Günümüzde kumar bağımlılığı casinolarda, oyun salonlarında, iddia bayilerinde, masalarda oynan/yaşanan bir sorun olmanın ötesine geçti. Dijital çağın kolaylığı kumar oynamayı da kolaylaştırdı. Cep telefonuna sığan uygulamalar, saniyeler içinde açılan bahis site hesapları ve dijital oyunların içine gizlenmiş şans mekanizmaları, yeni bir bağımlılık dalgasını körüklüyor: “dijital kumarbazlık”. Ekran başında geçen her an, fark edilmesi güç ama etkisi yıkıcı bir kumar deneyimine dönüşüyor anında. Üstelik bu sürecin mağduru yalnızca bağımlı kişi olmuyor, onunla ailesi, sosyal çevresi ve ekonomik hayatı da hep birlikte, aynı şiddette zarar görüyor. Pasif içiciliğin içmeyene zarar verişi gibi hiç kumar oynamayan kumar bağımlısı bireylerin yakınlarının da hayatları alt üst oluyor.
Kumar oynayan kişi, çoğu zaman “bir dahaki elde kazanacağım” düşüncesinin esiri olur. Dijital ortam bu döngüyü hızlandırır: anında para yatırma kolaylığı, sürekli promosyonlar, yapay zekâ destekli bildirimler kişiyi ekran başına zincirliyor. Zamanla kaybı telafi etmek için daha çok para yatırma davranışıyla, uykusuzluk, huzursuzluk ve kaygı artar, aile ilişkileri ve iş düzeni bozulur. Bu noktada kumar bağımlısı bireyin söylemi genellikle inkâr olur: “İstediğim zaman bırakırım, ben bağımlı değilim.” Oysa en büyük tuzak tam da burada başlar.
Dijital kumar bağımlısı bireylerin yanında en çok yaralanan ailelerdir. Çoğu zaman farkındalık geç gelişir; kredi kartı ekstreleri, borç bilgileri ve gizlenen sırlarla birlikte gerçek gün yüzüne çıkar. Çıktığı yerde gizlice büyümüş olan sorunu ailenin bir başına destek almadan çözmesi çok zordur. Bu süreçte ailelerin yapması gereken ilk şey konuyu görmezden gelmemek, sessiz kalmamaktır. Kınamak yerine anlamaya çalışmak, bağımlılığın bir irade eksikliği değil, davranışsal bir hastalık olduğunu bilmek ve yargısız, şefkatli diyaloglar kurmak çok değerlidir. Bağımlı birey çoğu kez ailesinin ona hâlâ inandığını ve yanında olduğunu hissettiğinde tedaviye yönelmeye daha istekli olur. Ancak tedaviye ikna süreci inkâr döneni aşılmadan gerçekleşmez.
Dijital kumarbazlık çoğu kez masum görünen adımlarla başlar. Oyun içi kutular, “skin” adı verilen kozmetik öğeler ya da arkadaş arasında deneme amaçlı yapılan bahisler zamanla alışkanlığa dönüşebilir. Skin, bilgisayar ya da telefon oyunlarında karakterin ya da kullandığı eşyaların dış görünüşünü değiştiren özel tasarımlardır. Yani kahramanınızı farklı bir kıyafetle, silahınızı parlak bir kaplama ile ya da oyundaki aracı rengârenk bir görünümle kullanmanızı sağlar. Oyun performansına doğrudan etkisi olmaz, sadece görselliği değiştirir. Ancak bu görsellik çocuklar için güçlü bir cazibe kaynağıdır. Arkadaşlarına “özel ve farklı” görünmek isterler, bunun için de çoğu oyunda gerçek para harcamaları gerekir.
Asıl risk burada başlar: Önce masum bir zevk gibi görünen bu alışverişler, zamanla sürekli “yeni skin alma isteği”ne dönüşebilir. Çocuk kendini değerli ya da güçlü hissetmek için sürekli yeni skin satın almayı zorunluluk haline getirebilir. İşte bu noktada “şans kutuları” devreye girer; hangi skinin çıkacağı belli olmayan kutular, kumar mantığıyla çalışır. Çocuk, istediği kaplamayı kazanabilmek için tekrar tekrar para harcar. Yani skin sadece bir “oyun kıyafeti” değil; doğru yönetilmezse çocuğunuzu paranın ve şans mekanizmalarının dünyasına adım adım sürükleyen kapıdır.
Bu nedenle çocukların oyunlarını ve uygulamalarını takip etmek, para karşılığı şans unsuru içeren içeriklere izin vermemek, harçlık kullanımını şeffaflaştırmak ve dijital ortamda geçirilen zamanı sınırlandırmak anne babalar için çok önemli bir koruma hattı oluşturur. Erken farkındalık, gelecekte oluşabilecek bağımlılığı önlemenin en güçlü aracıdır.
Bağımlılık geliştikten sonra tamamen yasaklama çoğu zaman ters tepki yaratır. Bunun yerine para yönetimi konusunda sınırlamalar getirmek, kredi kartı kullanımını kısıtlamak, harcama limitleri koymak, bahis sitelerini engellemek, uygulamaları silmek ve profesyonel destek aramak daha etkili bir yaklaşımdır. Bu bir süreçtir; düşüşler, tekrarlar, yeniden başlama riskleri olabilir. Önemli olan, her geri dönüşü yeniden yola çıkmak için bir fırsat olarak görmek ve umudu kaybetmemektir.
Dijital kumarbazlık hızla büyüyen ve derin yaralar açan bir bağımlılık biçimi olsa da doğru adımlarla hem önlenebilir hem de tedavi edilebilir. Bu süreçte bireylerin cesareti, ailelerin desteği ve uzmanların rehberliği birleştiğinde kaybolan hayatlar yeniden inşa edilebilir. Çünkü bağımlılığın karşısında en güçlü ilaç, insanın kendi içindeki iyileşme isteği ve yanında dimdik duran sevdikleridir.
Çocuğunuz dijital bir kumarbaz mı? Asla değil, o ne sorun yaşarsa yaşasın sizin çocuğunuz, ancak birilerinin, çocuklarınızı kumarbaz bir bağımlıya ve daimî süresiz bir para kaynağına dönüştürme planları var. Ve bunu ellerindeki tablet ve telefonlarla kolayca yapabiliyorlar. Bugün her günden daha uyanık bir ebeveyn olmak zorundasınız. Uyanma ve uyandırma vakti!
Yorumlar (0)