Haberin Doğru Adresi: Türkiye ve Bursa Gündemi Burada

Deli eder insanı bu dünya; 

Bu gece, bu yıldızlar, bu koku,

Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç.

ORHAN VELİ

Üç yıl önce sollayıp geçtim; 80 yaşımı. Bilmediğim o kadar çok şey var ki, bildiklerim denizde damla… Her gün bir şeyler ekliyorum dağarcığıma ama iki damla olmadı daha.

Sözgelişi beş on yıl öncesine dek “Giden Gelmez Dağları” nın adını bile duymamıştım. Meğer ne kadar yakınmış doğduğum köye. Neredeymiş bilir misiniz? Akseki’de… Akseki’nin Cevizli beldesinde…

Beş on yıldır adını duyardım ama ne bir fotoğrafını görmüştüm, ne de bir videosunu. Atmış iki yıllık dostum eğitimci ressam ve yazar İbrahim Ekmekçi, bir video gönderdi; cep telefonuma geçen hafta. Merak ederek açtım hemen. Açtım ama şaştım kaldım. Daha önce hiçbir yerde benzerini görmediğim görüntüler… İnanılmaz manzaralar!..

Bir yapay zekâ oyunu muydu bu yoksa? Dönüp bir daha, bir daha izledim; daha bir dikkatli olmaya çalışarak. Hayır, hayır!.. Yapay zekâ oyunu falan değil, gerçeğin ta kendisiydi;  bu çok özel video. Gerçek insanlar da vardı, gerçek dağ keçileri de… Aynı zamanda çok güzel bir Türkçe ile çok düzgün ve etkili bir anlatım…

İşte şimdi bir kez de sizin için izliyorum. Hem sesli, hem görüntülü, hem yazılı… Görüntüleri veremiyorum ama söylenenleri, yazılanları iletmeye çalışacağım size:

“Burası Giden Gelmez Dağları… Her taşın, her çukurun, her gölgenin altında bir sır saklı… Giden Gelmez Dağları adını avcıların acı hikâyelerinden alıyor. Antalya’nın Akseki ilçesi Cevizli yöresindeki Toroslar üzerinde bulunan bu dağlar birçok uçurum, obruk, mağara ve yalçın kayalarının heybetiyle görenleri büyülüyor.(*)

İnsan burada sadece yürümüyor, içindeki bilinmeyenle yüzleşiyor. Binlerce yıl boyunca kimsenin ayak basmadığı toprağa adım atmak, geçmişle sessiz bir konuşmadır. Kayalar suskun ama söyledikleri bir ömürlük… Bu coğrafya sadece ayaklara değil, ruhlara da dikenli patikalar sunuyor. Bazı taş yapılar insan eli değmemiş olsa da bir medeniyetin yankısını taşır gibi.

Bu dağlar korkaklara değil, ruhu açık olanlara kendisini gösterir. Geçit vermez kayalar sabrın heykelidir. Mistik, vahşi ve büyüleyici… Bu coğrafya ruhun sınırlarını yoklar. Her adım bir sorudur. Her zirve bir cevaba dönüşür. Bu dağlarda yol bitmez. İnsan sadece kendine varır.

Bazı delikler öylesine eşsiz bir açıyla açılmış ki, oradan baktığında gökyüzü ve dağlar sanki başka bir dünyaya açılıyor. Dağ tekeleri kayaların efendisi gibidir. Her delik bir hikâyeye açılır bu dağlarda.

Bu dağlara ‘Giden Gelmez’ derler. Oysa buraya giden, bambaşka biri olarak geri döner. Buraya adım atan doğayı değil, kendi derinliğini keşfeder. Bu dağlar seni kaybetmez, seni seninle baş başa bırakır.”

Ve şu sözlerle bitiyor; zevkle, şaşkınlıkla izlediğim bu video:

“Giden Gelmez Dağlarına herkesin yolu düşmez ama düşenin ruhu burada kalır. O yüzden gidip gelmemek değil, dönüp aynı kalmamaktır. 

Sonsuz gibi görünen bu taşların arasında insan zamanla bir olur.”

***

Düşünün ki, kulağınız bu sözleri duyarken, sürekli değişen canlı bir görüntü geçiyor; gözlerinizin önünden. Sözle ancak bu kadar anlatılır; bu çok ilginç doğal oluşumlar. Bir düş görüyormuş gibi oluyor insan.

Kim çekmiştir bu videoyu, kim seslendirmiş, bilmiyorum. Görüntüler kadar seslendirme de çok başarılı, anlatım da… İlgi duyacağına inandığım birkaç dostla paylaştım hemen. On dakika geçti geçmedi, eğitimci yazar Fazilet Özkan Por’dan şu ileti düştü telefonuma:

“Müthiş dağlar!.. Bayıldım!

 Gördüm ki, o sarp kayalıklarda yürünebiliyor da… Ne güzel!..

Dağcıların ilgisini çekti mi dersiniz, bu video? Ya turizmcilerin?..”

***

Uludağ’dan Erciyes’e, Beydağları’ndan Ağrı’ya değin birçok dağ gördüm ama bırakın böylesini çeyreğini görmedim. Değil Türkiye, dünya çapında benzersiz bir doğa harikası bu!

Başta Akseki ve Antalya Büyükşehir Belediyesi olmak üzere üniversitelerimiz, bilim insanlarımız, gazeteci, yazar, çizer, fotoğrafçı ve ressamlarımız kollarını sıvamalılar hemen.

Önce halkımıza, sonra tüm dünya insanlarına duyurmalıyız; Giden Gelmez Dağlarının eşsiz güzelliğini.

Turizm Bakanlığımız da var bizim, değil mi?

Haberleri var mı acaba, bu vahşi güzelliklerden?

Neler neler yapmışlar da bizim mi haberimiz olmadı yoksa?