HAYATLAR VE EVLER

A+
A-

Şimdiye kadar değişim ve dönüşümle ilgili birçok söz söylendi, birçok kitap yazıldı. Öyle görünüyor ki bundan sonra da değişim ve dönüşümü konuşmaya ve yazmaya devam edeceğiz.

Bugün eskiden beri bildiğimiz birçok gelenek, görenek, örf, adet, yaşam biçimi ve milli özelliğimiz de yerini yeni alışkanlıklara ve yeni tarzlara bıraktı.

Toplumun en küçük yapıtaşı diye tarif ettiğimiz aileyi maddenin en küçük parçası olan atom gibi parçalanamaz sanıyorduk. Aileden önce dede ve nineyi çıkardık. Kalanına çekirdek aile dedik. Sonra çekirdek ailede ebeveynlerle çocukları ayırdık. Evlerimizde çocuk odası diye bir oda açtık. Yetmedi imkanı olanlarımız her çocuğa bir oda verdik. Önce çocuklara bir bilgisayar derken akıllı telefonlar… Bu büyüklerin de işine geldi. Artık rahat rahat TV seyrediyor, sohbet edebiliyorduk. Çünkü çocuklar ayrı odalarında çıt ses yok. Hangi çocuk hangi sitede, hangi oyunda, hangi sohbet odalarında kimle görüşüyor hiç düşünmedik. Aile içinde iletişimi bitirdik. Aileye offline ama dünyayla online bir nesil türettik.

Önce evlerimiz büyük büyüktü. Çünkü ailelerimiz büyüktü, misafirler de dahil olmak üzere herkese bir oda verince o büyük evler de yetmez oldu. Sonra aileden ayrı yaşama sevdası başladı. Bir çok genç ailesinin bulunduğu şehirde üniversite hatta lise okumak yerine başka şehirlerde okumayı tercih etti. Bu gençlerin olgunlaşması, kendi sorumluluklarını üstlenmesi anlamında faydalı da oldu. Ancak atomu parçalayamasak da aileyi parçaladık. Artık çocuklar özgür anne babalar yalnız, yaşlılar huzur evinde ya da kendi evlerinde, büyük büyük evler boş.

Tanrı misafirlerimiz olurdu eskiden. Yolda kalan, bir geceliğine barınacak yer arayan. Rast gele bir kapıyı çalar, durumunu anlatır ve buyur edilirdi. Allah tarafından iyiliğe vesile olsun diye gönderilen, Allah’ın emaneti tanrı misafiri. Hatta birbirinden habersiz gelen misafirlerimiz olur, ‘’misafir misafiri sevmez, ev sahibi hepsini severdi’’. Artık bu kavram da dilimizdeki arkayık bir sözcük olarak kitaplarda kaldı.

Komşu ve akraba ziyaretleri yapılır elde avuçta ne varsa ikram edilir, ağız tadıyla yenirdi. Yiyene şifa, ikram edene bereket olurdu. Çünkü ikram eden gönülden ikram eder, ‘’misafir umduğunu değil bulduğunu yer’’, kusur aramazdı. Önce ikramı şova dönüştürdük. Misafirler yemekler hakkında yorum yapmaya, kusur aramaya başladı. Artık misafir ağırlamak maddi anlamda da ağır gelmeye başladı. Artık ne komşuluk, akrabalık ne de misafirlik kaldı. Şimdi dışarda buluşmalar, icabında Alman usulü çaylar kahveler… Üstüne sosyal medyada paylaşmak için reklam çekimi gibi bir kaç fotoğraf ..

Ekonomik gerekçeler, arsa ve konut maliyetleri, ailelerin büyük aileden çekirdek aileye dönüşmesi hatta bireysel yaşama hevesi, gençlerin evliliğe, evlilerin çocuk yapmaya sıcak bakmaması sonucunda artık büyük evlere de gerek kalmadı. Yeni trend evler de bu yalnızlaşmaya ayak uydurmaya başladı. Çünkü Cahit Sıtkı’nın dediği gibi ” Gittikçe artıyor yalnızlığımız”. Kimse kendi aurası içinde başka bir insana yer ayırmıyor. Bu durum ev konseptinde önce 2+1 sonra 1+1 derken 1+0 kadar indi. Tıpkı ailelerin anne-baba(2) çocuk(1) formülünün çocuk sahibi olmak istemeyen eşlere (2+0)indirgenmesi ve boşanmaların artmasıyla 1+0 a yani bire inmesi gibi artık 1+0 evlerin revaçta olduğunu öğrendik. Evlerin tek oda,15-20 M2 olması gibi toplumun temel taşını da çatlatıp bire düşürdük.

Bu durum ev satışlarına yavaş yansısa da kiralık ev aramalarında çok daha hızlı yansıdığını görüyoruz. Örnek olarak Tüik verilerine göre ev satışlarında yüzde kırkbeşle hala 2+1/3+1 evler öndeyken kiralamalarda bu durum tam tersi durumdadır. Kiralamalarda 1+1 ve küçük 2+1 evler daha fazla talep görüyor. Bu durumu etkileyen en önemli faktörler; öğrenciler için 1+1 veya 1+0 evlerin yeterli olması, özellikle gençlerin minimalist yaşamı tercih etmeleri, eğitim, kariyer yapma ve benzeri gerekçelerle evlenmeyi ertelemeleri hatta hiç düşünmemeleridir. Ailede genellikle her iki eşin de çalışıyor olması, artık misafirlik kavramının da yavaş yavaş hayatımızdan çıkmış olması sayılabilir.

Sonuç olarak bireyselleşme ve hayatlarımızın küçülmesi mimariyi ve konut piyasasını da bu şekilde etkilemektedir. Evlerin ve ailelerin küçülmesinin toplum hayatını nasıl etkileyeceğini ilerleyen zamanlarda göreceğiz. Allah gençlerimize mutlu ve huzurlu yuvalar kurmayı ve en güzel evlerde yaşamayı nasip etsin.

 

 

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

Yorumlar (0)

YORUM YAZ

Bir yanıt yazın