Bayram

Azerbaycan’dan sesleniyor bir türkü; “Bayram gelip elime elimize, Name düşüp dilime dilimize.” Sağ olana bir bayram daha geldi  efendim. Kaç sevda, kaç hüzün, kaç hasret, kaç sevgi, kaç türkü uzanacak içimizde kim bilir? Davut Sulari söylemiş; “Bugün bayram günü derler âlem eğlenir, Sen bizim yaylaya gel başın için.” Söyledikleri ona varmadan geri mi döndü bilinmez. “Can […]

A+
A-
Azerbaycan’dan sesleniyor bir türkü;
“Bayram gelip elime elimize,
Name düşüp dilime dilimize.”
Sağ olana bir bayram daha geldi  efendim. Kaç sevda, kaç hüzün, kaç hasret, kaç sevgi, kaç türkü uzanacak içimizde kim bilir?
Davut Sulari söylemiş;
“Bugün bayram günü derler âlem eğlenir,
Sen bizim yaylaya gel başın için.”
Söyledikleri ona varmadan geri mi döndü bilinmez.
“Can bula cananını,
Bayram o bayram ola.
Kul bula sultanını,
Bayram o bayram ola.” bu sözler de Alvarlı Lütfü Efendinin.
Çukurova’dan Aşık Hazım;
“Kanlı kinli küsülüler barışır,
Bunu kitap söyler duy bayram günü.
Hasretliler birbirine sarışır,
Ayrılık denilen ney bayram günü.” diye çalıp söylerken kızı Fatma Taşkaya da;
“Bayram gelirse giderim,
Kıymetli benim pederim,
Emanet ettim gaderim,
Haber verdim dostlarına.” demiş ardından.
Damadı Aşık Feymani de baharı bayramlaştırmış;
“Bayramlığın giyer dağlar,
Her örnekten başın bağlar,
Türkü söyleyerek çağlar,
Hele bahar gelsin de bak.”
Aşık Veysel de gölgeli sesler düşürmüştü dünyaya;
“Ben giderim adım kalır,
Dostlar beni hatırlasın.
Düğün olur bayram gelir,
Dostlar beni hatırlasın.”
Kırşehirli Aşık Said;
“Bülbül ile saka ötüşen kuşlar,
Gece üç aylarda figana başlar,
Eser yel eğilir dallar, ağaçlar,
Mübarek günlerde dal bayram eder” demiş ama başka bayramlarda var tabi.
Erciş’li Emrah demiş;
“Seherde uyanmış gözleri mahmur,
Dedim sarhoş musun, söyledi yok yok.
Ak elleri boğum boğum kınalı,
Dedim bayram mıdır, söyledi yok yok.”
Halbuki bilene her gün bayram.
Emrah’ın Erzurumlusu da söylemiş;
“Bir yâr için geçtim canü serimden,
Vücudum kül oldu aşkın narından,
Emrah buse ister nazlı yarinden,
Bu bayram olmazsa kurbana kalsın.”
Sanki kurbana varmaya senedi var. Yükü buğday değilse değirmende ne işi olur insanın.
“Sevdiklerinizi ziyaret edin” diyordu Ali Birinci Ağabey, “vefat etmişlerse de mezarlarına gidin.”
Babamın adı Bayram.
Mezar ziyaretlerine arife günü giderdik. Bayramın birinci günü gidenler de olurdu. Babam “her şeyi yerinde ve zamanında yapmak lâzım” der di. “Bayram da bayram olmalı.”
Babam vefat ettiğinde şöyle demiştim.
Babamın Mezarında
İşte geldim yanına,
Baba seni özledim.
Ellerini ver bana,
Baba seni özledim.
Sevgi veren bağımdın,
Yaslandığım dağımdın,
Derdime ortağımdın,
Baba seni özledim.
Hem varda,hem yoktasın,
Gidilen duraktasın,
Bir nefes uzaktasın,
Baba seni özledim.
Efkar çöker akşama,
Gece boyanır gama,
Annem yanımda ama,
Baba seni özledim.
”Bu dünya böyle” deme,
Sancı girer gövdeme,
Bayram’sız bayram neme?
Baba seni özledim.
Tanrım! bana yardım et,
Her şeyin rahmet rahmet,
Babam Sana emanet,
Ben Babamı özledim…
Baba seni özledim…
Şimdi annem de babamın yanında…
Elimizden tutanlara, elinden tuttuklarımıza şükürle.
Biz yazıyı Abdurrahim Karakoç Ağabey’in bir mısraı ile bitirelim efendim.
“Bayramlar bayram ola.”

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler