Türkiye’nin Orta Doğuda Politikası ve İlham Aliyev’in Yorumu
Coğrafi konumu, tarihi bağları, kültürel yakınlığı ve ekonomik çıkarları nedeniyle Orta Doğu Türkiye açısından oldukça önem arz etmektedir...
Vakti zamanında doksan yaşına gelen azizlerden birisi son demlerindeki sohbetlerinde:
-Evlatlar ben bir evleneceğim ya…der, sohbetine devam edermiş.
Dervişan anlamayıp mürşidimiz ne demek istiyor acaba diye hayret ederlermiş. O günlerde kırk yaşlarında bir talip gelip azize derviş olmuş. Sessiz sedasız gelir, eşiğe oturur sohbetini dinler zikre katılır ve yine sessiz sedasız destur der gidermiş. Bu yeni mürid Mehmed evli değilmiş. Aziz oğlum evlenelim buyurmuş. Hasılı bir nasip çıkmış düğün tarihi belirlenmiş. Aziz onun evlendiği gün yine sohbetinde:
-Ben bir evleneceğim ya diye söze başlamış. Sohbet bitmiş.. Aziz o gün yeni evlenen Derviş Mehmed’in evine gitmiş, ertesi gün de göçmüş.
Defin işleri vs tamamlanmış fakat dervîşan yeni azizlerini tesbit edememişler.
Tecrübeli bir derviş, bir zaman duyduğu sohbetten kalan bilgisiyle kardeşlerine demiş ki:
-Tâc-ı şerifi meydana getirelim, bütün dervişan tâc-ı şerifi kaldırıp başına koymaya çalışsın, kim kaldırıp başına koyarsa mürşidimiz odur demişler.
Dervişan toplanmış, Tac-ı şerif meydana getirilmiş sıraya girip tek tek yoklamaya başlamışlar. Kimse kaldıramamış tâc-ı şerifi. Sıra Derviş Mehmed’e gelmiş. “Bismillahi Allahu Ekber” dediği anda tac-ı şerif kolaylıkla kalkmış ve derviş Mehmed’in başına konmuş. Hiç beklenmeyen bir kişiden zuhur eden bu hal ihvanın hayretini daha da arttırmış. Zira dergahta herkes azizin etrafında pervane olup yakınında oturmaya çalışırken bu zat kapının eşiğinde boynu bükük sohbet dinler, kimsenin dikkatini çekmezmiş.
İşin evveliyatı tabii ki başka imiş.
Azizin:
-Ben bir evleneceğim ya sözünün hakikati zamanla anlaşılmış. Birkaç gün önce evlenen Derviş Mehmed, odasına arkadaşları tarafından götürülüp bırakılmış.Herkes elini eteğini çekip dağıldığında kapı tıklamış, yeni damat Mehmed bir de bakmış ki Azizi…
Oğlum demiş şu beli al, bahçeye git belle.
Aziz de gelinin yanına girmiş kapıyı kapatmış.
Mehmed içi kıpırdamadan bahçeye gitmiş, eline beli almış başlamış bellemeye. Aziz pencereden bir müddet Mehmed’i seyretmiş. Mehmed bir saat, iki saat derken sabah ezanına kadar bahçeyi bellemiş. Gönlünde zerre kadar bir telaş, bir endişe ve şüphe yok…
Aziz Hazretleri derviş Mehmed’i çağırmış
-Mehmed, gel oğlum gel.
-Oğlum, gelin de senin, tac-ı şerif de senin, post da senin…
İrşad ile birlikte post sırrını da teslim etmiş. Aziz tekkeye gelmiş son nefesini vermiş.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Yorumlar (0)