Kayseri’deki sağlık çalışanları önlüklerini giyerek, Gazze’deki soykırım ve ablukaya karşı yürüyüş yaptı.
Kayseri’deki sağlık çalışanları önlüklerini giyerek, Gazze’deki soykırım ve ablukaya karşı farkındalık oluşturmak için yürüyüş yaptı. Seyyid Burhaneddin Türbesi’nden yürüyüşe başlayan sağlık çalışanları Cumhuriyet Meydanı’nda yürüyüşlerini tamamladı. Yürüyüşün ardından grup adına konuşma yapan Dr. İsa Üzüm, “Tam iki yıl oldu. Kelimelere nasıl sığar neler söylemeliyim. Bunun adına ne demeliyiz; savaş, katliam, işkence, haydutluk, canilik, ikiyüzlülük, hainlik, soykırım kelimesi bile artık yeterli gelmiyor. Bir anlığına gözlerinizi kapatın ve Gazze’de yaşayan bir ailenin yerine koyun. çocuklarınızın korku dolu gözlerle size baktığını, yankılanan patlama seslerinin kulaklarınızdaki çınlamasını hayal edin. Aylardır gecelerini ne kadar uzun ve uykusuz geçiren bir Gazze var. Artık çok yorulan ve dayanma gücünün en üst düzeyde sınırlarını zorlayan bir Gazze var. Gazzeli çocuklar bu yıl da okula başlayamadı. okul açılmadan önce çantalarını, ayakkabılarını hazırlayamadılar. Servislere binip okula gidemediler. Okul formaları kalem defter kitapları yine olmadı. 2 yıldır teneffüs zili çalmadı. Onun yerine siren ve bomba sesleri uykularını böldü. Dersler ful boş geçti. Karne alamadılar. Çünkü onlar çocuk olmanın tanımını bize çok farklı bir şekilde öğrettiler. Gazze’de çocuk olmak, ‘acaba ben de bugün atılan bir bomba ile katledilen binlerce şehit çocuktan birisi olur muyum’ diyebilmek; her gün saatte bir açlıktan, susuzluktan veya bombardımandan ölen çocuklardan biri olmak demektir. Gazze’de çocuk olmak, annesi sedyede yatarken sedyenin ayağına, onu hiç bırakmamak istercesine annesine sarılır gibi sarılmaktır. Gazze’de çocuk olmak, ansızın gelen saldırı ile uzvunu kaybederek ampute kalma korkusu yaşayan binlerce çocuktan biri olabilir miyim kaygısını taşımaktır. Gazze’de çocuk olmak, ‘doktor amca bacağım bir daha çıkar mı’ diye sormaktır. Gazze’de çocuk olmak, on binlerce yetim veya öksüz çocuktan biri ben de olur muyum demenin adıdır. Gazze’de çocuk olmak, eğer şanslı ise ebeveyni veya bir yakını tarafından kefenlenebilmek, bu mümkün olmazsa bir poşetin içerisinde gömülmeyi beklemek demektir” ifadelerini kullandı.
Gazze’nin çırpınışlarını göz ardı edemeyeceklerini aktaran Üzüm, “Bizler sağlık çalışanları olarak, hiçbir kimsenin çağrısıyla değil; kalbimizdeki merhametle, vicdanımızdaki sorumlulukla burada duruyoruz. Bugün Gazze’de yaşanan vahşet, zulüm ve soykırım karşısında artık çok net görüyoruz ki, zalimden merhamet, işgalciden güzellik, katilden güven beklenemez. Dünyanın dört bir yanında yapılan bu vicdan yürüyüşleri, işte bu yüzden sadece bir yürüyüş değil; insanlığın onuru, adaletin sesi ve vicdanın direnişi olarak görüyoruz. Bugün artık ak ile kara ortaya çıkmıştır. Gazze’ye yardım etmek küresel küresel insani vicdanın temsili haline gelmiştir. Biz bu kıymetli vatanın evlatları olarak, İslâm’dan aldığı izzet ile asırlarca dünyaya adaletle hükmetmiş ecdadımızdan kalan mirasla, nerede bir mazlum görürsek ona kol kanat gereriz. bayrağımıza uzanan kirli elleri Çanakkale’de doktor Nusretler gibi; bugün de bir zamanlar Anadolu toprağı olan Gazze’nin direnişini ve çırpınışını görmezden gelemeyiz, gelmeyiz. Çin’in Doğu Türkistan’ı asimile etme çabalarına ve annelerin, babaların, evlatların çaresizliğine gözümüzü kapatamayız, kapatmayız. Zulmün, nerede ve kime karşı olursa olsun karşısında olmak, mazlumun ise her daim yanında olmak imanımızın ve ahlaki mirasımızım bir gereğidir” dedi.
Konuşmanın ardından grup olaysız şekilde dağıldı.

Yorumlar (0)