İnsan davranışlarını şekillendiren en temel mekanizmalardan biri dürtüdür. Dürtü, hızlı ve güçlü bir şekilde ortaya çıkan, anlık tatmine odaklı bir istektir. Susadığımızda su içmek, acıktığımızda yemek yemek ya da bir tehlike anında hızla kaçmak gibi tepkiler, aslında dürtülerin hayatımızı koruyan yönleridir.
Ancak dürtüler her zaman faydalı değildir. Özellikle bağımlılık söz konusu olduğunda, bu içsel mekanizma kişiyi sağlıklı bir davranışa değil, zararlı bir alışkanlığa sürükler. Beyin, “Şimdi yapmalısın!” diyerek kişiyi maddeye, oyuna, kumara ya da ekrana yönlendirir. Uzun vadeli sonuçlar göz ardı edilir, tek amaç; anlık tatmin olur. İşte bağımlılığın en tehlikeli yanı da budur.
Dürtü tek başına zararlı değildir, asıl belirleyici olan, onunla nasıl başa çıktığımızdır. Bir dürtü geldiğinde hemen davranışa dönüşmesi riski artırır. Ama kişi, dürtü ile eylem arasına bir nefeslik mesafe koymayı öğrenirse, kontrol yeniden kendisine geçer. İşte bu küçük ama kritik adım, bağımlılık döngüsünü kırabilecek kadar etkilidir.
Dürtüyü Yönetmek Mümkün
- Farkındalık: “Şu an içimden güçlü bir istek geçiyor” diyebilmek, bu durumu danışmanı ve yakınları ile paylaşmak önemlidir. Bağımlı birey dürtü anında kendini ihbar etmeyi öğrenirse ayık yaşamı sekteye uğramaz.
- Erteleme: Hemen harekete geçmek yerine 5–10 dakika beklemek iyidir. Biraz sabır sonrası geçirilen zamanda dürtünün şiddeti azalır.
- Yerine Koyma: Dikkati dağıtacak sağlıklı, zararsız uğraşlara yönelmek gerekir.
- Ortam Kontrolü: Dürtüyü tetikleyen riskli ortamlardan hızla uzaklaşmak gerekir. En etkilisi ise yaklaşmamaktır.
Günlük Hayattan Bir Örnek
Dürtüselliğin etkilerini yalnızca bağımlılıkta değil, günlük ilişkilerimizde de görebiliriz. Örneğin, bir arkadaşınız ertesi gün işe gitmesi gerekirken sizinle buluşmayı dürtüsel bir şekilde kabul etti diyelim. Ertesi gün geldiğinde o işe gitmek zorunda kaldı ve siz ekildiniz. Bu durumda hayal kırıklığı yaşayabilir, önemsenmediğinizi düşünebilir ya da öfkelenebilirsiniz. Oysa arkadaşınız yalnızca dürtüsel hareket etti, size olan dostluğu aynı ama elbette bu durumda herkes o dostluğunu gözden geçirir.
Benzer şekilde, diyelim ki bir kişi alışveriş merkezinde dolaşırken aniden pahalı bir ürünü satın alıyor. Önceden düşünmeden, bütçesini hesaba katmadan yapılan bu dürtüsel davranış, sonradan pişmanlık ve ekonomik sıkıntı doğurabiliyor. Görüldüğü gibi, kontrolsüz dürtüler yalnızca bireyin kendisine değil, çevresindeki insanlara da olumsuz duygular yaşatabiliyor.
Dürtü insan doğasının ayrılmaz bir parçasıdır. Onu yok etmek mümkün değildir ama yönetmek mümkündür. Fark etmek, ertelemek ve yönlendirmek hem bağımlılıkla mücadelede hem de gündelik ilişkilerde en güçlü araçlarımızdır. Dürtülerimizi tanıyabildiğimiz ölçüde, özgürlüğümüzü ve hayatımızın kontrolünü elimizde tutabiliriz.
Dürtü düşman değildir ama kontrol edilmediğinde hayatı yönetir. Bağımlılık mücadelesinde dürtüyü tan
Yorumlar (0)