Prof.Dr. Nurullah Genç Yazdı: Sorulardan Ev Yaptım
Derûnî bir âleme girmedikçe, ünlemini hep koruyan sorular vardır. Kafa karıştırırlar ve yıpratırlar insanı. Soruların kısır döngüsü benzemez hiçbir şeye...
İnsanoÄŸlu diÄŸer varlıklardan kendini, düşünerek, konuÅŸarak, imgelem oluÅŸturarak ötekileÅŸtirir . Aksi halde, evrende birlikte yaÅŸadıklarını…
Â
Mustafa MUHARREM / Åžair-Yazar Â
İnsanoÄŸlu diÄŸer varlıklardan kendini, düşünerek, konuÅŸarak, imgelem oluÅŸturarak ötekileÅŸtirir . Aksi halde, evrende birlikte yaÅŸadıklarını, kendi özneliÄŸine göre konumlandıramaz ve nesneleÅŸtiremez. İnsanın ikamet çabası, bütün tabiatı kendisinin nesnesi ne indirgemekle parlayan bir efendileÅŸme kıvılcımıdır bu yüzden .    Â
Hayat enstrümanlarına yöneliÅŸ, insanın tarihsel izleÄŸi boyunca yaÅŸama formları içindeki yolculuÄŸunun geçtiÄŸi mesafeleri verir. İnsanın yeryüzündeki mevcudiyeti, bu yüzden hayat üsluplarının yeÄŸlenme ve terk edilme hikayesidir. Bu yüzden bir hayattan diÄŸerine sıçramak, ikamet etme stilleri içinde bazen debelenmek, bazen de ilerlemektir.   Â
MukimliÄŸini çevreye nüfuz misyonuyla koruma altında tutmak ve meÅŸrulaÅŸtırmak niyeti, kiÅŸi oÄŸulları sınıfından ÅŸehirliye has bir perspektiftir . DoÄŸumla baÅŸlayıp ölümle biten rüyada santral olma vazifesi üstlenebilecek kabiliyet ve azim göstermek, ÅŸehirlinin ikamet terbiyesidir yani . İnsanı ipotekte tutan korkulara karşı birlik içinde bir hat çekmek, diplemesine bir blöften baÅŸka bir ÅŸey de deÄŸildir aslında ama, bu ekonomik ve bir o kadar sembolik hile, acziyeti simetrik bir avuntu ÅŸebekesine evirir .    Â
Ekonomiktir, çünkü aÅŸkın ile yüz yüze hesap görmenin pahasını rayiçlendirmektense, denklik ölçüsünü dünyanın sunduklarından keser. Böylelikle soyutun tartıda çekilemez sıkletini silip, yerine tanıklık kapasitesinin hacmini geçirir. NicelikselleÅŸtirilme müjdesini haykıran, nitelin eriÅŸilmezliÄŸinden çok daha kolay bir mesafe, çok daha itaatkar bir munisliktir. Åžehirlilik, bu kertede tabiatın da hayatın da insana karşı yaktığı sadakat ışığı etrafında kümelenme hamlesidir.   Â
Semboliktir, çünkü kolektif tasvipler ve tasdiklerin kalburu, özel anlamlandırmaların genel kodlar olarak iliÅŸkileri tanzimini disiplinleÅŸtirir. KiÅŸiler, bu semboller düzeninin rükünlerine göre figürleÅŸir. Aradaki ilmekler, düşünüşleri, duyuÅŸları ve tasarımları parolalar yardımıyla taşıyıp açan dilin bazen tekli bazen çoklu kuryeleridir . KiÅŸilerin zihinlerini üyelik aidatı olarak ödediÄŸi bir örgüt modelidir dil bu yüzden ve içine alınmışlık, objelere, tarihe, topluma adım atabilmektir .   Â
Bu semboller, korkuya karşı insanı koruyacak savunma aletleridir ayrıca ve bu sayede ÅŸehir, aynı muhkem mecazlarda müttefik olanların mekan meselesidir. Åžehirli bu vechesiyle, aynı güneÅŸ altında bulunmaktansa, birbirlerine üstünde konvansiyona gidilmiÅŸ remz ve mecazlarla perçinlenmektir.  Â
Mensubiyet, sembollerin birleÅŸtirici ve yapıştırıcı faaliyetine tanınan fırsat ırmaklarınca emzirilir, gürbüzleÅŸtirilir . Åžehirli bu yüzden merkezden çevreye sembolleri mekanlaÅŸtırmanın aklı olarak tabiatı kendi mizansenine, kendi heyecanlarının sahnesine iliÅŸtirir . Bu dekoratiflik, dünya ikameti cihetindeki sahiciliÄŸinin ÅŸeffaflaÅŸmış delilidir halbuki ve bu yolla, hüküm sürmeyi bir müdahale fesahatinin cezbesine çevirir .                                  Â
Mukim kalmayı, hemcinslerini tokuÅŸturarak kaybedenler için bir tasviye melekesi ve kazananlara ise, bir sulh güvencesi yapan, ÅŸehirlinin hayata dair vukufiyetidir . Bu duruÅŸun referansı, hiç şüphesiz tesisleÅŸmiÅŸ menfaatlerdir . Hayatın bu menfaat idrakinden zengin ve bir o kadar da her türlü takdim kombinasyonuna müsait teÅŸkilatlanmalar üretebilmek, ÅŸehir  için kaynaşılmış bir ruh demektir .     Â
Åžehirli, mekanlaÅŸtırmayı bir menfaat koordinasyonunun mükemmeli ıskalamak istemeyen iç hatasızlığına çabuk razı etmekte mahirdir . Estetik artık organize bir yükseliÅŸtir ve zevkler, bu irtifa sebebiyle kiÅŸiyi zorunlulukların baskısından müstakilleÅŸtirir. Bu yüzden ÅŸehirli, ikameti estetize eden çok katmanlı bir tecrübedir. İkametinden tabiatın da izlemekten ve katılmaktan baÅŸka bir ÅŸey yapamayacağı istikamet kazanmak, ÅŸehirliye özgü bir ontolojik yetenektir.    Â
Şehirli olmak, bu bağlamda inceltilmiş argüman dizilerinden hangisinin durumu açıklayabileceğini belirlemek üzere, ihtiyaçları tablet cevapların nezaketinde işlemektir. En kutsaldan en sıradana, bir silsile izleyerek mukimliğinin gereklerini karşılıklı güvence taahhüdleri olarak istifler şehirli.
Emniyetini, metafizikten pratiğe, otoriterden başı buyrukluğa, güzelden kötüye, birbirini nötrleştiren zıtlıkların dengesini gözetmekten türetir çünkü o . Denge, şehirli için kozmik telakkide de, sosyal münasebet ekseninde de, oto kontrol ve oto kritik süreçlerinde de hem bir ikamet ritmi, hem bir hayatiyet akidesidir.
                    Â
 Â
Derûnî bir âleme girmedikçe, ünlemini hep koruyan sorular vardır. Kafa karıştırırlar ve yıpratırlar insanı. Soruların kısır döngüsü benzemez hiçbir şeye...
On dokuzuncu yüzyıl, bilindiği üzere Osmanlı İmparatorluğu’nun modern unsurlarla, farklı düzeylerde, etkin bir biçimde karşılaşma yüz yılıdır.
Gazze’de soykırım artık son raddeye gelmiş olması, Lübnan’ın İsrail tarafından adeta Gazze’ye döndürülmesi ve Suriye’de gene İsrail saldırıları üzerine..
Nazım Hikmet “ davet “ şiirinde “ yok edin insanın insana kulluğunu “ diyor ya...