveynler ya da kardeşler, bağımlılıkla yüzleşmek yerine, bağımlının ortaya koyduğu bahaneleri kabul eder ve “yeter ki kavga çıkmasın” anlayışıyla hareket ederler. Sonunda tüm aile düzeni bağımlının ihtiyaçlarına göre şekillenir.

Eş bağımlılıkta aile bireyleri, bağımlının iradesine teslim olur. Çatışmadan uzak durmak için sorumluluklar ertelenir, hayatın diğer alanları ikinci plana atılır. Böylece bağımlılık, tek kişinin değil, tüm ailenin yaşamını yöneten bir güç haline gelir.

Bir Aile Vakası

Varlıklı bir aile düşünelim. Anne, güçlü ve dominant bir karakter. Baba ise işini gücünü bırakıp bağ evine çekilmiş; ekonomik kaynak sağlıyor ama aile hayatından kopmuş durumda. Evin büyük oğlu, yıllardır madde kullanıyor. İnkâr ediyor, bırakmayı reddediyor. Anne ve büyük kız, oğlun kullanımına sessizce göz yumuyor; evde çatışma çıkmasın diye hiçbir şeye müdahale etmiyorlar.

Küçük kız ise üniversitede okuyor. Ailenin bu tavrına karşı çıkan tek kişi o. Fakat sesini duyuramadığı için kendi evinden uzaklaşmayı seçiyor. Tatillerde bile dönmemeyi tercih ediyor. Ev, bağımlı oğlun kullanım alanına dönüşmüşken, herkes farklı bir kaçış yolu bulmuş: anne teslimiyet, baba uzaklaşma, büyük kız suskunluk, küçük kız kopuş…

Vakanın Analizi

Anne ve büyük kız, bağımlının davranışlarını görmezden gelerek eş bağımlılığı pekiştiriyor.

Baba, ekonomik desteği sürdürerek sorumluluktan kaçıyor, böylece bağımlılığın devamını dolaylı olarak besliyor.

Küçük kız, sağlıklı tepki verse de aile desteği bulamadığı için yalnızlaşıyor ve kopuş yaşıyor.

Ailenin bütün yaşamı, bağımlının kullanımına göre şekillenmiş durumda. Hiçbir birey kendi hayatını tam olarak yaşamıyor.

Vaka için Öneriler

Aile eğitimi: Bu aileye, bağımlılık ve eş bağımlılık konusunda profesyonel destek şart. Önce bağımlılığın yalnızca bireysel değil, ailevi bir süreç olduğu anlatılmalı.

Sınır koyma becerisi: Anne ve büyük kız, “çatışmadan kaçma” davranışlarını terk ederek bağımlıya sağlıklı sınırlar koymayı öğrenmeli.

Baba rolünün güçlendirilmesi: Sadece ekonomik destekle yetinmek yerine baba, aile içindeki varlığını hissettirmeli.

Küçük kızın yalnız bırakılmaması: Ailenin tavrına rağmen sağlıklı tepkiler veren küçük kızın görüşleri dikkate alınmalı ve duygusal destek alması sağlanmalı.

Aile odaklı terapi: Bağımlının tedavi sürecine yönlendirilmesi kadar, ailenin de terapiye katılması gerekir. Eş bağımlılığın kırılması için herkesin rolü üzerinde çalışılmalıdır.

Gerçekçi yüzleşme: “Biz normal bir aileyiz” söyleminin ardına sığınılması yerine, sorunun varlığı kabul edilmeli. İnkâr devam ettikçe çözüm kapıları kapanır.

Kendi hayatlarını geri alma: Aile üyeleri, bağımlının gölgesinde değil, kendi hayatlarının merkezinde yaşamayı yeniden öğrenmelidir.

Eş bağımlılık, bir evin havasını ağırlaştırsa da değişim ihtimali her zaman vardır. Aile, sessiz kalmak yerine gerçeği görüp birlikte harekete geçtiğinde, yaşam yeniden akmaya başlar. Kimse kendi hayatını askıya almak zorunda değildir; sağlıklı sınırlar ve doğru destekle herkes kendi yolunu bulabilir. Bağımlılıkla mücadele kayıplar üzerine kurulmaz, yeniden keşfedilecek umutların kapısını ardına kadar açmak gerekir. Birlikte atılacak her adım, bu kapının daha da açılmasını sağlar.

 

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

Yorumlar (0)

YORUM YAZ

Bir yanıt yazın