AB’nin Azerbaycan Gazına Olan Talep Artışı Ve Türkiye
Avrupa Birliği?nin (AB) Azerbaycan gazına olan ihtiyacı, Rus gazına bağımlılığın azaltılması, enerji güvenliği ve arz çeşitliliği açısından stratejik bir öneme sahiptir.
Yunus Emre, Tapduk Emre’nin dergâhında kırk seneyi bulan gönül eğitimi sırasında Anadolu’da pek çok yeri gezmiş, “Yukarı İller” dediği Azerbaycan’a kadar gitmiştir. İlden ile yürüyüp dost sırrını aradığını, Rum’da, Şam’da kendisi gibi bir garip bulamadığını, gurbet ilinde âşık olup Mecnûn gibi dolaştığını,
Şiraz, Bağdat, Tebriz, Şam, Nahcıvan gibi beldeleri gördükten sonra Anadolu’nun bazı illerinde kışlayıp baharda memleketine döndüğünü onun yine şiirlerinden öğreniriz:
Gezdim Urum ile Şam’ı
Yukarı illeri kamu
Çok istedim bulamadım
Şöyle garîb bencileyin
*
Kayseri Tebrîz ü Sivas
Nahcuvân u Maraş Şirâz
Gönül sana Bağdat yakın
Âlemlerde divandasın
*
Yunus’un gezileriyle ilgili fazla bilgimiz yoktur. Fakat bu geziler yolcunun hayatın zorluklarıyla tanışması, insanlarla ve diğer varlıklara ilişkilerini düzenlemesi ve hepsinden öte Allah’ın bu âlemdeki hikmet ve güzelliklerini idrâk etmesi için manevî eğitimin bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. Kısacası dervişin nefis terbiyesinde önemli bir unsurdur gezi.
Yunus Emre’nin şeyhi Tapduk Emre’yle birlikte “Yukarı İller”de dolaşmaları, onların manevî olarak o yörelerdeki kişilerle manevî bağının olduğunu da göstermektedir. Yine kendisinin gidip gitmediğini bilmesek de- Tapduk Emre, Rumeli’ye ve özellikle Balkanlar’ın İslâmlaştırılması sürecinde önemli görevler yapan Sarı Saltuk’un kurmuş olduğu Varna Zâviyesi başta olmak üzere çeşitli beldelere alperen denilen gazi dervişlerinden bazılarını gönder bilinmektedir. Bunların içinde Yûnus Emre bulunmaktadır.
Yunus gah yalınız, gah şeyhi Tapduk Emre ile bir hayli yer dolaşmıştır. Bilenler bilir ehlullah yaz kış, az çok demeden senede en az iki yüz gönül ziyaret ederler. Nitekim Yunus bir yerde “gönüller yapmaya geldim” diyecek, manâyı davasız gönüllere taşıdığını yalın bir dille belirtecektir. Bu meyanda onun bir seferinde Tapduk Baba’yla uzun bir sefere çıktığı da malumumuzdur. Bu seyahat Tapduk Baba’nın da ceddinin, aslının ve neslinin yaşadığı diyarlara olmuştur ki Yunus’un “Gezdim Urum ile Şam’ı Yukarı illeri kamu” dediği yerde adı geçen Yukarı İller dün ve bugün tek yürek olduğumuz canımız, Azerbaycanımızdır.
Tapduk Baba’nın aslı erenlerin serçeme güzellerinin yetiştiği bu topraklardı. Bir İlahi saika onu Anadoluya göndermiş, tam ortasında çerağ yakıp gönüller uyanırmıştı.
Evliya Rumelide kuvvet bula ki Batıya seccade atılsın diyeydi bu ilâhi takdir. Dah Hz. Peygamber’in Kostantiniyye müjdesi vardı sırada. Alplerin eline bir gül verilmeli, Rumeline seccade serilmeliydi. Nitekim Seyyid Mahmud karındaşı Saltuku kendisi de Yunus’u suyun öte yakasına hep bunun için göndermişti.
Yunus bir seferinde şeyhi Tapduk ile ta Varnaya kadar uzanmıştı. İşte şimdi de Nahcüvân’dan Şeki’ye geçmişler ve buradan da Gah’a gelmişlerdi. Tarikdaşlarının yeri Oncallı köyünde bulunuyordu. Oradageçirilen zamanlarda aşk meclisinin bülbülü Yunus’tu. “Cümle şair dost bahçesi bülbülü/Yunus Emre arada dürraclana” dese de, bu onun tevazuundandı. Oralarda nice geceler zikir ve sohbetlerle ihya edildi, Hak âşıklarına Muhammedî nefesler söylendi.
Yunus’un sesi dağlarda yankılandı. Bütün ağaçlar kalem olsa, Hazar da mürekkep, bu seyahatin sırlarını yazmanın imkanı yoktu. Bütün Azerbaycan Coğrafyası Tapduk’un nefesi, Yunus’un sesiyle çalkalandı.
Tapduk ve Yunus Şeki’den Tebriz’e nurdan bir kıvılcım bıraktı da bütün Oğuz’un gönlü o kıvılcımdan tutuştu. Bugün Oncallı köyünde kalan onca halli erler Yunus’un bıraktığı mirası yaşatan karındaşlarımızdır vesselam.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Yorumlar (0)