CumhurbaÅŸkanı Yardımcısı Yılmaz: “Merkez Bankası rezervleri 155,9 milyar dolara yükseldi”

A+
A-

CumhurbaÅŸkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Merkez Bankası rezervleri 155,9 milyar dolara yükseldi” dedi.

CumhurbaÅŸkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, bir dizi programa ve toplantılara katılmak üzere Gaziantep’e geldi. CumhurbaÅŸkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Gaziantep İş Dünyası BuluÅŸması” programında konuÅŸtu.

“Bir sonraki yıl tek haneli enflasyon oranlarına ulaÅŸacağız”

CumhurbaÅŸkanı Yardımcısı Yılmaz, “Gaziantep’te çok güzel programlara iÅŸtirak ediyoruz. Gece geç saatlere kadar çalışmalarımızı sürdürecek ve inÅŸallah ardından dönüşümüzü gerçekleÅŸtireceÄŸiz. Özellikle Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSEB) bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Az önce baÅŸkanımızın da ifade ettiÄŸi gibi, ÅŸu anda Türkiye’nin en büyük organize sanayi bölgesindeyiz. Ankara, İstanbul gibi büyükÅŸehirlerdeki organize sanayi bölgelerinden daha büyük ölçekli bir bölgede bulunuyoruz. Yaklaşık 300 bin kiÅŸinin çalıştığı, evine ekmek götürdüğü dev bir üretim merkezindeyiz. Gaziantep denince akla giriÅŸimcilik, ekonomi, istihdam, üretim, ticaret ve ihracat gelir. Bu organize sanayi bölgemiz de bu kavramların en güzel sembollerinden biridir. Burada bizleri misafir ettikleri için kıymetli baÅŸkanımıza ve iÅŸ dünyamızın deÄŸerli temsilcilerine teÅŸekkür ediyorum. Kısaca bir deÄŸerlendirme yaparak sözü sizlere bırakmak istiyorum. Çünkü asıl sizleri dinleyeceÄŸiz. İş dünyası bizim için son derece kıymetlidir. Üreten insanlar, bu ülkede taÅŸ üstüne taÅŸ koyanlar, istihdam saÄŸlayanlar, ihracat yapanlar ve giriÅŸimciler bizim için çok deÄŸerlidir. Gerek makro düzeydeki politikalarımızı, gerekse bölgesel ya da il bazındaki çalışmalarımızı planlarken, iÅŸ dünyası ile sürekli istiÅŸare içinde olmaya büyük özen gösteriyoruz.

Orta Vadeli Programımızı da yine iş dünyasıyla istişare ederek şekillendirdik. Farklı sektörlere yönelik politikalarımızı da aynı şekilde ortak akılla yürütüyoruz. Gittiğimiz her yerde iş dünyasıyla bir araya gelmeye, onları dinlemeye gayret ediyoruz. Çünkü sahayı en iyi tanıyan, reel sektörde ne olup bittiğini en iyi bilen yine sizlersiniz. Bu nedenle görüşleriniz ve önerileriniz bizim için çok değerli.

