“Ailemizin Polisi Okulda” projesi kapsamında kütüphane açıldı
Pazaryeri Gündem / BİLECİK (İGFA) -
Mustafa Muharrem / Şair-Yazar
Şiir, kelime dışındaki dünyaların geçerliğini yitir- diği yerden tüter. Yaşantının kozmik ya da kaotik, bi- reysel ya da toplumsal libaslarını darlıklarının iktidarı ile böbürlenmekten alıkor. Dilsel bir tepkimedir çerçevelenmeye, indirgenerek kilitlenmeye. İnsanın anlam ile arasında kesilen irtibatı yeniden kurma çabası olarak, öze ait bir test hazırlar şiir. Biz bu testle insaniyet sarnıçlarımızın doluluk oranını, kireçlenme miktarını ölçümleyebiliriz. Şiirin revaç görmediği bir dilsellik, anlam kaçaklığının övüldüğü, özün kabuk karşısında kö- leliğe zorlandığı bir zulüm biçimidir sadece. Varoluşun belleğine inerek hayatiyetin mayası ile bizi yüzleştirmek, şiirin hakemliğine müracaatı gerektirir. Anlamın soyut sabitleri ile gerçekliğin somut değişkenliği arasında diyalogun sıhhatini ve emniyetini korumak şiirin işidir. Şiir bize, özgüllüğümüzü bağıllığın kafesinden uçurarak âzâd etme cömertliğini bağışlar. Bağıllığın, büyücülük yöntemleriyle özgüllüğü tahrifine karşı bir icaz yeteğininin cisimleşmesidir bu. Bu imkân, maskeye tabiiyetin yurdundan yüzün ülkesine iltica garantisi sunar.
Bu takdimi nedeniyle şiirin, dine özgü bir alana ser- vis yaparak yetki sahasını kutsala özdeşlediği söylenebilir. Ancak, şiirin müeyyide organı yoktur. Şiir, uyandırdığı çağrışımların, dirilttiği duyarlıkların emrine sokmaz insanı. Şiirin âhireti, şiirdir. Çünkü şiir, mutlak olana tırmanışın mesafe baremidir. Kendi ses hüviyetini belirleme hakkı vardır şiirin. Kişinin dünya görüşünü, yaşama stilini tayindeki serbestiyetine benzer bu. Kişi nasıl dilediğince bir dünyanın sosyo-kültürel bileşeni ise, bu terkibin içkinliğinde enstrümanlaşıyorsa, şiir de seçtiği tahassüslerin üyesidir. Parça, bütünün ez- gisi içinde aidiyetinin özetini kimlikleştirir. Bütün de, müziğinin ritmini, parçalar hâlinde işittirir. İnsana, anlama ve mutlaka en yakın patika şiirdir. Şiirin patikasına girilemediğinde, insansızlığın, anlamsızlığın ve mutlaksızlığın vahşeti çınlar. Bu çınlamanın şiddeti, gürültü tufanının içinde varoluşun bütün hayatlaşmış formlarını boğar gözünü kırpmadan.
Şiir herkese ve her şeye, varlıksal çekirdeğini bir eskiz olarak seyrettirir. Akışın içinde insanın koptuğu sılayı hatırlatır. Daimi adresimize nasıl varılacağının krokisini çiziktirir. Şiir insanın çevresini kuşatan, ruhunu ablukada tutan realiteye özün cevabıdır. Realite, kendi kurallarına itaat düzeyinde geçerliğini pekiştirebilir. Ama mutlak ve değer, bu taarruzla tepelenmeye rıza gösterecek midir? İşte şiirin mazereti bu noktada insanın savunulmasıdır. İnsanın savunulması, süren oluşun tahriflerden korunması, yani, anlamın bozulma tehlikesiyle rastlaşmasına karşı önceden uyarılması demektir. Öyleyse şiir, anlamı himayesine alarak insanı, insanın mutlak ile bağlantısını, varlık ile hayat hattını, kendi çitlerinde, güven içinde yaşatma devletidir. Saf ruhun örgütlenmiş iç devletidir bu. Hayatın akorduna yönelecek her türlü tehdidin çarparak kırılacağı sarp surlarda, nöbeti kelime tutar. Şiirin damarı, gölgelerin, yankıların, yansımaların tahakkümüne itirazdır bu yüzden. Şiir doğal seyirdeki sapmaları, sıkıştırılmaları imha etmeyi hedefleyerek, varlığa asıl kartvizitindeki becerileri tanıma şansı verir. Asliyetiyle iletişimde hiç bir varlık insan kadar ihmalkâr değildir. Şiirin coğrafyası kendi sınırlarını bu ihmâllerin genişliği ve yüksekliği ile bilebilir. Dilin gözleri önünde, natürel kalma ile sentetikleşme, molasız, ateşkessiz kapışmalarını sürdürmektedir. Şiir, insanı insan, eşyayı eşya, tabiatı tabiat, zamanı zaman olarak mündemiç potansiyelleriyle baş başa bırakma nezaketidir. Dilin rahmi, estetik salgı- lar kadar etik çeperlere de sahiptir bu nedenle.
