Mustafa Muharrem Yazdı: Metamüzik Ülke…Ses ve Şimdi
Modernizm nicel akıl ekseninden haykırdığı için sükuta ve sükuna kapalıdır. Fısıltıyı, mırıltıyı, hışırtıyı değil özel bir amaca yönelen gürültüyü sever daha çok...
İsmail Aydoğdu / Araştırmacı-Yazar
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez diyor ki;
İspanya’nın nükleer bombaları, savaş gemileri veya büyük petrol rezervleri yok.
Tek başımıza kazanamasak bile uğruna savaşmaya değer davalar var. Filistin ve Gazze davası bu davalardan birisidir. Tek başımıza kalsak bile devam edeceğiz.
Böylesine adil, böylesine cesur, böylesine mert ve kararlı bir cümleyi gönül isterdi ki adına müslüman denilen bir devlet başkanından duyalım.
Çok uzun süredir bunca masum kanı Gazze’de akıtılırken ;
Yıllarca adının önünde “İslami” bulunan cihatçı örgütler, (başta Hizbullah’ı, FKÖ’ sü, İslami Cihadı, Afganistan ve Irak’ta at koşturanları neredeler?),
– Hamas’ın sabır ve yiğitlik dolu müstesna cihadına saygı ile-
Tebliğ ve irşad kurumları,
Para toplamayı iyi beceren sözüm ona hayır teşkilatları, dernekler, vakıflar,
Eline kalem alıp kendi devletinin kuruluş felsefesine gece gündüz sövenler,
Siyasi rakibini yenerek koltuğu almak dışında ideali kalmayan siyasal islamcılar ,
Geçmişte siyasal ve “İslami” davalar için (aslında kendi parti ideolojileri için) kafada bandanalar ile her cuma sokakları inletenler,
Zulme boyun eğmekten ise şerefli bir ölümü isteyeceğini diline dolayıp efelenenler ,
Çeşitli İslam ülkelerinde, karşı oldukları guruplar Müslüman olsa bile siyasal ve mezhebe dayalı kavgalarda gece gündüz tüm güçleri ile kardeş kanı dökenler, bunun için dış güçlerden bile yardım alıp, işbirliği yapanlar,
Sosyal medyada karşı görüşü mahçup etmek için her türlü dezenformasyonu, yalanı mübah görenler…vs vs
Hepinize söylüyorum!
Itibar devşirdiğiniz ve fikirsel varoluş sebebiniz olan Filistin davası için;
İspanya Başbakanı Sayın Pedro Sanchez’in ifade ettiği şekliyle;
Özellikle uluslararası kamuoyuna,
Tüm ülkelerin halklarına,
Dünyadaki sivil hakları savunan teşkilatlara, medyaya,
Bu tür bir beyanla, bir kerecik seslenememiş olmanız, hele hele açık net ve cesurca bir eylemde bulunamamış olmanız bizler için, hepimiz için onulmaz bir yara ve utançtır.
Ayrıca İsrailin yaptığı ihlalleri ve işlediği insanlık suçlarını uluslararası mahkemelerde dava eden ülkenin de onca İslam ülkesi dururken, Güney Afrika Cumhuriyeti Devletinin olduğunu düşününce kahrımız ve utancımız bir kat daha katlanıyor maalesef!
Yine 7 ayrı ülke kendine saldırı olduğu halde, İran’ın yolladığı füzeler dışında hiçbirisinin gıkının çıkmamasına ne demeliyiz?
Tarihe ve gelecek nesillere bırakılan bu gaflete, vurdumduymazlığa, korkaklığa, cesurca sesini çıkarıp, eylemini ve gereğini yapamamış olmayı nasıl anlatacağız?
Hem de başta Avrupa kamuoyu olmak üzere dünyanın pek çok yerindeki sivil toplum örgütleri eylemler yapıp sesini yükseltirken, İslam dünyasının bu sessizliğine ve gafletine ne diyeceğiz?