Uyguladığımız bir programımız var. Bu program bir istikrar programıdır. Fiyat istikrarına, enflasyonu düşürmeye odaklı bir programdır. Programın ana çerçevesi ve istikameti bellidir. Bu çerçeveye baÄŸlı kalmak kaydıyla, her kesimle açık bir iletiÅŸim kurmaya hazırız. Yaklaşımımız selektiftir, yani seçici ve hedef odaklıdır. Makro ekonomik dengeleri bozmadan, gerekli adımları atmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Bugüne kadar bu anlayışla hareket ettik, bundan sonra da aynı ÅŸekilde devam edeceÄŸiz. Küresel ekonominin içinde bulunduÄŸu durumu hepimiz yakından takip ediyoruz. IMF’nin tahminlerine göre bu yıl dünya ekonomisi sadece yüzde 2,8 oranında büyüyecek. Hatta bu tahminin daha da aÅŸağıya çekilmesi gündemde. Dünya Ticaret Örgütü ise daha da kötümser. Küresel ticaret artışının yüzde 1,7 olacağı öngörülüyor, hatta bazı deÄŸerlendirmelere göre negatif bile olabilir. Dolayısıyla böyle bir küresel tablo içerisinde deÄŸerlendirmelerimizi yapmak durumundayız. Türkiye için Avrupa pazarı son derece önemli. Ancak Avrupa uzun süredir durgun bir seyir izliyor. Dış talebimizin önemli bir kısmı Avrupa, Körfez ülkeleri ve Kuzey Afrika’dan geliyor. Ancak özellikle Avrupa’da henüz beklediÄŸimiz ölçüde bir toparlanma gözlemleyemiyoruz. Ukrayna Savaşı’nın etkileri, Gazze’deki trajik geliÅŸmeler ve artan jeopolitik gerilimler de bu durumu daha karmaşık hale getiriyor. Tüm bu olumsuzluklara raÄŸmen Türkiye ekonomisi yoluna kararlılıkla devam ediyor. GeçtiÄŸimiz yıl olduÄŸu gibi bu yılın ilk çeyreÄŸinde de büyümeyi sürdürdük. Tam 19 çeyrektir kesintisiz büyüme saÄŸladık. Üstelik bunu istikrar içinde gerçekleÅŸtirdik. İç talep ve dış talep arasında bir denge gözeterek büyümemizi sürdürüyoruz. Orta Vadeli Programımızın dört temel amacı var. Bunların başında gelen en önemli hedefimiz enflasyonu düşürmektir. Yüksek enflasyon, kamu sektörü, özel sektör ve toplumun tüm kesimleri için olumsuz sonuçlar doÄŸurur. Belirsizlik oluÅŸturur, öngörülebilirliÄŸi bozar ve ekonomik dengeleri sarsar. Bu nedenle fiyat istikrarı hepimiz için kritik öneme sahiptir. Enflasyonla mücadelede geçici bazı zorluklar yaÅŸanabilir. Bu süreçleri hep birlikte yöneteceÄŸiz. Ancak düşük enflasyonun saÄŸlayacağı uzun vadeli kazanımlar çok daha büyüktür. Türkiye’nin büyüme tarihine baktığımızda, en çok büyüdüğümüz dönemlerin düşük enflasyon dönemleri olduÄŸunu görürüz. Bu yüzden kısa vadeli etkiler uÄŸruna uzun vadeli hedeflerden vazgeçmemeliyiz. Programımız çalışıyor. GeçtiÄŸimiz yıl Mayıs ayında enflasyon yüzde 75,5 seviyesine ulaÅŸmıştı. Bu yıl aynı dönemde ise yüzde 35,4’e gerilemiÅŸ durumda. 40 puanın üzerinde bir düşüş saÄŸladık. Bu, içinde bulunduÄŸumuz zor küresel ÅŸartlara raÄŸmen programımızın iÅŸlediÄŸinin somut bir göstergesidir. Yıl sonunda yüzde 20’li rakamları, önümüzdeki yıl yüzde 10’lu rakamları konuÅŸacağız. Bir sonraki yıl ise tek haneli enflasyon oranlarına ulaÅŸacağız. O zaman zaten bugünkü gibi enflasyon konuÅŸmaz hale geleceÄŸiz. Hedeflerimize kararlı bir ÅŸekilde ilerliyoruz. Hepinize bu sürece verdiÄŸiniz katkılar için teÅŸekkür ediyorum” dedi.

