14. SİGORTA HAFTASI VE 4. SİGORTA FUARI ÜZERİNE
14.Sigorta Haftası ve 4. Sigorta Fuarı hakkında Bursa Sigorta Acenteleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Levent YILMAZ ile söyleşi yaptık görüşlerini aldık sizlerle paylaşıyorum
14.Sigorta Haftası ve 4. Sigorta Fuarı çeşitli etkinliklerle kutlandı. Sektörün sorunları dile getirildi, çözüm önerileri sunuldu. Kamu, şirketler, acenteler… Herkes konuştu. Peki derman mı oldu, yoksa sadece temsiliyet görevleri mi ifa edildi? Bunu 15’incisinde anlarız.
Bu yıl ilk kez Antalya dışında düzenlenen fuarımızın İstanbul’un büyüklüğü de düşünüldüğünde, yeterli ilgiyi görmediği kanısındayım. Sözü gelmişken, fuarımızın doğuşunda en büyük payın sahibi ANSAD’ın değerli yöneticilerine, organizasyona desteğini esirgemeyen TOBB’a, iştirak eden tüm şirket, kurum kuruluşlara ve katılımcılara çok güzel bir gece armağan eden Quick Sigorta’ya teşekkür ederim.
Sanırım bundan sonra fuarımızı başka şehirlerde görmeye devam edeceğiz. Bu konu özel sohbetlerde sıkça dillendirildi. Fuarlar şehirleriyle anılır denir ama bizimki de böyle oldu. Hayırlısı diyelim.
Dedik ya, “derman oldu mu” diye…
O kadar zor ki.
Biraz geriden başlayalım;
Sektörümüzde uzun yıllardır uygulanan, poliçeyi kutu kola gibi her rafa koyma anlayışı başarıya ulaşmamıştır. Zaten ‘’paket olmayan ürün yok, tarifeyi yapan benim, hasarı, suistimali, maliyeti biliyorum, kim nerede nasıl satarsa satsın’’ anlayışı ile de yürümezdi. Belki bu uygulama poliçeye erişimi kolaylaştırmış gibi görünebilir ancak yalnızca satışa dayalı olduğu için fiyat, en önemli unsur haline geldi. Bu da “ucuz ama kötü” tarifeleri doğurdu. Yeterli ve sürdürülebilir teknik karlar yaratılamadı. Finansal olarak iyi yönetilenler tutundu diğerleri zorlandı. Yıllar sonra yeniden kapanan şirketleri gördük, sektöre güven azaldı.
Diğer taraftan, bu yeni dönem bazı aracılar için cazip bir fırsat oluşturdu. Gelişen satış yöntemlerini kullanan, hatalı eksik poliçeleri hediyelerle, indirimlerle, iadelerle pazarlayan, yüzlerce binlerce kolları olan doymak bilmeyen ‘’ahtapot’’ aracılar aldı başını gitti. Bunlar sigortacılık yapmayı bir tarafa bırakıp kapitalizmin konforunda servetine servet katmaya devam ediyorlar ve tabi eşit koşullarda yarışmak istemiyorlar. Bu da işini doğru yapmak acenteleri derinden etkiliyor.
Tüm bunlar, sigorta penetrasyonunu artırmayacağı gibi ülkemizde sigortacılığı da olması gereken büyüklüğe ve sağlam yapıya kavuşturmayacaktır.
Acenteyi yedek kulübesine çekmek; hizmeti, doğru bilgiyi ve doğru poliçeyi engellemektir.
Oligarşiye dur demeliyiz! Rekabet ortamının yok olduğu bir piyasada sınırsız zenginleşme arzusu, sektörümüzü baltalayan en önemli tehdit olacaktır. Gemi su alıyor. Batarsa sadece acenteler değil, hepimiz boğulacağız.
Bu nedenle;
- 5684 sayılı yasa yeniden ele alınmalı, gerekli düzenlemeler ivedilikle yapılmalıdır.
- Kamu eliyle yeni zorunlu sigortalar hayata geçirilerek penetrasyon artırılmalıdır.
- Aracılar arasındaki haksız rekabet kesinlikle sonlandırılmalıdır.
Ve son olarak; Acente örgütleri ne diyor, kulak verilmelidir.