Türkiye-Somali ilişkilerinde 15 yıllık stratejik ortaklık
Milli İstihbarat Akademisi (MİA), son 15 yılda geliştirilen Türkiye-Somali ilişkilerini ele aldığı "Türkiye-Somali İlişkileri...
07 Kas 2025 - 11:05
YAYINLANMA
Milli İstihbarat Akademisi (MİA), son 15 yılda geliştirilen Türkiye-Somali ilişkilerini ele aldığı "Türkiye-Somali İlişkileri: Çok Boyutlu Bir Ortaklık Modeli" başlıklı raporu yayımladı.
MİA, Türkiye’nin Somali ile son 15 yılda geliştirdiği çok boyutlu ortaklık modelini analiz eden "Türkiye-Somali İlişkileri: Çok Boyutlu Bir Ortaklık Modeli" başlıklı raporu yayımladı. Raporda, 2011 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mogadişu ziyaretiyle sembolleşen sürecin, insani yardımdan stratejik ortaklığa uzanan kalıcı bir iş birliği modeline dönüştüğü vurgulandı. Türkiye’nin Somali’de kriz anlarında geçici değil, kurumsal ve sürdürülebilir bir aktör olarak konumlandığı belirtildi. Raporda, insani diplomasi, güvenlik iş birliği, kalkınma desteği ve diplomatik kolaylaştırıcılığın bu sürecin temel eksenleri olduğu ifade edildi. Akademi, Türkiye’nin Afrika Boynuzu’nda eşitlik temelli bir ortaklık anlayışı geliştirdiğine dikkat çekti. Türkiye’nin Somali’deki kurumsal varlığının, dış yardım sağlayıcılığından kalkınma ortaklığına geçişi simgelediği kaydedildi. Somali örneğinin, Türkiye’nin Afrika politikasına yön veren özgün bir model sunduğu değerlendirildi.
Diplomatik arabuluculukta Türkiye modeli
MİA raporunda, Türkiye’nin Somali-Etiyopya hattında yürüttüğü "Ankara Süreci"nin, bölgesel barışın sağlanmasında öne çıkan diplomatik bir girişim olduğu vurgulandı. Raporda, 1 Ocak 2024’te Etiyopya ile Somaliland arasında imzalanan mutabakat sonrası yaşanan krizin Türkiye’nin profesyonel arabuluculuk çabalarıyla çözüme kavuştuğu belirtildi. Türkiye’nin, çatışma riskini azaltan ve yapıcı diyaloğu teşvik eden bir dengeleyici güç olarak konumlandığı ifade edildi. Akademi, Ankara Süreci’nin Türkiye’nin diplomatik arabuluculuk kapasitesini somut biçimde ortaya koyduğunu aktardı. Türkiye’nin Afrika Boynuzu’nda istikrarı önceleyen ve normatif bir aktör olarak öne çıktığı kaydedildi. Ayrıca Ankara Süreci’nin, Türkiye’nin küresel barış mimarisine katkı sağlayan bir diplomatik başarı örneği oluşturduğu vurgulandı. Somali-Etiyopya hattında yürütülen bu girişimin, Türkiye’nin bölgesel diplomasi kapasitesini güçlendirdiği değerlendirildi.
Güvenlik ve savunmada derinleşen iş birliği
MİA’nın raporuna göre, Somali’de güvenlik kapasitesinin güçlendirilmesi Türkiye-Somali ilişkilerinin temel unsurlarından birini oluşturuyor. Raporda, TÜRKSOM Askeri Eğitim Üssü’nde binlerce Somali askerinin eğitilerek yerel güvenlik yapısının güçlendirildiği vurgulandı. Türkiye’nin sağladığı askeri danışmanlık, istihbarat paylaşımı ve donanım desteğiyle Somali’nin egemenlik kapasitesinin doğrudan desteklendiği ifade edildi. Raporda, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Somali’nin devlet inşa süreçlerine aktif katkı sunduğu belirtildi. Türkiye’nin, güvenlik sektörü reformlarını yerel sahiplenme ilkesiyle yürütmesinin, sürdürülebilir sonuçlar doğurduğu kaydedildi.
