Ölünce sevemezsem seni
“Ölünce konu biter Hocam, böyle her gün ölüyoruz”, dedi telefondaki anne ve ben bu sözün daha sert ifade edilen biçimlerini de işittim defalarca, “Ölsün! O da kurtulsun biz de kurtulalım”....
Bazı militan iktidar yanlıları CHPli belediyelerdeki son tutuklamalardan sonra Türkiye haritalarına bakıp seviniyordur:
“Oh oh, kazanıyoruz ! Son yerel seçimlerde kaybettiğimiz yerlerl bir bir geri alıyoruz. Kırmızıya boyanan yerleri yeşile dönüştürüyoruz. Ege ve Akdeniz yeniden bizim oluyor. İstanbul, izmir, Antalya, Adana… Ve yakında ötekiler. Hani sahiller CHP’yi tercih ediyordu? Hani AKP Batı’da silinmişti. Bu CHP’liler Türkiye’yi tanımıyorlar!” Vb. Vb.
Haritaya bakıp seviniyor olabilirler ama aslında tarih önünde son seçimde aldıklarından bile ağır bir yenilgi almaktalar. Hukuki zorlamalar ve hoyrat uygulamalarla bu bölgelerde ve büyük kentlerde bir daha seçim kazanmalarını olanaksızlaştırıyorlar.
Belli ki, AKP artık Türkiye’yi anlamıyor. Sosyolojik ve ideolojik olarak neyin yükselip neyin çökmekte olduğunun farkında değil.
Tarihsel ve sosyolojik olguları mahkeme kararlarıyla değiştirebileceğini sanmak aldatmacasına kapılıyor…
Kendi retoriğine hapsolduğu için, en zor soruları sormuyor.
BELEDİYECİLİK BAŞARISI
CHP’nin son seçimlerde büyük kent ve sahillerdeki yerel seçimleri art arda kazanmasının nedeni, belki de, her şeye rağmen, çağdaş belediyeciliği AKP’den daha iyi yapmasıdır.
Bu yörelerde yoğunlaşan eğitimli, kentli, seküler, Akdenizli kitleler CHP’nin hayata bakışını ve söylemini kendilerine daha yakın buluyorlar. Onları çok daha “kendileri’ gibi görüyorlar.
AKP bildiğini okumaya devam ederse, son aylardaki hukuksuzluklara ve baskılara rağmen, bu yönelim güçlenerek devam edecektir.
Çünkü AKP, bu bölgelerdeki halkın beklenti umut ve yaşam kalitesi beklentilerinin gerisinde kalmıştır. Halk onlardan ilerdedir; onlardan daha demokrat, daha vicdanlı, daha bilgilidir.
Geçmiş başarıların korlarıyla idare etmeye çalışan parti, bir atak yaparak sıçrayacak entelektüel yakıttan yoksundur.
BÜYÜK HATALAR
Yoksa, tam ülkenin en önemli sorusu olan terörü çözmek iddiasıyla bir adım attığında siyasetin en köklü ve büyük partisi ile kavga çıkartmaya bu kadar hevesli olur muydu?
Bütün strateji kitapları yazar: Zaferler, hedefi daraltarak kazanılr, genişletip yayarak değil!
Bir yandan Trump’a kanıp, Suriye’de çok rizikolu bir serüveni göğüsleyerek Güneydoğu sorununu çözmeyi vadederken, bir yandan da ülkenin en büyük siyasi partisini karşına alıp, sürekli kavga ederek enerjini tüketemezsin. İyi geçinmek, kapılar açmak, ikna etmek zorunda olan sensin!
Üstelik, yıllardır süren ağır ekonomik bunalım nedeniyle ülke halkı fena halde zorlanmaktayken… Suriye’den gelecek kötü haberler gerginlik faturalarını daha da arttırabilecekken!
YASSIADA’YI HATIRLAMAK
İmamoğlu yargılamalarının televizyonlardan canlı yayınlanmasını ilk önerenlerden birisi bendim. Hala o fikirdeyim. Kamu vicdanını başka türlü tatmin edemezsiniz!
Ancak, aradan 60 yıl geçtikten sonra bile hatırlanan Yassıada duruşmaları, sevilen Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun canlı yargılanmasının kabartacağı haksızlık feryatlarına emsal teşkil edecektir.
Hiçbir şey o kadar kolay olmayacaktır.
Eğer iktidar bu kafada giderse, bu günlerdeki yapay sevincinin bedelini gittikçe çaresizleşerek ödeyecektir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve www.yolcutvhaber.com‘un editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Yorumlar (0)