Sümeyra Türk Yazdı: Din ü Devlet, Mülk ü Millet: Türkiye’nin Omurgası

A+
A-

Sümeyra Türk / Stratejik İletişim Uzmanı 

Bu topraklar, asırlardır bir büyük medeniyetin beşiği oldu. Osmanlı’nın görkemli çınarından Cumhuriyet’in genç fidanına uzanan bu yolculukta, Türkiye’nin ruhunu ayakta tutan dört temel direk var: Din, devlet, mülk ve millet. Bu dört kelime, sadece bir deyim değil, bu memleketin ana omurgası, kalbinin atışıdır. “Din ü devlet, mülk ü millet” derken, atalarımız bize bir pusula bıraktı: Bu topraklarda kimliğini unutanın, köklerinden kopanın sonu yalancı bahar olur, kışı ise pek çetin geçer.

Türkiye’nin soyu Türk’tür, dini İslam’dır. Bu, ne bir dayatma ne de bir ayrımcılık ifadesidir; bu, tarihin, kültürün ve coğrafyanın bize çizdiği yoldur. Asırlardır bu topraklarda Türk’ün bayrağı dalgalanır, camilerden ezanlar yükselir. Bu, bizim kimliğimizdir; ne reddedilebilir ne de görmezden gelinebilir. Elbette bu memlekette farklı inançlar, farklı renkler her zaman var oldu, var olacak. Ama ana omurga budur: Türk milleti ve İslam. Bu omurgadan sapmak isteyen, bu toprakların ruhunu anlamamış demektir. Ve tarih, bize şunu öğretir: Köklerinden kopan, özünü unutan her hareket, her fikir, nihayetinde kaybetmeye mahkûmdur.

Din: Kalbimizin Pusulası

İslam, bu toprakların mayasıdır. Osmanlı’da adaletin, birliğin, merhametin timsali olan dinimiz, bugün de milletimizin manevi dayanağıdır. Bu milletin kalbinden İslam’ı çıkarmak mümkün mü? Camilerimiz, tekkelerimiz, medreselerimiz sadece ibadet yerleri değil, aynı zamanda kültürümüzün, dayanışmamızın merkezleri oldu. Din, bizi bir arada tutan manevi harçtır. Onu yok saymak, bir binanın temelini dinamitlemek gibidir.

Devlet: Birliğimizin Kalesi

Devlet, bu topraklarda her zaman milletin hizmetkârı oldu. Osmanlı’da padişahın adaletle hükmetmesi, Cumhuriyet’te ise egemenliğin millete geçmesi, devletin ne kadar kutsal bir emanet olduğunu gösterir. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” derken, devletimizin varlık sebebi millet oldu. Ama bu devlet, sadece bir yönetim değil, aynı zamanda bir ideal, bir birliktir. Devletsiz millet, milletsiz devlet olmaz. Bu ikisini ayırmaya kalkan, memleketin kalesine dinamit koyar.

Mülk: Vatan, Namusumuzdur

Mülk, yani vatan, bu milletin namusudur. Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da kanla sulanan bu topraklar, bizim en kutsal hazinemizdir. Vatan sadece bir coğrafya değil, atalarımızın emaneti, çocuklarımızın geleceğidir. Onu korumak, sadece sınırları değil, o sınırlar içindeki kültürü, kimliği, birliği korumak demektir. Vatanına sırt çeviren, bu toprakların ruhunu anlayamaz.

Millet: Birlikte Biz Olmak

Millet, bu topraklarda yaşayan, aynı ideale, aynı geçmişe, aynı geleceğe inanan insanların toplamıdır. Osmanlı’da millet, dini toplulukları ifade etse de, Cumhuriyet’le birlikte Türkçeye, ortak kültüre ve yurttaşlığa dayalı bir ulus olduk. Bu milletin özü, Türk’tür; mayası, İslam’dır. Farklı renklerimiz, farklı seslerimiz olabilir, ama bizi bir yapan bu ortak ruhtur. Milleti bölmeye, ayrıştırmaya çalışanlar, sadece kendilerini değil, bu memleketin geleceğini de tehlikeye atar.

Yalancı Baharlara Kanmayın

“Din ü devlet, mülk ü millet”ten sapmak, bu topraklarda yalancı bahar yaşamaktır. Güzel sözlerle, geçici heveslerle, yabancı ideallerle bu milletin özünü değiştirmeye çalışanlar, her zaman kışı pek çetin yaşamıştır. Tarih buna şahittir: Köklerinden kopan hiçbir hareket, bu topraklarda tutunamaz. Ne Batı’nın ne Doğu’nun taklidi, ne de özünü inkâr eden bir yol bu milleti ileriye taşır. Biz, kendi yolumuzu kendimiz çizeriz. Bu yol, dinimizle, devletimizle, vatanımızla ve milletimizle şekillenir.

Ey Türk milleti! Özünü unutma, köklerine sahip çık. Bu memleketin omurgası bellidir: Din ü devlet, mülk ü millet. Bu dört direği sağlam tuttuğumuz sürece, ne yalancı baharlar ne de çetin kışlar bizi yolumuzdan alıkoyabilir. Bu topraklar, atalarımızın emaneti, evlatlarımızın geleceğidir. Onu korumak, bu dört kelimeye sadık kalmakla mümkündür.

 

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

Yorumlar (0)

YORUM YAZ

Bir yanıt yazın

POPÜLER HABERLER