Akademi, Türkiye’nin Somali’de yalnızca güvenlik yardımı sağlayan değil, yerel kapasite inşasını önceleyen bir ortak olarak öne çıktığını aktardı. Bu yönüyle TÜRKSOM’un, Somali ordusunun profesyonelleşmesinde belirleyici rol oynadığı vurgulandı.
Enerji diplomasisinde yeni bir dönem
Milli İstihbarat Akademisi’nin raporunda, Türkiye-Somali enerji iş birliğinin iki ülke ilişkilerinde stratejik bir dönüm noktası oluşturduğu belirtildi. 2024 yılında imzalanan Çerçeve Anlaşma ile TPAO’nun Somali açıklarında üç blokta petrol ve doğal gaz arama faaliyetlerine başladığı hatırlatıldı. Raporda, Somali’nin 30 milyar varile yakın petrol rezervi ve 5,5 trilyon metreküplük (TCM) kanıtlanmamış doğal gaz kapasitesiyle bölgesel enerji diplomasisinde önemli bir merkez haline geldiği ifade edildi. Türkiye’nin teknik desteğiyle geliştirilen güneş-dizel hibrit sistemli mikro şebeke projelerinin Somali’nin enerji arz güvenliğini artırdığı kaydedildi. Milli İstihbarat Akademisi, bu iş birliğinin Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyumlu olduğunu vurguladı. Enerji alanındaki ortaklığın uzun vadeli bir kazan-kazan modeline dayandığı belirtildi. Türkiye’nin enerji diplomasisi yaklaşımının, Afrika Boynuzu’nda yeni bir stratejik denge unsuru oluşturduğu ifade edildi.
"Mavi Ekonomi" ekseniyle gelişen stratejik iş birliği
MİA raporunda, Türkiye ile Somali arasında 2018 yılında imzalanan Balıkçılık Mutabakat Zaptı ile Türk teknelerine Somali sularında yasal avlanma hakkı tanındığı belirtildi. Raporda, bu anlaşmanın iki ülke iş birliğini "mavi ekonomi" ekseninde stratejik bir alana taşıdığı ifade edildi. Türkiye’nin teknik desteğiyle Somali’nin deniz kaynaklarını daha etkin ve sürdürülebilir biçimde kullandığı vurgulandı. Somali sularında yasa dışı balıkçılıkla mücadelede Türkiye’nin askeri koruma ve teknik destek sağladığı kaydedildi. Milli İstihbarat Akademisi, bu modelin bölgesel deniz egemenliği açısından örnek teşkil ettiğini belirtti. Balıkçılık alanındaki iş birliğinin yerel üretimi ve istihdamı artırdığı ifade edildi. Raporda, Türkiye’nin deniz güvenliği ve ekonomik kalkınmayı bütünleştiren bir iş birliği anlayışı benimsediği vurgulandı.
Türkiye’nin Afrika Boynuzu’ndaki stratejik konumu
Raporda, Somali örneğinin Türkiye’nin Afrika Boynuzu’ndaki çok boyutlu diplomatik, ekonomik ve güvenlik temelli varlığını yansıttığı aktarıldı. Türkiye’nin bölgesel krizlerin yönetiminde istikrarı önceleyen merkez bir aktör olarak tanımlandığı raporda, güvenlik yardımı, kalkınma desteği ve diplomatik kolaylaştırıcılığı bütünleştiren modelin, Türkiye’nin özgün dış politika duruşunu yansıttığı vurgulandı. Türkiye’nin Somali’deki faaliyetlerinin, Afrika’daki devletlerle kurumsal ortaklık ilişkilerinin temelini güçlendirdiği belirtildi. Raporda, Türkiye’nin bölgedeki kurumsal kapasitesinin sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen kalıcı bir angajman biçimine dönüştüğü kaydedildi. Türkiye-Somali ortaklığının, Afrika genelinde uygulanabilir yeni bir dış politika modeline işaret ettiği vurgulandı.
