Prof.Dr. Afşin Şahin Yazdı: Bulgaristan ve İş Birliği İmkanları

A+
A-

Prof.Dr.Afşin Şahin / Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi 

Milton Friedman, 1990 yılında Nobel Ekonomi Ödülü verilen Harry Markowitz’in Chicago Üniversitesi’nde İktisat anabilim dalındaki doktora tez savunma jürisinde yer almış ve Markowitz’in çalışmasının iktisat ve matematik gibi alanlardan farklı olduğunu, yeni bir alana işaret ettiğini belirtmiştir. Zamanla finansal veriler ile iktisadi verilerin etkileşimi artmış; aradaki farklar ve etkileşimler bilimsel açıdan araştırılmaya başlanmıştır. Makro iktisadi konularda, genelden özele konunun derinlemesine göreli biçimde daha zordur; çünkü konu geneldir ve bağlantıları geniştir. Finans ve bankacılıkta ise konu daha fazla daralmakta ve özelinde derinliklere inilebilmektedir.

Donald Trump’ın, 2 Nisan 2025 tarihinde pek çok ülke için gümrük tarifelerini artırmasını takiben, 3 Nisan 2025 Perşembe günü ABD’de Standard & Poors endeksi %4’e yakın değer kaybetmiş, ve KBW Bankacılık Endeksi ise %10 düşmüştür. Böyle bir süreçte, Balkan ekonomilerinin Türkiye açısından makro iktisadi ve finansal açıdan önemi artmıştır. Aşağıda Bulgaristan özelinde bazı veriler incelenecektir. Veriler Eurostat veri tabanından internet aracılığıyla temin edilmiştir. Grafik çizimlerinde R programı kodları yazılırken ChatGPT 4.0’dan yararlanılmıştır.

Tüketici Fiyat Endeksi (HICP) (2015=100) aşağıdaki grafikte çizilmiştir. 2015 yılı, tüm ülkelerde baz yıl olarak 100 kabul edilmiştir. 2024 itibarıyla Bulgaristan’ın HICP değeri 138’dir; bu da ülkede son dokuz yılda fiyatların %38 arttığını göstermektedir. Romanya, 150 ile bu ülkeler arasında en yüksek enflasyona sahip ülkedir. Bulgaristan ise orta düzeyde enflasyon yaşayan bir ülke konumunda konumundadır. Slovenya (128) ve Yunanistan (119) gibi Euro’nun yaygın olarak kullanıldığı ülkelerde ise fiyat artışları nispeten daha sınırlı kalmıştır. Bu çerçevede, Bulgaristan’daki fiyat artışlarının Euro Bölgesi ortalamasının üzerinde, ancak Romanya kadar yüksek olmadığı görülmektedir. Türkiye’de bu rakamın 2024 yılında 905 olması, para politikası uygulayıcılarının ihracat potansiyelinin artması, rekabetçiliğin yakalanması ve işbirliklerinin güçlendirilmesi için fiyatlar genel düzeyindeki artışı istikrarlı bir pozisyona sokmasının zorunlu olduğuna işaret etmektedir.

Kaynak: Eurostat

Kişi Başına GSYH (% AB27 Ortalaması), Bulgaristan’da 2015 yılında AB27 ortalamasının sadece %24’ü iken, 2024’te %41’e yükselmiştir. Buna rağmen, Hırvatistan (%55), Romanya (%47), Slovenya (%79) ve Yunanistan (%57) gibi ülkelerin gerisinde yer almaktadır. En büyük sıçramanın Hırvatistan ve Romanya’da yaşanması ilginçtir. Genel olarak Bulgaristan’ın AB ortalamasının altında bir gelişmişlik düzeyi izlediği söylenebilir ancak süreç içinde hızla gelirini artırması geleceğe dönük olumlu sinyaller meydana getirmektedir.

Kaynak: Eurostat

Reel Efektif Döviz Kuru (REER) (2015=100), Bulgaristan’ın REER değeri 2015’te 100 iken 2024’te yaklaşık 113’e ulaşmıştır. Bu durum, Bulgar Levası’nın reel olarak değer kazandığını göstermektedir. Bu durum, ihracat rekabetçiliğini negatif etkilerken, enflasyon baskısını ise ülke içinde sınırlayabilir. Hırvatistan ve Romanya’da da benzer artışlar gözlemlenirken, Yunanistan’ın REER değeri hemen hemen sabit kalmıştır.

Kaynak: Eurostat

Gecelik para piyasası faiz oranları yıllık olarak incelendiğinde, Bulgaristan’ın gecelik faiz oranları AB-27 içinde en düşüklerden bir tanesidir. Ayrıca, Bulgaristan, Macaristan, Yunanistan ve Romanya’da; Almanya, Avusturya, Belçika, İrlanda, Danimarka ve Lüksemburg ile karşılaştırıldığında çalışan başına ortalama tam zamanlı düzeltilmiş maaşlarının %20’sinden daha düşük olduğu görülmektedir. Faiz oranı ve işgücü maliyeti avantajı, niteliksiz mal üretiminde Bulgaristan’ın rekabetçilikte güçlü yanlarıdır. Türkiye açısından temel bir değerlendirme yapmak gerekirse; Türkiye’nin faiz oranlarının AB üyesi ülkelerle karşılaştırıldığında, yatırım düzeyini artırmak ve Balkan ülkeleri ile daha fazla iktisadi ilişki geliştirmek bakımından faiz oranlarını, uzun vadede makro iktisadi altyapısını iyileştirerek yatırım yapılabilir düzeye indirmesi bir zorunluluktur.

Makro iktisadi ve finansal veriler incelendiğinde, Türkiye ve Bulgaristan’ın güçlü yönlerini birleştirerek ve iş birliklerine giderek, kazan-kazan stratejisi çerçevesinde dünyaya açılma potansiyeli olan iki önemli ve gelecek vaat eden ülke olduğu söylenebilir.

 

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

Yorumlar (0)

YORUM YAZ

Bir yanıt yazın

POPÜLER HABERLER