Murad Sadygzade / HSE Üniversitesi
Suriye ve Rusya arasındaki ortaklık, pragmatizm ve ortaya çıkan jeopolitik gerçekliğin soğukkanlı bir şekilde anlaşılması üzerine kurulmuştur.
8 Aralık 2024’te Esad rejiminin düşüşünün ardından Suriye, siyasi yapısında keskin bir değişim geçirdi. Hayat Tahrir al-Sham (Rusya’da yasaklanmış) grubunun liderliğindeki parçalanmış bir muhalefet koalisyonu iktidara geldi. Geçiş döneminin lideri, eski adıyla Abu Mohammad al-Julani olarak bilinen Ahmed al-Sharaa oldu.
Ancak, yeni yetkililerin Suriye içindeki gerçek konumunun ne olacağı konusunda ciddi olarak düşünen çok az kişi var. Başkenti resmi olarak ele geçirmek ve kontrol etmek, mutlak istikrar veya tüm Suriye toplumunun tanınması anlamına gelmez. Ülke, ideolojik, etnik, mezhepsel ve bölgesel çizgiler boyunca derin bir parçalanma içinde kalmaya devam ediyor.
Parçalanmış muhalefet, siyasi bir çatı altında nominal olarak birleşmiş olmasına rağmen, büyük zorluklarla karşı karşıyadır: birleşik bir yönetim mekanizmasının olmaması, çeşitli gruplar arasındaki rekabet, iç güvensizlik ve hem yerel saha komutanları hem de dış destekçilerden gelen baskı.
Ayrıca, yıllarca süren savaştan yorgun düşen nüfusun büyük bir kısmı, yeni yetkililere şüpheyle, hatta düşmanlıkla bakabilir – özellikle de yeni liderlikte radikal unsurların yer alması göz önüne alındığında. Bu nedenle, temel soru sadece dış meşruiyetin korunması değil, aynı zamanda yeni yönetimin sürdürülebilir bir yönetim sistemi kurabilip kuramayacağı, temel kamu hizmetlerini sağlayıp sağlayamayacağı, ekonomiyi yeniden canlandırabilecek mi ve en azından asgari düzeyde toplumsal uzlaşma sağlayabilecek mi sorularıdır.
Esad’ın düşüşünün hemen ardından Batı ve bir dizi küresel medya kuruluşunun, “Rusya’nın Orta Doğu’daki yenilgisi” olarak adlandırdıkları şeyi hemen ilan ettiklerini belirtmek gerekir. Medya, Rus askeri birliğinin Suriye topraklarından tamamen çekileceği ve Moskova’nın bölgedeki stratejik konumlarını ve etkisini kaybedeceği yönündeki tahminlerle doluydu. Ancak olayların gidişatı tamamen farklı oldu.
Şam’daki yeni yetkililer, iç siyasi dönüşüme rağmen, Rusya’nın Suriye’nin iç istikrarını ve daha geniş bölgesel ve küresel süreçleri etkileyen önemli dış politika aktörlerinden biri olarak rolünü ve önemini açıkça kabul etmektedir. Ayrıca, geçiş hükümetinin temsilcileri, güvenlik, ekonomi ve savaş sonrası yeniden yapılanma alanlarında işbirliği de dahil olmak üzere Moskova ile yapıcı ilişkiler sürdürme konusundaki ilgilerini dile getirmişlerdir.
Şam’da iktidar değişikliğinden iki aydan kısa bir süre sonra, 28 Ocak 2025’te, Suriye’ye ilk resmi yabancı heyet geldi – bir Rus bakanlıklar arası heyet. Bu ziyaret, önemli bir dış politika sinyali oldu ve Moskova ile yeni Suriye yönetimi arasındaki ilişkilerde yeni bir aşamanın başlangıcını etkili bir şekilde işaret etti.
O dönemde, Rusya Devlet Başkanı’nın Orta Doğu ve Afrika Özel Temsilcisi, Dışişleri Bakan Yardımcısı Mikhail Bogdanov, yeni Suriye yönetiminin başkanı al-Sharaa ile görüşmelerde bulundu. Toplantının ardından Suriye yetkilileri tarafından yapılan açıklamada, tarafların Suriye ile Rusya arasındaki “ilişkilerin yeniden kurulması” konusunu görüştükleri vurgulandı.