MİA, Türkiye’nin Somali ile son 15 yılda geliştirdiği çok boyutlu ortaklık modelini analiz eden "Türkiye-Somali İlişkileri: Çok Boyutlu Bir Ortaklık Modeli" başlıklı raporu yayımladı. Raporda, 2011 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mogadişu ziyaretiyle sembolleşen sürecin, insani yardımdan stratejik ortaklığa uzanan kalıcı bir iş birliği modeline dönüştüğü vurgulandı. Türkiye’nin Somali’de kriz anlarında geçici değil, kurumsal ve sürdürülebilir bir aktör olarak konumlandığı belirtildi. Raporda, insani diplomasi, güvenlik iş birliği, kalkınma desteği ve diplomatik kolaylaştırıcılığın bu sürecin temel eksenleri olduğu ifade edildi. Akademi, Türkiye’nin Afrika Boynuzu’nda eşitlik temelli bir ortaklık anlayışı geliştirdiğine dikkat çekti. Türkiye’nin Somali’deki kurumsal varlığının, dış yardım sağlayıcılığından kalkınma ortaklığına geçişi simgelediği kaydedildi. Somali örneğinin, Türkiye’nin Afrika politikasına yön veren özgün bir model sunduğu değerlendirildi.
Diplomatik arabuluculukta Türkiye modeli
MİA raporunda, Türkiye’nin Somali-Etiyopya hattında yürüttüğü "Ankara Süreci"nin, bölgesel barışın sağlanmasında öne çıkan diplomatik bir girişim olduğu vurgulandı. Raporda, 1 Ocak 2024’te Etiyopya ile Somaliland arasında imzalanan mutabakat sonrası yaşanan krizin Türkiye’nin profesyonel arabuluculuk çabalarıyla çözüme kavuştuğu belirtildi. Türkiye’nin, çatışma riskini azaltan ve yapıcı diyaloğu teşvik eden bir dengeleyici güç olarak konumlandığı ifade edildi. Akademi, Ankara Süreci’nin Türkiye’nin diplomatik arabuluculuk kapasitesini somut biçimde ortaya koyduğunu aktardı. Türkiye’nin Afrika Boynuzu’nda istikrarı önceleyen ve normatif bir aktör olarak öne çıktığı kaydedildi. Ayrıca Ankara Süreci’nin, Türkiye’nin küresel barış mimarisine katkı sağlayan bir diplomatik başarı örneği oluşturduğu vurgulandı. Somali-Etiyopya hattında yürütülen bu girişimin, Türkiye’nin bölgesel diplomasi kapasitesini güçlendirdiği değerlendirildi.
Güvenlik ve savunmada derinleşen iş birliği
MİA’nın raporuna göre, Somali’de güvenlik kapasitesinin güçlendirilmesi Türkiye-Somali ilişkilerinin temel unsurlarından birini oluşturuyor. Raporda, TÜRKSOM Askeri Eğitim Üssü’nde binlerce Somali askerinin eğitilerek yerel güvenlik yapısının güçlendirildiği vurgulandı. Türkiye’nin sağladığı askeri danışmanlık, istihbarat paylaşımı ve donanım desteğiyle Somali’nin egemenlik kapasitesinin doğrudan desteklendiği ifade edildi. Raporda, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Somali’nin devlet inşa süreçlerine aktif katkı sunduğu belirtildi. Türkiye’nin, güvenlik sektörü reformlarını yerel sahiplenme ilkesiyle yürütmesinin, sürdürülebilir sonuçlar doğurduğu kaydedildi.
