Ambalaj sektörüne yeni fırsatlar dopingi
Ambalaj sektöründe, süpermarketlerin büyümesiyle yeni fırsatlar doğuyor. Biten savaşlar ve yeni yatırımlar sektörün gücünü ar...
18 Eki 2025 - 13:02
YAYINLANMA

Ambalaj sektöründe, süpermarketlerin büyümesiyle yeni fırsatlar doğuyor. Biten savaşlar ve yeni yatırımlar sektörün gücünü arttırıyor.
Ambalaj sektörünün devleri, 130 ülkeden 80 bin katılımcı İstanbul’da bir araya gelecek. Ambalaj Sanayiciler Derneği Başkanı Zeki Saribekir, 2026’dan itibaren çok daha iyi bir piyasa beklediğini söyledi. Türkiye’nin etrafındaki savaşların azaldığına dikkat çeken Sarıbekir, "Geri dönüşüm ve döngüsel ekonomi konuları Türkiye için ciddi bir fırsat. Sektörümüz, yılın ilk yarısında 1,4 milyar dolar dış ticaret fazlası verdi. 2024 yılını 6,9 milyar dolarla kapatmıştık. Bu yıl daha da güçlü bir tabloya ilerliyoruz. Kişi başı 120-130 dolar olan ambalaj tüketimi bugün 280 dolarlara geldi. Bunun bir nedeni de köylere kadar yayılan süpermarketler. Satışımızın yüzde 60’ını Avrupa pazarına yapıyoruz. Üreticiler yakın lokasyonlarından almak isterler. Kolay ulaşabileceği, aradığı zaman hemen elde edebileceği noktalardan başlarlar. Çin’den bir ürünün Avrupa’ya ulaşması üç ay sürerken biz birkaç günde teslim edebiliyoruz. Kapasitemiz arttıkça, kalitemiz arttıkça Avrupa’dan daha fazla pay alabiliyoruz. Bir de artık satış ofisleri ve küçük depolar kurarak müşteriye daha da yakınlaşarak gitmek gerekiyor. Stratejimizi biraz daha bu tarafa çevirmemiz lazım. Önümüzdeki seneden itibaren işlerin biraz daha açılacağına inanıyorum. Pandemiden sonra savaşlar dönemi başladı. Hemen kuzeyimizde Rusya ile Ukrayna savaşıyor ve bu savaş mutlaka bitecektir. Belki şu anda değil ama belki 3 ay sonra, 6 ay sonra bittiğini göreceğiz ve bu çok büyük fırsatlar doğuracak. Aynı şekilde Ortadoğu’da da yeniden yapılanma süreci var. Önümüzdeki seneden itibaren, 2030’a kadar bir ’boğa rallisi’ yaşayacağımıza inanıyorum. Ekonomik hareketlilikle beraber bunu ilk biz ambalaj üreticileri hissederiz. Çünkü yeni ürünler olur ve raflar dolmaya başlar. Ukrayna’daki raflar boş, onlar dolacak. Rusya’daki raflar dolacak, güneyimizdeki raflar dolacak. Bunlar için çok ciddi bir ambalaj ihtiyacı olacak. Onun için ben 2030 için koyduğumuz 10 milyar dolar ihracat hedefine çok rahat ulaşıp geçebileceğimize inanıyorum" dedi.
Son dönemin en önemli gündem maddelerinden biri olan sınırda karbon uygulamasına da değinen Sarıbekir, "Bu bizim için bir tehlike ama Çin için daha büyük bir tehlike. Baktığımız zaman sürdürülebilirlikte 3 farklı emisyon kapsamı var. Bunlardan kapsam 1 ve kapsam 2’yi belki elimizden geldiği kadar aşağı indirebiliyoruz ama ham maddeye dayanan kısımda elimizden bir şey gelmiyor. Çin ise ürününü gemiyle bir ayda getiriyor ve yaktığı yakıt ve karbon salımı çok daha yüksek. Hem avantajlar hem de dezavantajlar var ama Türkiye bu uzaklıktan dolayı yakın ülkede üretimle daha çok avantaj sağlayabilir. Bir de son dönemde en çok zorlandığımız alan olan ham maddede de önemli adımlar atıyoruz, ham madde üreten firmaları zorluyoruz, üretim aşamasında daha temiz enerji kullanımına yönlendiriyoruz. Önümüzdeki dönemde en önemli gerçek geri dönüşüm. Ambalajın geri dönüştürülmesi, tekrar değer üretmesi ve döngüsel ekonomiyi tamamlaması. Dolayısıyla tüm ham maddelerden oluşan ambalajların hepsinin bundan sonraki hikayelerini buna göre yazmaları gerekiyor. Bu çevrecilikle alakalı gözükse bile aslında bir ekonomik savaş, bunu unutmayalım. Türkiye kendini burada iyi konumlamalı. Biz bu dönüşümü fırsata çevirebiliriz. Türkiye, üretim kapasitesi, coğrafi konumu ve mühendislik gücüyle bu yeni dönemin kazanan ülkeleri arasında yer alabilir. Ambalajı doğru şekilde toplar ve geri dönüşüme verirsek bu malzemeler tekrar ekonomik değere dönüşür. Ancak atık yönetimi zincirinde belediyelerin aktif rol alması gerekiyor. Avrupa’da olduğu gibi kaynağında ayrıştırma kültürünü eğitimle, hatta anaokulundan itibaren yerleştirmeliyiz" diye konuştu.