“Enflasyonla mücadele ederken, toplumun refahını artıracak, alım gücünü koruyacak politikaları da aynı kararlılıkla hayata geçiriyoruz”

CumhurbaÅŸkanı Yardımcısı Yılmaz, “Son dönemde Türkiye içinde bazı siyasi tartışmalarla birlikte, haksız bir güvensizlik algısı oluÅŸturulmaya çalışıldı. Aynı dönemde, ABD BaÅŸkanı Trump’ın yeni tarifeleri ilan etmesi küresel ölçekte finansal risk algısını artırdı. Bu geliÅŸmeler, Türkiye’ye iliÅŸkin göstergelere de yansıdı; rezervlerde bir miktar gerileme yaÅŸandı, ülke risk primi olarak bilinen CDS oranlarında yükseliÅŸ görüldü. Ancak son haftalarda bu trend tersine dönmüş durumda. Merkez Bankamızın rezervleri, son açıklanan verilere göre 155,9 milyar dolara ulaÅŸtı. Bu seviye, önceki dönemde 132-133 milyar dolara kadar gerilemiÅŸti. Yani yeniden güçlü bir toparlanma saÄŸlandı. CDS dediÄŸimiz ülke risk primi, kamunun ve özel sektörün dış borçlanmalarında ödeyeceÄŸi faiz oranlarını etkileyen kritik bir göstergedir. 2 Nisan’da Trump’ın tarifeleri açıklamasından önce CDS 309 seviyesindeydi, açıklamayla birlikte 379 seviyesine kadar yükseldi. Sadece Türkiye deÄŸil, tüm geliÅŸmekte olan ülkelerin risk primleri bu dönemde arttı. Ancak bugün, 11 Haziran itibarıyla CDS’imiz yeniden 287 seviyesine kadar geriledi. Bu, ciddi bir iyileÅŸmenin göstergesidir. Finansal piyasalarda bir normalleÅŸme sürecindeyiz ve önümüzdeki bir iki ay içinde daha saÄŸlıklı bir zemine oturacağımızı rahatlıkla ifade edebilirim. Programımızın dört temel hedefi bulunuyor. Birinci hedefimiz enflasyonu düşürmek ve finansal istikrarı güçlendirmektir.

Bunu sağlamak için fiyat istikrarını önceliklendirdik. Enflasyonla mücadelede önemli mesafe kat ettik, bu süreci sürdüreceğiz. İkinci hedefimiz sağlıklı ve sürdürülebilir büyümedir.

Bu büyümeyi dengeli şekilde, hem iç talep hem de dış talep arasında denge kurarak gerçekleştirmek istiyoruz. Geçtiğimiz yıl bu hedef doğrultusunda başarılı olduk. Bu yılın iki çeyreğinde de yüzde 2 civarında bir büyüme sağladık. Mevsim etkilerinden arındırıldığında bu oran yüzde 2,7’ye ulaşıyor. Küresel büyümenin yüzde 2,8 seviyesinde olması beklenirken, Türkiye’nin bu büyüme oranı oldukça anlamlıdır. Önümüzdeki dönemde de yatırımla, istihdamla, üretimle ve ihracatla yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz. Üçüncü önceliğimiz sosyal refahtır.

Ekonomik sistemin nihai amacı, toplumun refahını artırmaktır. Ancak bu refah geçici ya da yapay değil, kalıcı ve adil olmalıdır. Enflasyonla mücadele ederken, toplumun refahını artıracak, alım gücünü koruyacak politikaları da aynı kararlılıkla hayata geçiriyoruz. Popülist söylemlerle değil, gerçekçi adımlarla sosyal refahı sürdürülebilir kılmayı hedefliyoruz. Dördüncü temel amacımız ise depremin yaralarını sarmaktır.