Sürekli İsrail’in büyük emelleri olduğundan dem vurup, şunu yaptı bunu yaptı diye anlatmak yerine,
Bizim de böyle böyle emellerimiz var ve biz de bunları bunları yaptık diyememenin acizliğini ve vizyonsuzluğunu nasıl izah edeceğiz
Bu alanda tek ümidim Türkiye Cumhuriyeti Devletindedir.
Hiç avuntu bir söz olarak söylemiyorum bunu.
Tarihin ve neslimin yüklediği misyon ve asalet gereğince, şeref yoksunu israili terbiye edecek ve yaptıklarının bedelini ödetecek devletin T.C. olduğunu biliyorum.
Sabrımız çatlasa da, şu anda Devletimizin iki şey için beklediğini düşünüyorum.
1- Uluslararası denklem ve konjonktürün müsait bir anının oluşmasını ,
2- Özellikle devletimizin meseleyi kendisine karşı yapılacak en ufak bir girişimin ardından “nefsi müdafaa” aşamasında değerlendirmek istediğini görüyorum.
Yoksa hem teknoloji, hem lojistik, hem de kararlılık olarak çoktan devletimizin hazırlık yaptığını görüyoruz.
Bundan da sabırsız ama onurlu bir ümit içerisindeyiz.
Türk çocuklarının da; Damarlarındaki asil kan ve kalbindeki iman dışında artık dayanak bekleyeceği bir dünya olmadığını bir an önce kabullenip, kendi devletini, milletini siyasal gerekçeler ile hırpalamak yerine bilakis, ülkemizi ihya etme derdinde olması gerektiğini düşünüyorum.
Artık birbirimize galip gelmeyi bırakıp, hep beraber caydırıcı bir güç olmak için çalışmalı ve birlik içinde olmalıyız.
Bütün mazlum milletlerin zulümden kurtulma ümidinin ve acil beklentisinin böyle bir caydırıcı güç ile mümkün olacağını düşündüğümüzde,
Bugünün ana İslami ve milli meselesi de ihtiyaçlar bakımından kendiliğinden ortaya çıkıyor diye düşünüyorum.
Hulâsa;
Bugün en esaslı müslüman söylemini ve en cesur Türk ruhunu İspanya Başbakanı Sayın Pedro Sanchez dile getirmiştir.
Bu söylem bazında kendilerini saygı ve minnetle selamlıyorum!
İnşallah bu ses, tüm gafil ve korkak uluslara bir uyaran etkisi yapar, bir ilk ateş olur!
Bugünkü gafletimden, acizliğimizden utanç duyuyorum.
Yarında olacaklar için ise sabırla, ümitle, dua ile ve en önemlisi de fiilen hazır bir insan olmayı temenni ediyorum
İsmet Özel kriterine göre ;
Gavurla savaşmayı göze alana Türk denir! ölçüsünü kabul ettiğimizde,
Bu manada: “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!” diyorum.
Zalimlere ve korkudan zulme rıza gösterenlere lanet olsun!
Modernizm nicel akıl ekseninden haykırdığı için sükuta ve sükuna kapalıdır. Fısıltıyı, mırıltıyı, hışırtıyı değil özel bir amaca yönelen gürültüyü sever daha çok...
Türk Devrimi başarıya ulaştı mı ulaşmadı mı tartışmaları yapılıyordu bu ülkede bir zamanlar...
Önümüzdeki 10 yılda gelecek 100 yılın tohumlarını ekemezsek, yok oluruz, demiştim...
Dostoyevski, Suç ve Ceza adlı eserinde insanın mekânla organik bağlantısını şu cümlede özetlemektedir: “her insanın hiç değilse gidebileceği bir yeri olmalıdır. Çünkü öyle zaman olur, insanın gidebileceği hiç değilse bir...
Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Yorumlar (0)