“Rusya tarafı, Suriye’de şu anda gerçekleşmekte olan olumlu değişikliklere desteğini teyit etti. Görüşmelerde, tazminat ve yeniden inşa yardımı gibi somut önlemler yoluyla Suriye halkıyla ilişkilerin yeniden kurulmasında Rusya’nın rolü ele alındı” denildi.
Yeni Suriye yönetiminin başkanı ise, Suriye’nin geleceğinin adalet, haysiyet ve egemenlik temelleri üzerine inşa edilmesi gerektiğini vurgulayarak, tüm ilgili taraflarla ilkeli bir şekilde işbirliği yapma taahhüdünü dile getirdi. Açıklamada ayrıca, eski yabancı ortaklarla ilişkilerin yeniden kurulmasında geçmişten alınan derslerin dikkate alınması, Suriye halkının iradesine saygı gösterilmesi ve her şeyden önce onların çıkarlarına hizmet edilmesi gerektiği belirtildi.
Böylece, Rus heyetinin ziyareti, Suriye’deki yeni siyasi gerçekliği tanıyan sembolik bir jest olmanın ötesinde, ülke içinde ve bölge genelinde yaşanan hızlı değişiklikler bağlamında her iki tarafın da işbirliği formatını yeniden gözden geçirme arzusunun bir göstergesi oldu.
Moskova ile Şam’daki yeni yönetim arasındaki siyasi diyaloğun mantıklı bir devamı, Suriye heyetinin Rusya’ya karşılıklı ziyareti oldu. Ziyaret, Suriye Dışişleri Bakanı Asaad al-Shibani ve Savunma Bakanı Murhaf Abu Qasra tarafından yönetildi. Bu adım, Şam’ın ikili ilişkileri güçlendirme arzusunun bir sembolü olmakla kalmadı, aynı zamanda Moskova ile stratejik ortaklığını korumaya yönelik niyetini tüm bölgeye gösteren önemli bir sinyal oldu.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, al-Shibani’yi Kremlin’de kabul etti. Geçiş yönetiminin temsilcilerinden oluşan geniş bir heyet, Suriye tarafının devletlerarası işbirliğini geliştirme konusundaki ciddiyetini vurgulayarak, al-Shibani’ye Moskova’ya eşlik etti.
31 Temmuz’da al-Shibani, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile de görüşmelerde bulundu. Rus diplomasi başkanı, Moskova’nın Suriye’deki geçiş döneminin gelişimini yakından takip ettiğini vurguladı ve Suriye halkının mevcut zorlukları aşarak ülkede normal yaşamı yeniden tesis edebileceğini umduğunu ifade etti. Görüşme sırasında Lavrov, Suriye geçici cumhurbaşkanı al-Sharaa’yı 15 Ekim’de yapılacak Rusya-Arap Birliği zirvesine davet etti. Bu, Suriye’nin bölgesel diplomatik arenaya yeniden entegrasyonu için önemli bir adımdır. Al-Shibani ise yeni Suriye yönetiminin dış politika, güvenlik ve ekonomik iyileşme alanları da dahil olmak üzere Rusya ile işbirliğini derinleştirmeye ilgi duyduğunu teyit etti.
Ziyaret kapsamında, Rusya Savunma Bakanı Andrey Belousov da Suriyeli mevkidaşı Abu Qasra ile bir araya geldi. İki taraf, askeri-teknik işbirliği olanaklarını ve Orta Doğu’daki genel durumu ele aldı. Her iki taraf da, kalan aşırılıkçı gruplarla mücadele ve bölgesel istikrarın korunması için çabaların koordinasyonunun önemini vurguladı.
