CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan, İstanbul’da bir otelde düzenlenen Uluslararası Aile Forumu’nun kapanış oturumda konuÅŸtu. Forumda insanlığın geleceÄŸi adına hayati bir konunun ele alındığını belirten CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, “26 ülkeden aileden sorumlu bakanların foruma iÅŸtirak ettiÄŸi bu forum devlet olarak aile müessesesine verilen önemin en somut iÅŸaretidir. Burada hepimizin bildiÄŸi ÅŸu gerçeÄŸin altını çizmek isterim. Aile insanlık tarihinin ve insanlığın en önemli müesseselerinden biridir. Aile, en mukaddes varlığımız olma yanında toplumun da temel yapı taşıdır. Aile, yeri doldurulamayacak, yerine baÅŸka hiçbir kurum, iliÅŸki veya baÄŸ konulamayacak derecede mühimdir, deÄŸerlidir, kutsaldır. İlk insan Hazreti Adem babamız ve Hazreti Havva validemizden beri aile müessesesi vardır, hep olagelmiÅŸtir. On binlerce yıldır insanlar aile ortamında dünyaya gözlerini açmış, hayatı ilk orada öğrenmiÅŸ, ömürlerini bu ÅŸekilde idame ettirmiÅŸtir. Kadın ve erkekten oluÅŸan aile müessesesi, insan neslinin devamı için de vazgeçilmez bir role sahiptir. Dolayısıyla aile, toplumu hem ayakta hem de bir arada huzur, güven, dayanışma ve kardeÅŸlik içinde tutan bir çimentodur. Aile, fertleri bir arada tuttuÄŸu kadar istikbalimizin teminatı olan çocukların da doÄŸduÄŸu, büyüdüğü, ilk eÄŸitimlerini aldığı müşfik bir yuvadır. Tüm bunlarla birlikte aile, kadını koruyan, çocuÄŸu büyüten, sosyalleÅŸtiren, insanı yaÅŸatan bir yapıdır. Bakınız, tarih bize ÅŸu hakikati defalarca göstermiÅŸtir. ModernleÅŸmeyi ailesizleÅŸme ve yalnızlaÅŸma gibi iki kavram üzerine bina eden anlayışın bireye de, topluma da huzur vermesi mümkün deÄŸildir. Ailenin çöktüğü, çözüldüğü, yıprandığı her toplum kökünden çürümeye, yozlaÅŸmaya, çökmeye ve nihayetinde berhava olup gitmeye mahkumdur” dedi.
“Aileyi korumak, toplumu yaÅŸatmaktır. Aileyi büyütmek, geleceÄŸi inÅŸa etmektir”
Aileye yönelik her türlü tehdit ve saldırıya karşı koymanın, aile kurumunu yüceltmek ve tahkim etmenin herkesin özellikle asli vazifesi olduÄŸunu belirten ErdoÄŸan, “Bunun için diyoruz ki aileyi savunmak, insanı savunmaktır. Aileyi korumak, toplumu yaÅŸatmaktır. Aileyi büyütmek, geleceÄŸi inÅŸa etmektir. Dünyada teknolojinin körüklediÄŸi büyük bir dönüşüm yaÅŸanıyor. Bu deÄŸiÅŸim dalgasının hızlandırdığı küreselleÅŸme ve modernleÅŸme, toplumun temeli olan aile kurumunu da dönüştürüyor. Hayatımızın her alanda dijitalleÅŸmesiyle birlikte aile mefhumu baÅŸta olmak üzere birçok geleneksel kurum da anlam kaybına uÄŸruyor. İnsani deÄŸerler zayıflarken, toplum merkezli anlayışın yerini ben merkezli ne yazık ki zihniyet alıyor. Modern çağın insanlığın pek çok deÄŸeri gibi aile kurumu üzerinde de ciddi tahribatlara yol açtığını biliyoruz. Bireysel özgürlükler ve çaÄŸdaÅŸlaÅŸma adına bizleri asırlardır ayakta tutan manevi deÄŸerlerin örselendiÄŸini, önemsiz hale getirildiÄŸini görüyoruz. KiÅŸisel konforu önceleyen yaÅŸam biçimi, gençlerden baÅŸlayarak maalesef toplumun kılcallarına doÄŸru hızla sirayet ediyor. Kendi mecrasında yaÅŸanan deÄŸiÅŸimin de ötesinde küresel emperyalizmin aileyi özellikle hedef tahtasına koyduÄŸunu müşahede ediyoruz. Åžunu bugün artık açık açık söylememiz gerekiyor. Kültür emperyalizmi tüm araç, gereç ve aparatlarıyla aile müessesesini hacklemeye çalışmaktadır. Şöyle ki yediÄŸini, giydiÄŸini, kazandığını, hasılı tüketime konu gereçlerin tamamını diÄŸer aile fertleriyle paylaÅŸan, dayanışmacı aile yapısı, küresel pazar aktörlerinin tercih ettiÄŸi, tasvip ettiÄŸi, istediÄŸi bir durum asla deÄŸildir. Tüketim kültürünün özendirilmesiyle eÅŸ zamanlı olarak aile kurumunun itibarsızlaÅŸtırılmasının en büyük sebebi iÅŸte budur” diye konuÅŸtu.