Akademi, Türkiye’nin Somali’de yalnızca güvenlik yardımı sağlayan değil, yerel kapasite inşasını önceleyen bir ortak olarak öne çıktığını aktardı. Bu yönüyle TÜRKSOM’un, Somali ordusunun profesyonelleşmesinde belirleyici rol oynadığı vurgulandı.
Enerji diplomasisinde yeni bir dönem
Milli İstihbarat Akademisi’nin raporunda, Türkiye-Somali enerji iş birliğinin iki ülke ilişkilerinde stratejik bir dönüm noktası oluşturduğu belirtildi. 2024 yılında imzalanan Çerçeve Anlaşma ile TPAO’nun Somali açıklarında üç blokta petrol ve doğal gaz arama faaliyetlerine başladığı hatırlatıldı. Raporda, Somali’nin 30 milyar varile yakın petrol rezervi ve 5,5 trilyon metreküplük (TCM) kanıtlanmamış doğal gaz kapasitesiyle bölgesel enerji diplomasisinde önemli bir merkez haline geldiği ifade edildi. Türkiye’nin teknik desteğiyle geliştirilen güneş-dizel hibrit sistemli mikro şebeke projelerinin Somali’nin enerji arz güvenliğini artırdığı kaydedildi. Milli İstihbarat Akademisi, bu iş birliğinin Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyumlu olduğunu vurguladı. Enerji alanındaki ortaklığın uzun vadeli bir kazan-kazan modeline dayandığı belirtildi. Türkiye’nin enerji diplomasisi yaklaşımının, Afrika Boynuzu’nda yeni bir stratejik denge unsuru oluşturduğu ifade edildi.
"Mavi Ekonomi" ekseniyle gelişen stratejik iş birliği
MİA raporunda, Türkiye ile Somali arasında 2018 yılında imzalanan Balıkçılık Mutabakat Zaptı ile Türk teknelerine Somali sularında yasal avlanma hakkı tanındığı belirtildi. Raporda, bu anlaşmanın iki ülke iş birliğini "mavi ekonomi" ekseninde stratejik bir alana taşıdığı ifade edildi. Türkiye’nin teknik desteğiyle Somali’nin deniz kaynaklarını daha etkin ve sürdürülebilir biçimde kullandığı vurgulandı. Somali sularında yasa dışı balıkçılıkla mücadelede Türkiye’nin askeri koruma ve teknik destek sağladığı kaydedildi. Milli İstihbarat Akademisi, bu modelin bölgesel deniz egemenliği açısından örnek teşkil ettiğini belirtti. Balıkçılık alanındaki iş birliğinin yerel üretimi ve istihdamı artırdığı ifade edildi. Raporda, Türkiye’nin deniz güvenliği ve ekonomik kalkınmayı bütünleştiren bir iş birliği anlayışı benimsediği vurgulandı.
Türkiye’nin Afrika Boynuzu’ndaki stratejik konumu
Raporda, Somali örneğinin Türkiye’nin Afrika Boynuzu’ndaki çok boyutlu diplomatik, ekonomik ve güvenlik temelli varlığını yansıttığı aktarıldı. Türkiye’nin bölgesel krizlerin yönetiminde istikrarı önceleyen merkez bir aktör olarak tanımlandığı raporda, güvenlik yardımı, kalkınma desteği ve diplomatik kolaylaştırıcılığı bütünleştiren modelin, Türkiye’nin özgün dış politika duruşunu yansıttığı vurgulandı. Türkiye’nin Somali’deki faaliyetlerinin, Afrika’daki devletlerle kurumsal ortaklık ilişkilerinin temelini güçlendirdiği belirtildi. Raporda, Türkiye’nin bölgedeki kurumsal kapasitesinin sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen kalıcı bir angajman biçimine dönüştüğü kaydedildi. Türkiye-Somali ortaklığının, Afrika genelinde uygulanabilir yeni bir dış politika modeline işaret ettiği vurgulandı.
Kaynak :
İHA
YORUMLAR
İLGİNİZİ
ÇEKEBİLİR