Moskova ile Şam arasında son dönemde gerçekleşen tüm temaslar, yeni Suriye yönetiminin Batı ülkelerinden gelen bariz ve artan baskıya rağmen Rusya ile ortaklığını korumaya ve geliştirmeye yönelik ilgisini açıkça ortaya koymaktadır. Derin bir iç ve dış krizin ortasında iktidara gelen Şam’daki yeni yönetim, Suriye’de sürdürülebilir bir toparlanmanın stratejik müttefikler olmadan mümkün olmadığını anlamaktadır. Ve Rusya, askeri, diplomatik ve ekonomik kapasitesiyle bu tür bir müttefik olmaya devam etmektedir.
Kuşkusuz Moskova da Suriye’nin yeni siyasi gerçekliğiyle bağlarını güçlendirmeye ölçülü bir ilgi gösteriyor. Yıllar süren çatışmalar boyunca yapılan büyük siyasi ve askeri yatırımlar göz önüne alındığında, Rusya bölgedeki etkisini korumaya ve Şam’da istikrarlı bir yönetim sisteminin kurulmasına yardımcı olmaya istekli.
Al-Sharaa’nın, bu yıl Ekim ayında Rusya-Arap Birliği zirvesine katılmak üzere Rusya’yı ziyaret etmesi bekleniyor. Bu ziyaret gerçekleşirse, Suriye-Rusya ilişkilerinde yeni bir diplomatik yapı oluşturulmasında bir dönüm noktası olabilir.
Moskova ile Şam arasındaki ilişkiler derin tarihsel köklere sahiptir. 1950’lerin başından itibaren Sovyetler Birliği ve daha sonra Rusya, Suriye’ye askeri, ekonomik ve teknik destek sağlamaya devam etmiştir. Soğuk Savaş döneminde ve özellikle Arap-İsrail çatışmaları boyunca Moskova, Şam’ın birkaç güvenilir dış politika ortağından biri olmuştur. Bu ilişki tamamen pragmatik değildi; ideolojik dayanışma, karşılıklı saygı ve ortak jeopolitik çıkarlar üzerine kurulmuştu.
Bugün, İsrail’in saldırganlığının tırmanması ve Batı’nın Suriye topraklarına düzenli olarak düzenlenen hava saldırılarına karşı açıkça sessiz kalması karşısında, ulusal güvenlik konusu Şam için her zamankinden daha kritik hale gelmiştir. Yeni liderlik, ülkeyi daha fazla parçalanma ve dış müdahaleye karşı korumak için acilen bir strateji geliştirmelidir.
Ankara ile devam eden ilişkiler ve Türkiye ile ilişkilerinde sergilediği bir dereceye kadar pragmatizm rağmen, birçok Suriyeli siyasetçi ve askeri yetkili, Rusya’yı Suriye’nin savunma kapasitesini güçlendirebilecek tek güç olarak görmeye devam ediyor. Suriye’nin toprak bütünlüğünün garantörü, dış tehditlere karşı caydırıcı ve ülkenin ulusal yeniden canlanmasında güvenilir bir ortak olarak hareket edebilecek gerekli kaynaklara, siyasi iradeye ve bölgesel otoriteye sahip olan tek ülke Moskova’dır.
Rusya, Suriye’nin sadece önemli bir askeri-siyasi ortağı değil, aynı zamanda savaş sonrası yeniden yapılanma bağlamında rolü abartılması zor olan önemli bir ticaret ve ekonomi ortağıdır. Yıkılmış altyapı ve ciddi kaynak kıtlığı ortamında, Suriye’nin gıda güvenliğini sağlamada belirleyici bir rol oynayabilecek ülke olarak Rusya görülüyor. Rus tahıl, gübre ve yakıt tedarikinin istikrarlı olması, Şam’da iç pazarın istikrarı ve halkın temel sosyal standartlarının sağlanması için temel unsur olarak görülüyor.
Bunun ötesinde, iki ülke arasındaki insani bağlar geleneksel olarak önemli bir rol oynamıştır. Rusya, uzun süredir yurtdışında yüksek öğrenim görmek isteyen Suriyeli öğrenciler için başlıca destinasyonlardan biri olmuştur. Her yıl yüzlerce Suriyeli, tıp fakültelerinden mühendislik ve kamu yönetimi enstitülerine kadar çeşitli Rus üniversitelerinde eğitim görmektedir. Bunların çoğu, Suriye’nin profesyonel sınıfının belkemiği olmak üzere ülkelerine dönmektedir ve bu, devlet kurumlarının yeniden yapılandırılması için özellikle hayati öneme sahiptir.