“Özgürlük ambalajıyla sunulan aslında esaret ve kölelik düzenidir”
Özgürlük ambalajıyla sunulanın aslında esaret ve kölelik düzeni olduÄŸunu vurgulayan CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, “Birileri ısrarla kabul etmek istemese de ailesinden koparılmış, millet bağı zayıflamış bireyin özgür ve özgün olmasına imkan yoktur. Dünyanın neresinde olursa olsun, aile kurumunun irtifa kaybetmesiyle birlikte insanlar popüler kültürün tüketim nesnesi haline gelmektedir. Özgürlük ambalajıyla sunulan aslında büyük bir esaret ve kölelik düzenidir. Bunun en çarpıcı örneÄŸi ise hiç şüphesiz cinsiyetsizleÅŸtirme projesidir. Bugün insanlık kendi varlığının en temel hakikatleriyle sınanıyor. İnsan fıtratı küresel ölçekte organize bir kuÅŸatma altındadır. Adına özgürlük denilen ancak özünde insanın yaratılışına karşı bir inkar hareketi olan bu ideolojik kuÅŸatma sadece aileyi deÄŸil, kadını da, çocuÄŸu da, insan onurunu da tehdit ediyor. LGBT denilen sapkınlığın çeÅŸitli sebeplerle bunun önünü açan ülkelerde ne derece vahim boyutlara ulaÅŸtığını ibretle takip ediyoruz. Tercihlere saygı denilerek meÅŸrulaÅŸtırılan bu sapkınlık bugün farklı hiçbir sese görüşe tahammülü olmayan bir zorbalığa kelimenin tam manasıyla bir faÅŸizme dönüşmüştür. Bu dayatmaların arkasında sadece bazı sivil inisiyatifler deÄŸil, çok uluslu ÅŸirketler, bazı uluslararası kuruluÅŸlar ve belli baÅŸlı devletler de yer alıyor. Sırf LGBT belasını eleÅŸtirdiÄŸi için sanatçılar, iÅŸ adamları, siyasetçiler, bilim insanları linç edilmekte, adeta yaÅŸayan birer ölüye çevrilmektedir. Bir baÅŸka acı verici gerçek ise ÅŸudur. CinsiyetsizleÅŸtirme projeleriyle insan fıtratını inkar edenler, çocuklarımızın bedenlerine geri dönüşü olmayan tıbbi müdahalelerde bulunarak aslında masum çocukları da istismar etmektedir. Bu ısrarı, bu istismarı kesinlikle seyredemeyiz. Daha 4-5 yaşındaki yavrularımıza uzanan bu kirli ve rezil ellerin, insanı insanlığından utandıran çarpık iliÅŸkileri meÅŸrulaÅŸtırmaya çalışması elbette tesadüfi deÄŸildir. Bunlar insanlık düşmanıdır, kadın düşmanıdır, çocuk düşmanıdır. LGBT sapkınlığına karşı mücadele, aynı zamanda özgürlük mücadelesi, haysiyet ve insanlığın istikbalini kurtarma mücadelesidir” diye konuÅŸtu.
