Uludağ’ın İki Yüzü
Uludağ, Bursa için o kadar çok önemli ki hani Uludağ olmasa Bursa olmazdı desek hata etmiş olmayız. Bursa denildiğinde ilk akla gelendir..
Dans, insanlık tecrübesinde hayatın her alanında icra edilen bir faaliyettir. Siyaset, din, eğitim, sanat, maneviyat, felsefe, romantizm alanlarının tamamında dans vardır. Dansın yokluğu, aslında hayatın ve canlılığın yokluğudur.Dans, fiziksel bir aktivite olmanın ötesinde, bireyin ruhunu, bilişini, duygusunu, düşünü ve düşünmesini bedenine kattığı sonu olmayan semboller dünyasıdır. Dansta ifade edilen semboller, insanlık tecrübesinin birikimi sonucu elde edilen anlamları fiziksel hareketler şeklinde somut hale dönüştürmektedir.Sürekli biçimini ve içeriğini yenilemek suretiyle dans, inceliğini koruyabilmektedir. Biçimini ve içeriğini yenileyemeyen dans, diğer insani pratikler gibi kabalaşabilmekte, kalınlaşabilmekte ve kalaslaşabilmektedir.Dans, insanın beden ve ruhunun en coşkulu ve tutkulu faaliyetidir.İnsan, dansın hem yapıcısı, uygulayıcısı ve yorumlayıcısıdır.
Felsefesi, edebiyatı, maneviyatı ve sanatı olmayan dans yoktur. Dansın arkasında derin bir felsefe, anlam, amaç, doğa ve hümanizm vardır. Bedevilikte, gericilikte, bağnazlıkta, vahşilikte ve ilkellikte dans yoktur.Kabalık, kalınlık ve kalaslıktan başka bir şey olmayan bedevi vahşette, dansa, müziğe, resme, şiire, tiyatroya, operaya, baleye yer yoktur. Dansın olmadığı bedevi ve kabilevi vahşette hakimiyet, servet ve şehvet mücadelesi vardır.
Ruhun ve bedenin enerjisini, coşkusunu ve tutkusunu bitiren ölüm kültlerinde dansa yer yoktur. Hayatın coşkusunu ve enerjisini ortaya çıkarıyor gerekçesiyle dansı kötülük kaynağı gören medeniyet karşıtı ve düşmanı bedevi vahşette, dansa izin verilmemektedir. Dansı yasaklayan bedevi vahşet, kadın ve erkeğin bir araya gelmesini engellemeyi, kadının özgürleşme imkanlarını ortadan kaldırmayı ve kadın-erkek birlikteliğine dayalı insani bir medeniyein oluşturulmasını engellemeyi amaçlamaktadır.Dansa kötülük ve şer olarak bakan ve yasaklayan ilkellik, hayatı yok edilmesi gereken bir düşman olarak görmektedir.
Dans, insanın kendisini ve doğayı bedenen ve ruhen canlandırmasıdır. Dans, canlılıktır. İnsan ve doğa, dansta canlılığa kavuşmaktadır. Dans sayesinde birey, evrende fizksel olarak kapladığı yer konusundaki farkındalığını geliştirmektedir.Dansta ifade edilen canlılık, bir metinde anlatılanın sınırlarını aşmaktadır. Dans, dille ifade edilemeyen, dil ötesi bir anlam, duygu, düş ve duyarlılığın insan tarafından insan bedeniyle anlatılmasıdır. İnsanın yaşaması, insanın dans etmesidir.
Dansı kelimeler anlatabilir, ama dans bir metin veya söz değildir. Dans, yapılandırılmayan bir yaşantıdır.Bazen dans, standart formlarda icra edilebilir. Formun ötesinde dansın dinamik, duygulu, duyarlı, fiziksel, ilham verici, dokunan ruhsal içeriğini yaşamak ve kavramak, önümüzde duran derin bir meydan okumadır.