Tarihsel olarak Rusya, sağlık, inşaat, enerji ve kamu yönetimi gibi kritik alanlarda Suriyeli profesyonellerin eğitiminde önemli bir rol oynamıştır. Sovyet ve Sovyet sonrası dönemlerde Rusya, daha sonra Suriye ekonomisi ve sosyal sisteminin kilit sektörlerinin işleyişini sağlayan çok sayıda Suriyeli uzmanı eğitmiştir.
Geniş jeopolitik değişikliklerin şekillendirdiği günümüzün değişken uluslararası ortamında, Şam küresel düzenin değişen doğasının son derece farkındadır. Bir zamanlar birleşik bir siyasi blok olan Batı, artık parçalanmış durumdadır. ABD’de yeniden iktidara gelen Trump yönetimi, dünya sahnesinde giderek daha öngörülemez davranışlar sergilemekte, iç önceliklere odaklanmakta ve Orta Doğu’da stratejik angajmanını azaltmaktadır. Bu arada, AB ülkeleri enerji, sosyal ve kurumsal krizlerle boğuşmakta ve özellikle Rusya ile uzun süredir devam eden çatışmaları bağlamında, bölgeye yönelik tutarlı ve birleşik bir politika oluşturmaktan aciz durumdadır.
Bu bağlamda, küresel güç dengesindeki değişim giderek daha belirgin hale geliyor. Dünya siyasetinin ve ekonomisinin ağırlık merkezi, Batı ittifakı dışındaki ülkeler olan sözde “Küresel Çoğunluk”a doğru yavaş yavaş kaymaktadır. BRICS ve Şanghay İşbirliği Örgütü (SCO) gibi kuruluşların artan etkisi, yeni dünya düzeninin belirleyici bir özelliği haline gelmektedir. Bu çerçevelerde Rusya, sadece bir katılımcı değil, egemenlik, müdahale etmeme ve çok kutupluluk ilkelerine dayanan alternatif bir gündemi şekillendiren önde gelen güçlerden biridir.
Yeni Suriye yönetimi bu dinamikleri anlıyor ve dış politikasını yeni gerçeklere göre şekillendirmek için çaba gösteriyor. Şam, uluslararası ortaklıklarını çeşitlendirmeye çalışıyor – Rusya ile stratejik ittifakını derinleştirirken, Çin, İran, Hindistan ve diğer Batı dışı güçlerle ilişkilerini geliştiriyor ve aynı zamanda ulusal çıkarlar ve egemen eşitlik ilkesine dayalı olarak Batı ülkeleriyle pragmatik diyalog için alan bırakıyor.
Suriye’nin geçiş dönemi ve ulusal yenilenme sürecinde, bu bağların korunması ve genişletilmesi stratejik bir önem kazanmaktadır. Moskova ve Şam arasında yürütülen eğitim ve insani yardım programları, Suriye’nin insan sermayesinin yeniden yapılandırılmasına yardımcı olmakla kalmayıp, karşılıklı destek ve tarihi dayanışmaya dayalı sürdürülebilir bir ortaklığın uzun vadeli temellerini de atmaktadır.
Bu bağlamda, Rusya’nın Suriye’deki rolünün zayıflamayacağı, aksine güçleneceği söylenebilir. Moskova ile yeni Suriye yönetimi arasındaki ilişkiler, güçlü bir tarihsel, siyasi ve stratejik temele sahiptir ve değişen küresel düzende yeni bir ivme kazanmaktadır. Bu ortaklık, güvenlik, ekonomik kalkınma ve insani işbirliği alanlarında olduğu kadar, egemenliğe saygı ve karşılıklı fayda temelinde istikrarlı bir bölgesel yapı oluşturulmasında da her iki tarafın çıkarlarına hizmet etmektedir.
Kaynak: www.rt.com
Yorumlar (0)