“Milli bünyemizi açıkça tehdit eden cinsiyetsizleÅŸtirme projeleriyle mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceÄŸiz”
LGBT konusunda dünyada giderek artan bilinçlenmeyi çok olumlu karşıladığını söyleyen CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, “Bilhassa farklı ülkelerde aileyi kadın ve erkek arasındaki meÅŸru birliktelik olarak tanımlayan yasal ve anayasal düzenlemelerden büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu yönde adım atan liderlerin maruz kaldığı saldırıların gayet farkındayız. Türkiye olarak aileye savaÅŸ açan hiçbir ideolojiye, insanın doÄŸasını inkar eden hiçbir zorbalığa eyvallah demeyeceÄŸimizi burada özellikle ifade ediyorum. Åžunun da bilinmesini isterim. Her ne kadar ülkemiz içinde muhalefet partileri ve kimi kadın örgütleri tarafından himaye ediliyor olsa da, milli bünyemizi açıkça tehdit eden cinsiyetsizleÅŸtirme projeleriyle mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceÄŸiz. Anomalinin özgürlük ve kiÅŸisel tercih markajıyla ve makyajıyla normalleÅŸtirilmesine göz yummayacağız. Uluslararası arenada bu konuda yük almaya, sorumluluk almaya, öncü rol üstlenmeye inÅŸallah devam edeceÄŸiz. Bugün cinsiyetsizleÅŸtirmeyi teÅŸvik eden malum odaklar daha önce de uzun yıllar boyunca nüfus kontrolü ve aile planlaması politikalarının savunuculuÄŸunu yaptı. 1960’lardan itibaren dünyanın birçok bölgesinde olduÄŸu gibi ülkemizde de benzer politikalar uygulandı. Tıbbi zorunluluklar haricinde, özünde bir cinayet olan kürtaj yine aynı çevreler tarafından masumlaÅŸtırıldı, sıradan hale getirildi. Neticede demografik dengemiz maalesef altüst oldu. Bugün bu yanlış, daha doÄŸrusu art niyetli politikaların can yakıcı ve menfi sonuçlarıyla çok dramatik bir ÅŸekilde yüzleÅŸiyoruz” diye konuÅŸtu.
“Yıllar içerisinde refah seviyesi yükseldikçe birçok sebepten ötürü doÄŸurganlık hızımız düşmeye baÅŸladı”
TÜİK’in açıkladığı verilerin Türkiye’nin karşı karşıya olduÄŸu tehditleri açıkça ortaya koyduÄŸunu belirten CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, “Türkiye’nin doÄŸurganlık hızı, tarihimizde ilk kez 1,48’e gerilemiÅŸ durumda. Bu bir felaket. Bu rakam, kritik eÅŸik olan 2,1’in çok altında bir seviyedir. İster iktidar, ister muhalefet olsun, hiç kimse buna kayıtsız kalamaz. Tabii biz bunu söyleyince hemen birileri ‘ekonomi’ diyor. Özellikle muhalefet bu meseleyi sık sık istismar ediyor. Bugün muhalefetin adeta üzerinde tepindiÄŸi bir gerçeÄŸi de burada açıklığa kavuÅŸturmakta fayda görüyorum. Ülkemizde doÄŸum hızının düşmesinin sebebi asla ekonomide yaÅŸanan dönemsel sorunlar deÄŸildir. Tam aksine, kiÅŸi başına düşen gelirin ÅŸu anki seviyenin beÅŸte biri olduÄŸu dönemlerde, ülkemizin doÄŸurganlık hızı yaklaşık iki kat daha fazlaydı. Yıllar içerisinde refah seviyesi yükseldikçe birçok sebepten ötürü doÄŸurganlık hızımız düşmeye baÅŸladı. Sadece Türkiye’de deÄŸil, dünyanın diÄŸer ülkelerinde de benzer bir durum söz konusudur. Bakınız, bugün dünya ülkelerinin yarısından fazlasında doÄŸurganlık hızı, nüfus yenilenme seviyesinin altındadır. Küresel doÄŸurganlık hızı 1950’de 5’ken, 2024’te 2,2’ye düşmüştür. Avrupa BirliÄŸi üye ülkelerinin toplam doÄŸurganlık hızı ortalaması 1,38’dir. Malta, kiÅŸi başına düşen geliri 41 bin dolar olmasına raÄŸmen 1,06 oranla Avrupa içerisinde doÄŸurganlık hızında en alt sıralarda. 1,81 ile Avrupa’da en yüksek doÄŸurganlık hızına sahip Bulgaristan’ın kiÅŸi başı geliri ise 16 bin dolardır. Ekonomik zorluklardan ziyade popüler kültürün konforu, tüketimi ve nefsi hevesleri yücelten telkinleri bu sıkıntıların en önemli nedenidir” diye konuÅŸtu.