Ambalaj sektörünün devleri, 130 ülkeden 80 bin katılımcı İstanbul’da bir araya gelecek. Ambalaj Sanayiciler Derneği Başkanı Zeki Saribekir, 2026’dan itibaren çok daha iyi bir piyasa beklediğini söyledi. Türkiye’nin etrafındaki savaşların azaldığına dikkat çeken Sarıbekir, "Geri dönüşüm ve döngüsel ekonomi konuları Türkiye için ciddi bir fırsat. Sektörümüz, yılın ilk yarısında 1,4 milyar dolar dış ticaret fazlası verdi. 2024 yılını 6,9 milyar dolarla kapatmıştık. Bu yıl daha da güçlü bir tabloya ilerliyoruz. Kişi başı 120-130 dolar olan ambalaj tüketimi bugün 280 dolarlara geldi. Bunun bir nedeni de köylere kadar yayılan süpermarketler. Satışımızın yüzde 60’ını Avrupa pazarına yapıyoruz. Üreticiler yakın lokasyonlarından almak isterler. Kolay ulaşabileceği, aradığı zaman hemen elde edebileceği noktalardan başlarlar. Çin’den bir ürünün Avrupa’ya ulaşması üç ay sürerken biz birkaç günde teslim edebiliyoruz. Kapasitemiz arttıkça, kalitemiz arttıkça Avrupa’dan daha fazla pay alabiliyoruz. Bir de artık satış ofisleri ve küçük depolar kurarak müşteriye daha da yakınlaşarak gitmek gerekiyor. Stratejimizi biraz daha bu tarafa çevirmemiz lazım. Önümüzdeki seneden itibaren işlerin biraz daha açılacağına inanıyorum. Pandemiden sonra savaşlar dönemi başladı. Hemen kuzeyimizde Rusya ile Ukrayna savaşıyor ve bu savaş mutlaka bitecektir. Belki şu anda değil ama belki 3 ay sonra, 6 ay sonra bittiğini göreceğiz ve bu çok büyük fırsatlar doğuracak. Aynı şekilde Ortadoğu’da da yeniden yapılanma süreci var. Önümüzdeki seneden itibaren, 2030’a kadar bir ’boğa rallisi’ yaşayacağımıza inanıyorum. Ekonomik hareketlilikle beraber bunu ilk biz ambalaj üreticileri hissederiz. Çünkü yeni ürünler olur ve raflar dolmaya başlar. Ukrayna’daki raflar boş, onlar dolacak. Rusya’daki raflar dolacak, güneyimizdeki raflar dolacak. Bunlar için çok ciddi bir ambalaj ihtiyacı olacak. Onun için ben 2030 için koyduğumuz 10 milyar dolar ihracat hedefine çok rahat ulaşıp geçebileceğimize inanıyorum" dedi.
Son dönemin en önemli gündem maddelerinden biri olan sınırda karbon uygulamasına da değinen Sarıbekir, "Bu bizim için bir tehlike ama Çin için daha büyük bir tehlike. Baktığımız zaman sürdürülebilirlikte 3 farklı emisyon kapsamı var. Bunlardan kapsam 1 ve kapsam 2’yi belki elimizden geldiği kadar aşağı indirebiliyoruz ama ham maddeye dayanan kısımda elimizden bir şey gelmiyor. Çin ise ürününü gemiyle bir ayda getiriyor ve yaktığı yakıt ve karbon salımı çok daha yüksek. Hem avantajlar hem de dezavantajlar var ama Türkiye bu uzaklıktan dolayı yakın ülkede üretimle daha çok avantaj sağlayabilir. Bir de son dönemde en çok zorlandığımız alan olan ham maddede de önemli adımlar atıyoruz, ham madde üreten firmaları zorluyoruz, üretim aşamasında daha temiz enerji kullanımına yönlendiriyoruz. Önümüzdeki dönemde en önemli gerçek geri dönüşüm. Ambalajın geri dönüştürülmesi, tekrar değer üretmesi ve döngüsel ekonomiyi tamamlaması. Dolayısıyla tüm ham maddelerden oluşan ambalajların hepsinin bundan sonraki hikayelerini buna göre yazmaları gerekiyor. Bu çevrecilikle alakalı gözükse bile aslında bir ekonomik savaş, bunu unutmayalım. Türkiye kendini burada iyi konumlamalı. Biz bu dönüşümü fırsata çevirebiliriz. Türkiye, üretim kapasitesi, coğrafi konumu ve mühendislik gücüyle bu yeni dönemin kazanan ülkeleri arasında yer alabilir. Ambalajı doğru şekilde toplar ve geri dönüşüme verirsek bu malzemeler tekrar ekonomik değere dönüşür. Ancak atık yönetimi zincirinde belediyelerin aktif rol alması gerekiyor. Avrupa’da olduğu gibi kaynağında ayrıştırma kültürünü eğitimle, hatta anaokulundan itibaren yerleştirmeliyiz" diye konuştu.
Kaynak :
İHA
YORUMLAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR