Leyla İpekçi Yazdı: Geceleyin Mum Alevinde Yan ve An!
Karanlığın gözlerinde bir mum yanıyor geceleyin. Yaklaşıyorum. Görebilmek için yüzünü, geceleri yazıyorum...
Sümeyra Türk / Stratejik İletişim Uzmanı
Türk kültürünün köklü değerleri arasında Köroğlu’nun cesareti, Dede Korkut’un destansı hikâyeleri ve Keloğlan’ın saf ama zekice masalları yer alır. Bu eşsiz mirasın içinde Nasreddin Hoca, mizahı ve bilgeliğiyle ayrı bir yere sahiptir. “Nasreddin Hoca – Zor Günlerin Dostu” filmiyle yeniden gündeme gelen bu efsanevi figür, Türk dünyasının ortak değerlerini sinema perdesinde bir araya getiriyor. Peki, Nasreddin Hoca’yı diğer Türk değerleriyle birlikte bu denli özel kılan nedir? Ortak film projeleri kültürel kaynaşma için neden bu kadar önemli? Ve bu filmin gösterimi neden hâlâ gerçekleşmedi? Gelin, bu soruları Nasreddin Hoca’nın ışığında ele alalım.
Nasreddin Hoca: Türk Dünyasının Ortak Kahramanı
Köroğlu, destansı kahramanlığıyla isyanın ve adaletin sembolü; Dede Korkut, Türk kültürünün yazılı ve sözlü geleneğini kuşaktan kuşağa aktaran bilge; Keloğlan ise sade ama zekice çözümleriyle halkın sevgilisi. Nasreddin Hoca ise bu değerler arasında mizahı, insanî derinliği ve evrensel mesajlarıyla öne çıkar. Türkmenistan’da “Molla Ependi” olarak bilinen Hoca, UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alarak Türk dünyasının sınırlarını aşan bir figür olduğunu kanıtlamıştır. Onun hikâyeleri, sadece güldürmekle kalmaz; aynı zamanda düşündürür, ders verir ve insan doğasının evrensel yönlerini ustalıkla yansıtır. TÜRKSOY’un desteklediği, Azerbaycan, Türkiye, Özbekistan, Türkmenistan, Kazakistan ve Kırgızistan ortak yapımı “Nasreddin Hoca – Zor Günlerin Dostu” filmi, bu mirası uluslararası bir platformda tanıtmayı hedefliyor.
Film: Türk Dünyasının Sinemadaki Birlik Simgesi
Azerbaycanlı yönetmen Vagif Mustafayev’in senaryosunu yazıp yönettiği, Zaur Darabzadeh’in yapımcılığını üstlendiği bu film, yaklaşık 100 dakikalık süresiyle Nasreddin Hoca’yı gerçek bir karakter olarak ele alıyor. Farklı Türk lehçelerini bir araya getirerek Türk dünyasının kültürel zenginliğini yansıtan yapım, Türkiye’den bir başrol oyuncusu ve diğer Türk devletlerinden önemli isimlerle çekiliyor. Ağustos 2024’te başlayan çekimlerin 2025 yazında gösterime hazır hale gelmesi planlanıyordu. Ancak,bu tarihi proje henüz seyirciyle buluşmadı. Altı ülkenin kültür bakanlıkları ve TÜRKSOY’un desteğiyle yürütülen bu çalışma, lojistik ve sanatsal koordinasyon gibi karmaşık süreçler nedeniyle gecikmiş olabilir. Farklı coğrafyalarda çekilen sahneler, lehçeler arası denge ve uluslararası festivallere hazırlık (örneğin Cannes) gibi unsurlar, bu titiz sürecin parçası. Yine de, bu gecikme filmin kalitesine olan beklentiyi artırıyor.
Ortak Film Projeleri: Kültürel Kaynaşmanın Köprüsü
Nasreddin Hoca gibi Köroğlu, Dede Korkut ve Keloğlan da Türk dünyasının ortak değerleri olarak halkları birleştiren simgeler. Bu değerlerin sinemada buluştuğu ortak yapımlar, kültürel kaynaşma için eşsiz bir fırsat sunuyor. “Nasreddin Hoca – Zor Günlerin Dostu”, Türk dünyasında ilk kez bu kadar geniş kapsamlı bir sinema işbirliğini temsil ediyor. Farklı lehçelerin ve kültürlerin bir filmde harmanlanması, sadece sanatsal bir başarı değil; aynı zamanda Türk Halkları arasında empatiyi, anlayışı ve birliği güçlendiren bir köprü. Bu tür projeler, Türk dünyasının ortak kimliğini küresel çapta tanıtırken, genç nesillere kendi kültürlerini sevdirme ve koruma bilinci aşılıyor. Nasreddin Hoca’nın mizahi ama derin mesajları, bu kaynaşmayı evrensel bir dille aktarabilecek güçte.
Neden Önemli? Neden Gecikiyor?
Bu film, sadece bir eğlence aracı değil; Türk dünyasının kültürel mirasını dünyaya taşıma misyonu üstleniyor. UNESCO’nun koruma altına aldığı Nasreddin Hoca mirasını sinema aracılığıyla küresel seyirciye sunmak, Türk dünyasının soft power’ını güçlendiren bir adım. Ancak, böylesine büyük bir projenin hayata geçirilmesi, finansal, teknik ve sanatsal zorluklar barındırıyor. Gösterimin gecikmesi, bu çok katmanlı yapının kusursuz bir şekilde hazırlanma çabasından kaynaklanabilir. Ortak film projeleri, sadece Türk dünyası için değil, dünya sinemasında da kültürel çeşitliliği artırma potansiyeline sahip. Köroğlu’nun cesareti, Dede Korkut’un bilgeliği, Keloğlan’ın zekâsı ve Nasreddin Hoca’nın mizahı gibi değerler, sinema aracılığıyla yeni nesillere aktarılmayı bekliyor.
“Nasreddin Hoca – Zor Günlerin Dostu”, Türk dünyasının birliğini ve kültürel zenginliğini sinema perdesinde kutlayan bir başyapıt olma yolunda. Köroğlu’nun destansı ruhu, Dede Korkut’un hikâyeleri ve Keloğlan’ın masallarıyla aynı mirası paylaşan Nasreddin Hoca, bu filmle yeniden hayat bulacak. Ortak yapımlar, Türk halklarının birbirine daha da yakınlaşmasını sağlarken, bu tür projelerin sayısının artması, kültürel kaynaşma için umut vadediyor. Hoca’nın dediği gibi: “Parayı veren düdüğü çalar!” Ama bu kez, düdüğü çalan Türk dünyasının ortak kültürü olacak. Gösterim için sabırsızlanırken, bu filmin Türk dünyasının sinemadaki sesini güçlendireceğine inanıyoruz.
Karanlığın gözlerinde bir mum yanıyor geceleyin. Yaklaşıyorum. Görebilmek için yüzünü, geceleri yazıyorum...
Bir yere aittir insan. Bir ülkeye, bir şehre, bir mahalleye…
Osmanlı İmparatorluğu’nun gücünü giderek kaybetmesine paralel olarak Tanzimat’tan itibaren ittihad-ı anasır ve vatandaşlık tartışmaları başlamıştı. ..
Modernizm nicel akıl ekseninden haykırdığı için sükuta ve sükuna kapalıdır. Fısıltıyı, mırıltıyı, hışırtıyı değil özel bir amaca yönelen gürültüyü sever daha çok...