“2026-2035 dönemini Aile ve Nüfus 10 Yılı ilan ediyoruz”
Karşı karşıya olduÄŸumuz bu tablo sadece bir istatistik deÄŸil bizi harekete geçmeye çağıran açık bir ikazdır. Bu anlayışla son dönemde nüfusumuzu artıracak evliliÄŸi teÅŸvik edecek en 3 çocuk çaÄŸrımıza uygun ÅŸekilde evlat sahibi olmayı özendirecek çok önemli politikaları devreye alıyoruz. 2024 yılında Nüfus Politikaları Kurulunu hayata geçirdik. Yine bu süreçte 2025 yılını Aile Yılı ilan ettik. Gençlerin evlenmelerini kolaylaÅŸtıracak ekonomik ve sosyal desteklerimizi ülke genelinde yaygınlaÅŸtırdık.14-28 Mayıs seçimleri öncesinde gençlere vaadimiz olan Aile ve Gençlik Fonu’nu ilk etapta deprem bölgemizde, daha sonra da 81 ilimizde hayata geçirdik. Fondan faydalanmak için ÅŸimdiye kadar yaklaşık 114 bin kardeÅŸimiz müracaat etti.
BaÅŸvuranlar içinde faydalanmaya hak kazanan çiftlerimizin sayısı ise 41 bine ulaÅŸtı. Ayrıca bu yıl doÄŸacak çocuklar için çocuk sayısına göre artan destek paketleri sunduk. 28 Mayıs’ta doÄŸum yardımı ödemelerini toplu olarak yapacağız. 163 bin 295 haneye yaklaşık 1,2 milyar liralık ödeme gerçekleÅŸtireceÄŸiz. Aileyi güçlendirecek politikalarımıza yön vermesi amacıyla Bakanlığımız bünyesinde Aile Enstitüsü’nü kurduk. Ancak ÅŸurası da bir gerçek ki, aile ve nüfus bir yıla sığdırılacak kadar dar bir gündem deÄŸildir. Aile kurumu üzerindeki küresel baskılar ve nüfus yapımızdaki deÄŸiÅŸim ancak uzun vadeli bir vizyon, kararlı ve bütüncül politikalarla yönetilebilir. Yalnızca demografik göstergelere odaklanan deÄŸil, aynı zamanda aileyi ve insan fıtratını koruyan, deÄŸerleri yaÅŸatan, toplumun sürekliliÄŸini teminat altına alan kalıcı politikalar geliÅŸtirmek mecburiyetindeyiz. Bu yüzden 2026-2035 dönemini Aile ve Nüfus 10 Yılı ilan ediyoruz. Bu 10 yıl içerisinde iÅŸ hayatından eÄŸitime, kültürden ÅŸehir planlamasına, teknolojiden sosyal politikalara kadar tüm alanlarda aileyi merkeze alan güçlü adımlar atacağız” diye konuÅŸtu.
Mutlu aile, mutlu bir birey ve mutlu bir toplum demek olduÄŸunu vurgulayan CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, “Millet olarak maruz kaldığımız onca saldırıya raÄŸmen bizi bu topraklarda yüzyıllardır dimdik ayakta tutan en güçlü vasfımız aile baÄŸlarımızdır. Aile baÄŸlarımızın saÄŸlamlığı ve dayanıklılığı sayesinde asırlardır bu topraklarda özgürce var olduk, bütün tehditleri baÅŸarıyla bertaraf ettik. Yine bu sayede tüm insanlığın gıptayla baktığı medeniyetler inÅŸa ettik. Milletçe bizi Türkiye Yüzyılı ülkemizde ve ülkümüze taşıyacak en muhkem köprümüz yine aile olacaktır. Aile, küresel emperyalizm karşısında en korunaklı limanımız, en saÄŸlam kalemiz, aşılmaz, yıkılmaz bendimizdir. Aynı hassasiyetleri buradaki her bir misafirimizin, her bir kardeÅŸimizin de paylaÅŸtığına yürekten inanıyorum. Aileyi ve aile kavramını hedef alan her türlü giriÅŸimin savuÅŸturulmasında sizleri iÅŸbirliÄŸine davet ediyorum. Aileye deÄŸer verenler olarak hep beraber umudu çoÄŸaltacak, dayanışmayı güçlendirecek, kendi hanemizden baÅŸlayarak inÅŸallah dalga dalga mutlu, sıcak, sevgi dolu bir toplumu birlikte inÅŸa edeceÄŸiz” dedi.Â