Ne cehennem müfettişidir şiir, ne cennet hademesi. Kestiği tek ceza, nesne kalmaya mahkûm olmaktır in- san için. Çünkü şiir iradeye ihanetten intikamını, iradeyi nesneliğe perçinleyerek alır. Her şeyin ve herkesin yüzdüğü kompozisyona göre kulaç atmasını ister o. Şiirin etik iskeleti, estetiğin bedenselliğiyle bezenerek, bütünleşerek somutluk tabakasına sarkar; cismaniyet kazanır; ete kemiğe bürünmüş olarak aramızda dolaşmaya başlar. İnsanın genel serüveniyle eşzamanlı bir akranlık, hatta bir yoldaşlıktır bu. Şiir, seferine insanî olanlar durağından çıkar önce. Şiirin derdi, insanın ve varlıkların kendi içerikleriyle uyumsuzluklarını giderebilmek, barışıklıklarını tazeleyebilmektir. Öyleyse şiirin bizi muhatap etmeye uğraştığı ilişki, arı durumumuza vuslat ortamıdır. Öyleyse şiir, saf hafıza ile aramızda esen küskünlüğü, bizim saf hafızaya yaptığımız mızık- çılığı onarma etkinliği, elçiliğidir. Şiirin ahlâkı, insanın ve hayatın iç doğasıdır çünkü. Şiir, iç doğadan, fıtrattan başka terazi, başka ölçü kullanmaz. İç doğa yerine açılmış yapaylık bayraklarına da tahammülü yoktur şiirin. Künhün çeşitlemelerinden herhangi biri diğerlerini kullaştırıyorsa, iç doğanın sesi kısılıyorsa, fıtrat muharrefliğin arkadan bıçaklamasına kurban gidiyorsa, şiir burada özgürlüğün maruz kaldığı teröre karşı ta- bii bir müdafaa ehliyetiyle kendi şebekesini kuracak ve harekete geçirecektir. Şiir dilin, anlamı tutan, anlama tutunan el olan dilin vicdanıdır. Vefasızlığı hiç affetmez. Çünkü vefasızlık, iç doğaya karşı cellatça bakmayı buyurur. İnsanı neler insan sıfatına kavuşturuyorsa o faktörlere dair algı çapaklarını silmek, şiirin anlam ile varlık arası dostluğu canlı tutmanın haricine niyetlen- mediğinin delilidir. Arı olmaktan arı olmayı unutmaya doğru giden maceramızda şiir bize varmamız gereken menzili işaret eder. Başlangıçtaki lekesizliktir orası, başlangıçtaki katışıksızlık ve arılık. Saflığın zedelenmesine karşı müntakimdir şiir. Çünkü saflığın hukuku, bu berrak, bu duru hâlin özgürce yaşantılanmasını töreleştirir. Varlık hafızasında görülebilecek silinti ve kazıntılar hangi hinliğin, hangi sinsiliğin ürünleriyse, şiir iç doğanın fedaisi olarak o güçlerle çarpışır. Bu yüzden şiir, barışseverliği ve ara buluculuğu kadar savaşkandır da. Çünkü vicdan, doğrudan kozmosu örüntüleyen mutlakın frekansındaki tek lehçedir.
Pazaryeri Gündem / BİLECİK (İGFA) -
Marmaris Belediye Meclisi’nin Nisan ayı olağan toplantısında Belediye’nin 2024 Yılı Faaliyet Raporu oy çokluğu ile kabul edildi. Bazı meclis üyeleri Başkan Acar Ünlü’nün faaliyet raporunu onaylamadı.
Şahinbey Belediyesi, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Zekâ Oyunları Federasyonu iş birliğiyle Akıl ve Zeka Oyunları Turnuvası düzenledi.
Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Yorumlar (0)