Dans, sahici bir meydan okumadır. Dansı güçlü ve etkili kılan şey, onun ruhsal boyutudur. Dansa ruhsal bir karşılık vermek, dansı güçlü kılmaktadır.Dansla ruhsal olarak ilişki kurmak, dansın insanla ilgili ve ilişkili bir faaliyet olmasını sağlamaktadır.
Bireyler, danslarla kimliklerini ve kültürlerini ifade ederler.Birçok dans, ilk icra edildikleri şekilleriyle icra edilirler. Zamanın ve mekanın değişmesiyle birlikte dansların biçimlerinde ve içeriklerinde değişiklikler meydana gelebilmektedir. Kimlik ve kültür değiştiği gibi, dans da değişmektedir. Dans, doğma değildir.Dans, hayat gibi akışkandır ve değişkendir. Dans tecrübesi, yeryüzünde değişmez, donmuş ve doğa üstü bir şeyin olmadığını göstermektedir. Dansın dinamizminde hayatın değişkenliğini ve hareketliliğini keşfetmek lazımdır.
Dansın özü yoktur. Dans icra edildikçe kendini yenileyen, var eden ve değiştiren bir sanattır.Dans, yokluk içinde varolma, varlık içinde kendini aşma çabasıdır.Dans hareketlerinin yoğunluğu arttıkça, dansın kendini aşması da yoğunluk kazanmaktadır.Dansta her şey gelip geçicidir.
Dans,insanın hayatta ve doğada sürekli olarak yeni bir duygu, düşünce ve davranış çabasını temsil etmektedir.Kimlik ve kültür sürekli yenilendikçe ve kurgulandıkça dans ta kurgulanmakta ve yenilenmektedir. Ezeli ve ebedi olarak değişmez kimlik ve kültür olmadığı gibi, ezeli ve ebedi olarak korunması gereken dans da yoktur.
Dans, bilinçli ve amaçlı bir ifade biçimidir. Bilinçsiz, anlamsız ve amaçsız bir dans olmaz.Dans, ciddi bir iştir. Dansın, kasıtlı, amaçlı ve bilinçli bir faaliyet olması, onun sürekli olarak yapılandırılmasına ve yenilenmesine imkan sağlamaktadır. Dans, önümüze tepeden bir şekilde hazırlanan ve konulan bir uygulama değildir. Dans, hayatı ve doğayı sürekli olarak keşfetmek için insanın geliştirdiği bir imkandır. Dans, oyun, oynaş ve oyalanma değildir. Dans, bilinçli ve verimli şekilde aksiyon içinde olmanın ifadesidir.Dans, emekle, bilgiyle, akılla, duyguyla ve tutkuyla yerine getirilmesi gereken bir iştir. Dans, bireyin kendisini ve hayatını sürekli olarak nasıl yaratacağı sorusuna özgünce ve özgürce cevaplar bulma arayışıdır, çabasıdır, sanatıdır ve pratiğidir. Herkesin Dünya Dans Günü (29 Nisan) kutlu olsun.
Uludağ, Bursa için o kadar çok önemli ki hani Uludağ olmasa Bursa olmazdı desek hata etmiş olmayız. Bursa denildiğinde ilk akla gelendir..
Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesi Binboğa Dağları’ndaki sarp kayalıklarda bulunan ters laleleri görmek isteyen amatör ve profesyonel dağcılar 2 bin 900 rakıma kadar çıktı.
İstanbul’da vatandaşlar muhalefetin yaptığı boykot çağrısına kulak asmazken, alışveriş merkezlerinde yoğunluk yaşandı. Alışverişin simge noktalarından olan Eminönü’nde boykot çağrısı sonrası yaşanan alışveriş yoğunluğu ise havadan görüntülendi.
Yörük kültüründe evlilik, kutsal bir birliktelik olarak görülür ve bir ömür boyu sürecek şekilde temelleri atılır. Evliliğin her aşaması belirli ritüeller ve geleneklerle şekillenir. Ailelerin onayı, toplumsal kabul, düğün törenleri...
Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Yorumlar (0)