Türkiye’nin Stratejik Hamleleri: Bir Haftada Değişen Denge…
Son bir haftadır Türkiye'nin uluslararası ve iç politikadaki hamleleri, bölgesel ve küresel dengeleri ciddi şekilde değiştirdi...
Yeni Çağın Sessiz Salgını: Kimlik Yerine Yansıma
Gölgeler Değil, Işıklar Kovalayan İnsan
Geçmiş zamanlarda insanlar tanrılardan saklanır, sırlarını toprağa fısıldardı.
Bugün ise sır saklamak değil, görünmek esas. Herkes sahnede; alkışsızlıktan korkan oyuncular gibi.
Görünürlük artık yalnızca sosyal bir pozisyon değil, bir varoluş biçimi. Hatta kimileri için tek varoluş biçimi. Kişi ne yaptığıyla değil, nasıl göründüğüyle tanımlanıyor. Psikolojide bu durum tek bir teşhisle açıklanmasa da birçok kavram bu yeni görünürlük sapmasını kuşatmaya çalışıyor.
Klinik Çerçeve: Bozukluk mu, Bağımlılık mı?
Modern psikiyatri bu görünür olma takıntısını birkaç ana başlık altında yorumlamaya çalışıyor:
Bu bireyler için görünmemek, yok sayılmakla eşdeğer. O nedenle “görünmek”, artık sadece bir davranış değil; bir tür yaşama biçimi, bir psikolojik savunma mekanizması hatta bir kimlik inşası hâline gelmiş durumda.
Kültürel Tezahürler: Gösteri Çağının Gölgeleri
Fransız düşünür Guy Debord, “Gösteri Toplumu” adlı yapıtında, çağımız insanının hakikati değil, onun sahnelenmiş halini arzuladığını yazmıştı. Gösteri, gerçekliğin yerini alır; birey ise bu gösterinin parçası olarak kendini var kılmaya çalışır.
Jean Baudrillard ise bir adım öteye giderek, gerçekliğin simülasyon tarafından yutulduğunu öne sürer. Artık insanlar gerçeği değil, gerçeğin “gibi görünen” versiyonunu tüketmektedir. İşte sosyal medya, tam da bu simülasyonun çağdaş mabedidir.
Bugün Instagram’da yayımlanan bir kahve fincanı fotoğrafı, içilen kahveden daha fazla gerçeklik iddiasındadır.
Çünkü görünür olan, yaşanandan daha kıymetlidir.
Sosyolojik Açıdan: Varlığın Pazarlaması
Toplumsal düzlemde görünürlük, bir sosyal sermaye biçimine dönüşmüştür.
Pierre Bourdieu’nün kültürel sermaye kavramına görünürlük de eklenmiştir:
Ne bildiğinizden çok, kaç kişiyle paylaştığınız değerlidir.
Bu nedenle birey, artık kendini değil, markasını inşa eder.
Yüz değil, yüzey önemlidir. Derinlik değil, etkileşim.
Sonuç: Görünürlük Zehirlenmesi ve İçe Bakışın Kayıpları
Her çağın bir hastalığı vardır.
Bu çağın hastalığı belki de görünürlük zehirlenmesidir.
İnsanlar artık kendi iç sesini değil, dışarıdan gelen beğeni seslerini dinlemeye meyilli.
Kendisine görünmeyen, başkasına gösterilmekle yetiniyor.
Ancak bu gösteri dünyası sahici bir hayat vadetmiyor.
Belki de en çok görünür olmak isteyenler, en derin görünmemişliğin çocuklarıdır.
Çünkü çocuklukta duyulmamış bir “bakış”, ilerleyen yaşlarda herkesin bakmasına duyulan açlığa dönüşebilir.
Kendine Görünmek
Görünürlük bir ihtiyaç olabilir, evet. Ama önce kendine görünmek gerek.
Aynada yalnızca yüzünü değil, yüzünün ardındaki hikâyeyi görebilmek…
İnsan, en çok da kimse izlemezken var olabildiğinde tamamlanır.
Çünkü bazen görünmek değil, görmek iyileştirir.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Yorumlar (0)