Türk olmak, sadece bir kimlik kartında yazan bir millet ismi değildir. Türk olmak; bir ruhtur, bir tarih şuuru, bir vicdan mirasıdır. Gök kubbede yankılanan bir bilincin, bozkırda yankı bulan bir nefesin, Orhun’dan İstanbul’a uzanan bir yürüyüşün adıdır. Atını dört nala süren Alparslan’ın duasında, çadırını kurduğu dağın yamaçlarında Tanrı Dağı’ndan esen rüzgârın uğultusunda vardır bu kimlik. Türk olmak, ecdadın emanetiyle onur duymak, vatanın her karışını namus bilmek demektir.
Ama Türk olmak yetmez… Türk kalmak da gerekir. Bu da bir seçimdir, bir duruştur, bir iradedir. Gün gelir; para, makam, ideoloji, modernlik ya da küresel akımlar kimlikleri silmeye kalkar. İşte o an insan kendine sormalıdır: “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum?” Türk kalmak; ne Batı’nın çarkında öğütülmek ne Doğu’nun gölgesinde silikleşmektir. Türk kalmak, köküne sadakatle bağlı kalıp geleceğe yön vermektir. Türk kalmak, geçmişin yüküyle değil, mirasıyla büyümektir.
Türkçe düşünmek, bu kimliğin aklıdır. Çünkü insan, hangi dilde düşünüyorsa o dile ait dünyada yaşar. Türkçe düşünmeyen bir zihin, Türk’ün irfanını, hayâsını, zarafetini, kahramanlığını anlayamaz. Türkçe; sadece bir iletişim aracı değil, bir yaşam biçimidir. Masallarda, destanlarda, ağıtlarda, ninnilerde bir milletin ruhu vardır. Bir dili kaybetmek, sadece kelimeleri kaybetmek değildir; hafızayı, kültürü, varlığı, hatta kimliği kaybetmektir. Türkçe düşünmek; kelimelerle değil, manayla bağlı olmaktır millete.
Ve nihayet, Türkçe okumak… Bu, hem gönül terbiyesidir hem fikir inşasıdır. Türkçe okuyan, Necip Fazıl’la suskunlukta derinliği, Mehmet Akif’le imanla direnişi, Dede Korkut’la sözün hikmetini öğrenir. Türkçe okuyan; sadece harfleri değil, kökleri okur. Çünkü her satırda bir ecdat nefesi, her mısrada bir millet duası gizlidir. Türkçe okumak; zihni Türk yapmak, gönlü Türkleştirmek, şuurda millet olmaktır.
Bugün bir milleti yok etmek isteyenler önce onun diline saldırır. Diline yabancı kelimelerle zincir vurulmuş bir millet, önce anlamını, sonra yolunu kaybeder. O hâlde bizim görevimiz bellidir: Türk olmakla yetinmeyip, Türk kalacak; Türkçe düşünecek ve Türkçe okuyacağız. Çünkü ancak bu yolla hem geçmişimizi anlar, hem geleceğimizi inşa ederiz.
Unutma: Türk olmak bir yazgı olabilir, ama Türk kalmak bir duruştur. Türkçe düşünmek bir bilinçtir. Türkçe okumaksa bu bilincin inşasıdır.
AYDIN DÜNYA EFELERİ YÖRÜK TÜRKMEN FEDERASYONU BAŞKANI
Yorumlar (0)