Kotanlı; "Kamuda adaletin ve liyakatin itibarı tehlikede"
Adalet ve Liyakatli Sendikalar Konfederasyonu (AL-KON) Genel Başkan Yardımcısı ve Demokrat Büro Çalışanları Sendikası (DEB-SE...
03 Ara 2025 - 14:30
YAYINLANMA
Adalet ve Liyakatli Sendikalar Konfederasyonu (AL-KON) Genel Başkan Yardımcısı ve Demokrat Büro Çalışanları Sendikası (DEB-SEN) Genel Başkanı Mehmet Zülfikar Kotanlı; kamuda adaletin ve liyakatin itibarı tehlikede olduğunu söyledi.
Mehmet Zülfikar Kotanlı, TBMM Plan ve Bütçe komisyonunda tüm partilerin ortak bir önergesiyle kabul edilen karara ilişkin yaptığı açıklamada, "Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) Cumhurbaşkanlığı Bütçesi görüşmeleri sırasında, kamuoyu denetiminden uzak bir biçimde, 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname KHK’da yapılan değişiklikle yüksek ek ödeme öngören bir önergenin tüm partilerin mutabakatıyla kabul edilmesini büyük bir kaygı ile izlemekteyiz. Bu değişiklik sadece bir ücret düzenlemesi değil, Türk kamu yönetiminin geleceğine yönelik ciddi bir tehdittir" dedi.
Söz konusu düzenleme, temel geçim zorlukları yaşayan ve maaşları hayat pahalılığı karşısında sürekli eriyen genel kamu çalışanlarını görmezden gelirken, üst düzey yöneticiler ile belirli uzman ve müfettiş kadrolarına yönelik, ortalama 30 bin TL’ye varan yüksek oranlı ek ödemeler getirerek kamudaki ücret adaletsizliğini kabul edilemez bir seviyede derinleştirdiğini anlatan Mehmet Zülfikar Kotanlı, açıklamasını şöyle sürdürdü; "Bu düzenleme, Anayasa’nın temel ilkelerinden olan sosyal adalet ve eşitlik ilkesi başta olmak üzere, çalışma hayatının temel dinamiklerini olumsuz etkileyecek ciddi sorunları beraberinde getirmektedir.
Adalet ve Liyakatli Sendikalar Konfederasyonu (AL-KON) ve Demokrat Büro Çalışanları Sendikası (DEB-SEN) olarak, bu düzenlemenin sosyal adalet ilkesini nasıl yok ettiğini ve liyakat esasını nasıl değersizleştirdiğini derin bir kaygıyla izlemekteyiz. Kabul edilen bu düzenleme, kamu hizmetinin bütünlüğünü ve itibarını derinden yaralamaktadır.
Düzenleme, maaşları yoksulluk sınırının altında seyreden milyonlarca genel idari hizmetler sınıfına tabi personeli dışlayarak, sadece üst düzey yönetici ve belirli uzman kadrolarına aylık 30 bin TL’yi bulan ayrıcalıklı ek gelirler sağlamaktadır. Bu durum, kamu çalışanları arasındaki ücret makasını rasyonellikten tamamen uzaklaştırmış ve kamusal iş birliğini imkânsız hale getirmekle çalışma barışını da derinden zedelemiştir. Devlet personel sisteminin temelini oluşturan kariyer ve liyakat ilkesi fiilen ortadan kaldırılmıştır. Personelin mesleki gelişim, eğitim ve nitelik artırma çabaları, bu kararla anlamsızlaşmıştır. Artık kamu görevlisi, başarının ve yükselişin mali ayrıcalıklara erişimle eş tutulduğu algısıyla motivasyonunu kaybetmektedir. Bu karar, kamu bünyesinde yönetici kadroları ile diğer personel arasındaki ücret makasını kabul edilemez ölçüde açmakta, kamuda çalışma barışını zedeleyici bir ayrışmaya ve "iki sınıflı" bir KAST sistemi oluşumuna neden olacaktır. Kamu kurumları içinde huzursuzluk ve güvensizlik iklimi oluşturacağı gibi, aynı çatı altında hizmet veren personelin, sadece pozisyon farkı nedeniyle bu denli radikal bir mali ayrıcalığa tabi tutulması, kurum içi ayrışmayı derinleştireceği gibi verimliliği düşürecek bir sınıfsal ayrımcılığı da resmileştirmiş olacaktır. Devletin temel sorumluluğu, çalışanları arasında Adaleti sağlamaktır. Bu düzenleme, Sosyal Devlet ilkesine aykırı bir tercihtir."
Kotanlı açıklamasında, Adalet ve Liyakatli Sendikalar Konfederasyonu (AL-KON) ve Demokrat Büro Çalışanları Sendikası (DEB-SEN) olarak, düzenlemenin kamu yönetiminde yol açtığı moral bozukluğu ve verimlilik kaybı acilen gözden geçirilmesini isteyerek, "Ayrımcılığı sonlandıracak şekilde, ek ödeme düzenlemesi sadece belirli kadrolara odaklanmak yerine, tüm kamu personelinin alım gücünü yoksulluk sınırının üzerine taşıyacak adil bir zam politikasına dönüştürülmelidir. Personel politikasında imtiyaz ve sadakat yerine, Anayasal bir zorunluluk olan liyakat ve kariyer sisteminin güçlendirilmesi yönünde acil adımlar atılmalıdır.