2023’te yaÅŸadığımız depremler, kamuya 100 milyar doları aÅŸan bir mali yük getirdi. Devlet, son üç yılda her yıl yaklaşık 30-35 milyar dolarlık bir harcamayı bütçesinden karşılayarak bu yükü omuzladı. Bu durum bütçe açığımızı geçici olarak artırdı. Ancak bu harcamalar büyük ölçüde yatırım niteliÄŸinde olduÄŸu için illerimizi geleceÄŸe daha dayanıklı, dirençli bir ÅŸekilde hazırlıyoruz. Bu yılın sonu itibarıyla, baÅŸta Gaziantep olmak üzere deprem bölgesindeki çalışmaların büyük oranda tamamlanmış olmasını hedefliyoruz. 2026 yılından itibaren ise kamu bütçesinin bu yükten önemli ölçüde kurtulacağını ve sosyal taleplere daha güçlü ÅŸekilde yanıt verebileceÄŸimiz bir döneme gireceÄŸimizi öngörüyoruz. Bu dört ana hedef doÄŸrultusunda programımızı kararlılıkla uygulamaya devam ediyoruz. CumhurbaÅŸkanımızın güçlü liderliÄŸi ve desteÄŸi, sosyal paydaÅŸların ve iÅŸ dünyasının katkılarıyla bu süreci birlikte yürütüyoruz. Bu anlayışla hareket etmeyi sürdüreceÄŸiz. Ancak ÅŸu da çok önemlidir: Bu hedeflere sadece para politikasıyla ulaÅŸmak mümkün deÄŸildir. Orta Vadeli Programımızda para politikasının yanında maliye politikaları ve yapısal reformlara da büyük önem veriyoruz. Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nda bu yapısal dönüşüm baÅŸlıklarını detaylı biçimde ele aldık. Bu dönüşümde beÅŸ alanı öncelikli görüyoruz. Sulama ve gıda arzı. Gıda fiyatlarını düşürmenin en doÄŸrudan yolu, arzı artırmaktır. Bu da sulama altyapısının güçlendirilmesiyle mümkündür. Bu yıl Devlet Su İşleri’ne (DSİ) tarihinin en yüksek ödeneÄŸini verdik ve özellikle tamamlanmaya yakın projelere öncelik tanıdık. Enerji bağımsızlığı. Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak, cari açığın azalması açısından da kritik öneme sahip. Mecliste enerji alanında çok daha etkin, bürokrasisi azaltılmış düzenlemeler için hazırlıklar sürüyor. Yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandırmak, yerli kaynakları daha etkin kullanmak için Tarım, Çevre ve Enerji Bakanlıklarımızla koordineli ÅŸekilde çalışıyoruz. Nükleer ve diÄŸer kaynakları da bu çerçevede devreye alarak enerjide kapsamlı bir dönüşüm saÄŸlayacağız. Sonuç olarak, ekonomik hedeflerimiz net, stratejimiz saÄŸlamdır. Enflasyonla mücadele ederken büyümeyi sürdürmek, sosyal refahı artırmak, depremin yaralarını sarmak ve yapısal dönüşümleri hayata geçirmek temel önceliklerimizdir. Tüm bu adımları birlikte, istiÅŸare içinde atıyoruz. Önümüzdeki süreçte de bu kararlılıkla yolumuza devam edeceÄŸiz” ifadelerini kullandı.

“Merkez Bankası rezervleri 155,9 milyar dolara yükseldi”

