Yoksa Narin Olayı Bir “Reality Show” Mu?
Bir zamanlar ?reality show? olarak tanıtılan televizyon programları vardı. Bizim Acun?un programlarının atası..
Yaz mevsiminin gelmesiyle beraber ülkemizin farklı noktalarından maalesef orman yangını haberleri gelmeye devam ediyor. Yangınların büyük bir kısmı Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinde çıkıyor.
2025 Haziran ayı içinde ülkemizde meydana gelen yangınlarda yaklaşık olarak 1500 hektar civarındadır. Çıkan yangınların büyük bir kısmına ilk bir saat içinde müdahale edilmekte ve kontrol altına alınmakta; en fazla yirmi dört saat içinde yangın söndürülmektedir. Henüz Yaz mevsiminin ilk ayında olmamıza rağmen bu büyüklükte ormanlık alanın yok olması bu yaz mevsiminin orman yangınları açısından kabusa döneceği endişesi uyandırmaktadır.
Haziran 2025’te çıkan orman yangını sayısı: Yaklaşık 150 civarında küçük-büyük yangın bildirildi.
Toplam yanan alan: İlk tahminlere göre 1.500 hektar civarında. ( Yazının kaleme alındığı tarih itibarıyle)
Yangınların nedenleri: %90 insan kaynaklı (anız yakma, ihmal, kaza, kasıt), %10 diğer nedenler (yıldırım vb.)
Ormanın canlı hayatı için, ülkemiz ve iklimimiz için, önemini hemen herkes bilir. Bir coğrafya ya ormandır, ya tarım arazisidir, ya çöldür ya da yerleşim alanıdır. Ancak ormanın olmadığı yerlerde ne sağlıklı yerleşim yerleri kurulabilir ne de verimli tarım yapılabilir. Hatta endüstriyel faaliyetlerin bile verimli ve sürdürülebilir olması için ormanlar olmazsa olmazımızdır.
Ormanın işlevini şehir içlerine yapılan yapay parklar ve yeşil alanlar karşılayamazlar. Ormanlar topraktaki kimyasal yapıdan çiçeklere, karıncadan kurda kuşa, böceğinden diğer yabani hayvanlara kadar bütün yaşam biçimlerinin adeta bir bütün halinde, farklı eko sistemler halinde bulunduğu bir canlılık laboratuvarıdır adeta. Bu nedenle ormanlar yüzlerce yılda oluşur. Doğal yollarla oluşan ormanlık alanları insan eliyle oluşturmaya kalksak ne emek yeter ne para yeter. İnsan eliyle ve teknolojik imkanlarla oluşturulması neredeyse imkansız olan ormanlarımızı maalesef insan ihmali, hatası veya kastıyla yok ediyoruz.
Çocukluğumuzda orak zamanı anız tarlaları içinde babalarımız annelerimiz ateş yakar, yemek pişirirdi. Ancak ateş yakılacak ocak yeri özenle taşlarla çevrilir, ateşin etrafı bol su ile ıslanır, ocaktaki taşların arası bile çamurla sıvanır, ateşin başında bir kişi sürekli bekler, en küçük bir kıvılcımın çıkmasına bile müsaade edilmezdi. Çünkü ateş kontrolden çıktı mı söndürülmesinin de çok zor olacağını herkes bilirdi. Canlıların yaşam alanıyla birlikte bizim de bir yıllık yiyeceğimizin yanacağını herkes bilir ve ona göre tedbirli davranılırdı.
Yine her köyde onlarca küçükbaş hayvan sürüsü olurdu. Çobanlar özellikle yaz aylarında sürüleriyle arazide kalır, yemeklerini yaktıkları ateşlerde pişirirler, hatta gece dağ başları soğuk olduğu için yine ateş yakarlardı ama yangın çıkmazdı. Günümüzde neredeyse hiç kimse doğada ateş nasıl yakılır, nasıl söndürülür bilmiyor.
Orman köylerimizin boşalmasını da yine yangın sebepleri içinde sayabiliriz. Bu nedenle köylerimizi canlandırmak, köyde yaşamı teşvik etmek de bir nebze bu yangınları azaltabilir.
Ayrıca kasıtlı olarak orman yakanlara öyle cezalar verilmeli ki bu kişiler ve o soydan gelenler mevcut cezaların yanı sıra toplumdan dışlanıp devlet hizmetlerinden de mahrum edilmeli. Hiç kimse orman yakmayı aklından bile geçirememeli.
Evliya Çelebi, Seyahatnamesinin bir bölümünde: “Anadolu o kadar ağaçlık bir yerdir ki, bir sincabı bıraksanız ayağı hiç yere değmeden, ağaç- tan ağaca zıplayarak bir baştan bir başa Anadolu’yu kat eder.” demiştir.
Şu anda gerek uzay fotoğraflarına, gerek güncel fiziki haritalara baktığımızda sadece Ak Deniz, Kara Deniz, ve Marmara kıyılarında orman örtüsü olduğunu, ülkemizin geriye kalan kısmının adeta çölleştiğini görürsünüz. Yurdun en batısından en doğusuna kadar yaptığınız yolculuklarda ırmak ve göl kıyıları haricinde neredeyse doğal yeşillik göremezsiniz. Evliya Çelebi’nin sincabı bırakın yere inmeden ağaçtan ağaca atlayarak Anadolu’yu bir uçtan bir uca geçmeyi yuva yapacak ağacı bile neredeyse zor bulacak.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi; eğer biz yangın sebepleri içinden insan faktörünü çıkarabilirsek yangınların da yaklaşık yüzde doksanını önleyebiliriz. Ne olur, yaz boyunca yürüyüş haricinde ormanlara girmeyelim. Ormanlık alanlarda araçla seyahat ederken sigara izmariti, şişe vb. yangına sebep olabilecek maddeleri ormana atmayalım.
Unutmayalım ki orman yangınlarında sadece ağaçlar yanmıyor, toprak yanıyor, karınca, kuş, ceylan, milyonlarca canlı yanıyor. Gelecek nesillerimizin yaşam alanı, ciğerlerimiz yanıyor.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Yorumlar (0)