Düzenleme geri çekilmelidir; Kamu çalışanları arasındaki ayrımcılığı pekiştiren bu düzenleme derhal geri çekilmeli veya kapsayıcılığı tüm kamu personelini içine alacak şekilde genişletilmelidir. Ülkemizde asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı, emeklilerin dahi zorluk yaşadığı bu kritik ekonomik dönemde, görece yüksek maaş alan bir kesime bu denli yüksek ek zam verilmesi, sosyal adalet ilkesine tamamen aykırı, vicdanları yaralayan bir tercihtir."
Mehmet Zülfikar Kotanlı, TBMM Plan ve Bütçe komisyonunda tüm partilerin ortak bir önergesiyle kabul edilen karara ilişkin yaptığı açıklamada, "Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) Cumhurbaşkanlığı Bütçesi görüşmeleri sırasında, kamuoyu denetiminden uzak bir biçimde, 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname KHK’da yapılan değişiklikle yüksek ek ödeme öngören bir önergenin tüm partilerin mutabakatıyla kabul edilmesini büyük bir kaygı ile izlemekteyiz. Bu değişiklik sadece bir ücret düzenlemesi değil, Türk kamu yönetiminin geleceğine yönelik ciddi bir tehdittir" dedi.
Söz konusu düzenleme, temel geçim zorlukları yaşayan ve maaşları hayat pahalılığı karşısında sürekli eriyen genel kamu çalışanlarını görmezden gelirken, üst düzey yöneticiler ile belirli uzman ve müfettiş kadrolarına yönelik, ortalama 30 bin TL’ye varan yüksek oranlı ek ödemeler getirerek kamudaki ücret adaletsizliğini kabul edilemez bir seviyede derinleştirdiğini anlatan Mehmet Zülfikar Kotanlı, açıklamasını şöyle sürdürdü; "Bu düzenleme, Anayasa’nın temel ilkelerinden olan sosyal adalet ve eşitlik ilkesi başta olmak üzere, çalışma hayatının temel dinamiklerini olumsuz etkileyecek ciddi sorunları beraberinde getirmektedir.
Adalet ve Liyakatli Sendikalar Konfederasyonu (AL-KON) ve Demokrat Büro Çalışanları Sendikası (DEB-SEN) olarak, bu düzenlemenin sosyal adalet ilkesini nasıl yok ettiğini ve liyakat esasını nasıl değersizleştirdiğini derin bir kaygıyla izlemekteyiz. Kabul edilen bu düzenleme, kamu hizmetinin bütünlüğünü ve itibarını derinden yaralamaktadır.
Düzenleme, maaşları yoksulluk sınırının altında seyreden milyonlarca genel idari hizmetler sınıfına tabi personeli dışlayarak, sadece üst düzey yönetici ve belirli uzman kadrolarına aylık 30 bin TL’yi bulan ayrıcalıklı ek gelirler sağlamaktadır. Bu durum, kamu çalışanları arasındaki ücret makasını rasyonellikten tamamen uzaklaştırmış ve kamusal iş birliğini imkânsız hale getirmekle çalışma barışını da derinden zedelemiştir. Devlet personel sisteminin temelini oluşturan kariyer ve liyakat ilkesi fiilen ortadan kaldırılmıştır. Personelin mesleki gelişim, eğitim ve nitelik artırma çabaları, bu kararla anlamsızlaşmıştır. Artık kamu görevlisi, başarının ve yükselişin mali ayrıcalıklara erişimle eş tutulduğu algısıyla motivasyonunu kaybetmektedir. Bu karar, kamu bünyesinde yönetici kadroları ile diğer personel arasındaki ücret makasını kabul edilemez ölçüde açmakta, kamuda çalışma barışını zedeleyici bir ayrışmaya ve "iki sınıflı" bir KAST sistemi oluşumuna neden olacaktır. Kamu kurumları içinde huzursuzluk ve güvensizlik iklimi oluşturacağı gibi, aynı çatı altında hizmet veren personelin, sadece pozisyon farkı nedeniyle bu denli radikal bir mali ayrıcalığa tabi tutulması, kurum içi ayrışmayı derinleştireceği gibi verimliliği düşürecek bir sınıfsal ayrımcılığı da resmileştirmiş olacaktır. Devletin temel sorumluluğu, çalışanları arasında Adaleti sağlamaktır. Bu düzenleme, Sosyal Devlet ilkesine aykırı bir tercihtir."
Kotanlı açıklamasında, Adalet ve Liyakatli Sendikalar Konfederasyonu (AL-KON) ve Demokrat Büro Çalışanları Sendikası (DEB-SEN) olarak, düzenlemenin kamu yönetiminde yol açtığı moral bozukluğu ve verimlilik kaybı acilen gözden geçirilmesini isteyerek, "Ayrımcılığı sonlandıracak şekilde, ek ödeme düzenlemesi sadece belirli kadrolara odaklanmak yerine, tüm kamu personelinin alım gücünü yoksulluk sınırının üzerine taşıyacak adil bir zam politikasına dönüştürülmelidir. Personel politikasında imtiyaz ve sadakat yerine, Anayasal bir zorunluluk olan liyakat ve kariyer sisteminin güçlendirilmesi yönünde acil adımlar atılmalıdır.
Düzenleme geri çekilmelidir; Kamu çalışanları arasındaki ayrımcılığı pekiştiren bu düzenleme derhal geri çekilmeli veya kapsayıcılığı tüm kamu personelini içine alacak şekilde genişletilmelidir. Ülkemizde asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı, emeklilerin dahi zorluk yaşadığı bu kritik ekonomik dönemde, görece yüksek maaş alan bir kesime bu denli yüksek ek zam verilmesi, sosyal adalet ilkesine tamamen aykırı, vicdanları yaralayan bir tercihtir."
Kaynak :
İHA