Haberin Doğru Adresi: Türkiye ve Bursa Gündemi Burada

Bismillâhirrahmânirrahîm:

“Allah size, mutlaka emânetleri ehli olanlara vermenizi emreder.” (Nisâ, 4/58)

Emânetten murâdullah nedir?

Gözdür, kulaktır, dildir, eldir ve ayaktır. Bu beş şeydir.

Bizim, ilâhîmizde:

Biz beş eridik, çıktık bir günde yola girdik.
Kırk yılda ere erdik bu sohbete erince (7/a) dediğimiz bu ma’nâyadır. Bir âyette dahi “Biz emâneti … teklif ettik.” (Ahzâb, 33/72) diye müfred getirir. Ol emânet nedir? ol emânet gönüldür.

Hak sübhânehû ve Teâlâ herkese birer gönül emânet verdi. “Sakının! Bu gönülü gayriye vermen, benimdir ve benim için yaratım” dedi. Her kim ol emânetleri sâhibine tapıştırır (isâl eder) ise borcunu edâ etmiş olur.
İmdi bir gönülü Allah’a tapıştırmak ne ile olur? Çok çok zikrullah etmekle olur.

Kaçan bir sâdık derviş kim gönlünü Allah’a yönelde, ol gönül onun gözünü harâma bakmağa komaz ve elini harâma sundurmaz ve dilini mâlâya’nî ve yalan söyletmez ve ayağını harâma yürütmez ve kulağını harâm dinletmez olur.

İmdi harâm dinlemeden hazzı olan bilsin kim, gönlünü Allah’a yöneltmemiştir. Dâimâ hıyânet üzeredir. Ol gönül kim zikrullah ile Allah’a yönele, ol dervişe pâdişâhlık ve paşalık verseler almaz ve dünya mansıblarını kabûl eylemez. Ve âhiret mansıblarının pâdişahlığını verseler almaz.

Âhiret pâdişâhlığı nedir? üçyüzler, kırklar yediler, kutuplardır. Bunlar seyyâhlardır. Mağrib ile maşrık arası bunların gözü önündedir. Diledikleri yere ayak atarlar.
Meşâyihten birini “Gel seni yedilerden edelim” demişler; “istemem” demiş. “Dervişlerinden birini ver” demişler (7/b) kāil olmamış niçün? Zîra kötürüm makāmıdır, ayrık terakkîden kalır. İnsanın ise rûhu daîmâ terakkî ister. İnsanın halk olunması dahi terakkî içindir.

Onun için istemezler. Zîrâ devişlerin matlabları zâtullah’tır. “Bilesiniz ki kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur. (Ra’d, 13/8) Gönüllerin bir şey ile arzusu kesilmez, illâ bi-zikrillâh ile ve’s-selâm.