Sümeyra Türk / Stratejik İletişim Uzmanı
Bir üniversiteyi özel yapan şey nedir? Dersliklerdeki bilgi mi, kampüsün güzelliği mi, yoksa toplumla kurduğu bağlar mı? Bir devlet üniversitesinin yöre halkı gözündeki imajını araştıran bir çalışma, bu sorulara yanıt ararken, bize yükseköğretim kurumlarının toplumdaki yerini anlamak için çarpıcı dersler sunuyor. Gelin, bu araştırmanın bize anlattıklarına birlikte bakalım.
Üniversiteye 6,90 Puan verilmiş: Ne Eksik, Ne Fazla
Araştırma, yörede yaşayan 337 kişinin görüşleriyle şekillenmiş. 17’den 85’e farklı yaş gruplarından katılımcılar, üniversiteye 1’den 10’a bir ölçekte ortalama 6,90 puan vermiş. Yani, üniversite genel olarak beğeniliyor, ama “mükemmel” olmaktan biraz uzak. Peki, bu puanı neler belirliyor? Katılımcılar, en çok kampüsün güzelliğine, eğitim kalitesine, öğrencilerin iş dünyasına hazırlanmasına ve sunulan hizmetlere yüksek not vermiş. Ama ilginç bir detay var: Üniversitenin araştırma, spor veya liderlik gibi “profesyonel” yönleri daha düşük puan almış. Anlayacağınız, insanlar bir üniversiteyi değerlendirirken daha çok gördüklerine, deneyimlediklerine bakıyor.
Bir Üniversite, Yedi Farklı Yüz
Çalışma, üniversite imajını yedi temel parçaya ayırmış:
Genel imaj, müfredat, eğitim ve araştırma, eğitim kalitesi, çevre, finans ve spor.
Bu, bir üniversitenin imajının ne kadar çok yönlü olduğunu gösteriyor. İnsanlar sadece derslerin içeriğine değil, kampüsün havasına, maliyetlere, hatta spor sahalarına bile bakıyor. Üniversite dediğin, sadece diploma veren bir yer değil; bir yaşam alanı, bir topluluk merkezi.
İmajın Anahtarı: Görünenler ve Yaşananlar
Araştırma, imajı şekillendiren unsurları üç gruba ayırmış:
Kişisel (yaş, eğitim, gelir gibi),
Çevresel (konum, maliyetler, kabul standartları) ve kurumsal (binalar, kütüphane, spor tesisleri). Sonuç mu? Kurumsal unsurlar, yani kampüsün görünümü, kütüphanenin zenginliği veya teknik imkânlar, diğerlerinden daha çok öne çıkıyor. Ama bir çelişki var: İnsanlar genel imajı değerlendirirken bu somut şeylere odaklansa da, üniversitenin araştırma veya liderlik gibi “soyut” başarıları pek önemsemiyor. Yani, güzel bir kampüs ve iyi hizmet, çoğu zaman akademik ünden daha etkili. Bana burası biraz ilginç geldi.
Bağ Kuranlar Daha Çok Seviyor
Çalışmanın en dikkat çekici bulgusu, üniversiteyle bağı olanların –öğrenciler, çalışanlar, veliler, yakın çevrede yaşayanlar– imaja daha sıcak bakması. İnsanlar, önce kendi deneyimlerinden, sonra çevrelerindeki insanların söylediklerinden, en son da medyadan etkileniyor. Bu ne demek? Üniversiteler, parlak reklam kampanyalarından çok, insanlarla kurdukları samimi ilişkilere yatırım yapmalı. Bir öğrencinin memnuniyeti, bir komşunun güleryüzü, en iyi reklamdan daha güçlü.
Neden Önemli?
Bir üniversitenin imajı, sadece prestij meselesi değil. İyi bir imaj, yetkin öğrencileri çeker, nitelikli hocaları getirir, toplumu bir araya toplar. Bu çalışma şunu söylüyor: Üniversiteler, toplumun bir parçası olduklarını unutmamalı. Kampüslerini güzelleştirmek, hizmetlerini iyileştirmek ve en önemlisi, çevrelerindeki insanlarla güçlü bağlar kurmak zorundalar. Çünkü bir üniversite, sadece dersliklerde değil, toplumun kalbinde var olur. Bu hikâye, bize bir üniversiteyi değerli kılanın ne olduğunu hatırlatıyor: Güzel binalar, kaliteli eğitim ve hepsinden önemlisi, insanlarla kurulan o sıcak, samimi bağ. Üniversiteler, bu bağı güçlendirdikçe, toplumun gözündeki yerleri de sağlamlaşacak.
Yorumlar (0)