CumhurbaÅŸkanı Yardımcısı Yılmaz, “Son dönemde Türkiye’de içeride bazı siyasi tartışmalar yoluyla güvensizlik algısı oluÅŸturulmaya çalışıldı. Aynı dönemde ABD BaÅŸkanı Trump yeni gümrük tarifeleri açıkladı. Bu geliÅŸmeler küresel risk algısını, özellikle de Türkiye’nin risk primini artırdı. Bu süreçte rezervlerde bir miktar düşüş oldu, CDS (ülke risk primi) oranı yükseldi. Ancak son haftalarda bu eÄŸilim tersine döndü. Merkez Bankası rezervleri 155,9 milyar dolara yükseldi. CDS oranı ise 287 seviyesine geriledi. Finansal piyasalar normalleÅŸme sürecine girdi. Önümüzdeki 1-2 ay içinde daha saÄŸlıklı bir zemine oturması bekleniyor. Ekonomik hedeflerimiz dört baÅŸlıkta toplanıyor: Enflasyonla Mücadele ve Finansal İstikrar: Enflasyonu düşürmek öncelikli hedefimiz. Finansal istikrarı güçlendirerek sürdürülebilir büyümeyi saÄŸlamaya çalışıyoruz. SaÄŸlıklı ve Dengeli Büyüme: GeçtiÄŸimiz yıl olduÄŸu gibi bu yıl da iç ve dış talebi dengeli biçimde büyütmeye devam edeceÄŸiz. Yılın ilk iki çeyreÄŸinde yüzde 2, mevsim etkisinden arındırıldığında yüzde 2,7 büyüme saÄŸladık. Sosyal Refah: Geçici deÄŸil, kalıcı refah artışı hedefliyoruz. Enflasyonla mücadele sayesinde gerçek refah artışı mümkün olacak. Popülist yaklaşımlardan uzak duruyoruz. Deprem Sonrası İyileÅŸme: Depremin oluÅŸturduÄŸu mali yük büyük. Yaklaşık 100 milyar doları aÅŸtı. Ancak yapılan harcamalar yatırım niteliÄŸinde olduÄŸu için uzun vadede fayda saÄŸlayacak. Yıl sonunda, Gaziantep baÅŸta olmak üzere birçok bölgede çalışmalar tamamlanmış olacak. Bunların yanı sıra yapısal reformlara da ağırlık veriyoruz. BeÅŸ temel öncelik alanımız ÅŸunlar: Tarım ve Gıda Arzı: Sulama projeleriyle tarımsal üretimi artırmayı hedefliyoruz. DSİ’ye tarihinin en yüksek ödeneÄŸini verdik. Enerji Bağımsızlığı: Yenilenebilir enerjiye ve enerji yatırımlarına hız veriyoruz. Bürokratik engelleri azaltacak yeni düzenlemeler yapılıyor. Konut Politikaları: Hizmet enflasyonu yüksek seviyede. Bunu düşürmek için konut arzını artırmak istiyoruz. Deprem bölgelerinde sosyal konutlar yapılırken, OSB’lere yakın yaÅŸam alanları da planlanıyor. Bu sayede kira, ulaşım ve zaman maliyetleri azalacak. Lojistik: Üretim alanları ile pazarlara ulaşımı, kolaylaÅŸtırmak için demir yolu baÅŸta olmak üzere lojistik yatırımları önceliklendiriyoruz. İnsan Kaynağı: EÄŸitim sistemimizi iÅŸ gücü piyasasının ihtiyaçlarıyla örtüştürmeye çalışıyoruz. Mesleki eÄŸitimi özel sektörle entegre edecek projeler geliÅŸtiriyoruz. Gaziantep, sadece ekonomik gücüyle deÄŸil, sosyal duyarlılığıyla da örnek bir ilimiz. Suriye’deki geliÅŸmeler Gaziantep için büyük fırsatlar oluÅŸturabilir. Siyasi istikrar saÄŸlandığında, Suriye ekonomisinin hızla büyümesi bekleniyor. Bu da Gaziantep’i büyük bir ticaret merkezi haline getirebilir. Kamu olarak Gaziantep’e önemli destekler saÄŸlıyoruz. SaÄŸlık yatırımları kapsamında bin 875 yataklı yeni hastane hizmete alındı. Ayrıca bin 294 yatak kapasiteli yeni saÄŸlık projeleri devam ediyor. Kültür yatırımları kapsamında Gaziantep Kalesi ve Arkeoloji Müzesi gibi projeler yürütülüyor. Åžahinbey’deki yeni kütüphane Türkiye’de örnek projelerden biri. İslahiye, Nurdağı, Araban, OÄŸuzeli gibi ilçelerde kütüphane projelerine de ciddi bütçeler ayrıldı. Sanayi yatırımları kapsamında Gaziantep’teki OSB’ler için milyarlarca liralık yatırımlar yapılıyor. Küçük sanayi siteleri, ayakkabı, mobilya ve teknoloji ihtisas OSB’leri gibi projelere önemli kaynaklar aktarılıyor. Karayolu ulaşımı ve diÄŸer altyapı projelerinde de önemli ilerlemeler saÄŸlandı” diye konuÅŸtu.

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

Yorumlar (0)

YORUM YAZ

Bir yanıt yazın

POPÜLER HABERLER