30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun
Bundan tam 102 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Türk ulusu büyük bir zafer elde etti.
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, ?Dünya, Avrupa ve İtalya Hakkında Bilgiler? konulu Uluslararası Çernobbio Forumunda yapmış…
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, “Dünya, Avrupa ve İtalya Hakkında Bilgiler” konulu Uluslararası Çernobbio Forumunda yapmış olduğu konuşmanın başlığıdır. Aliyev, söz konusu Forumda yaptığı konuşmada Karabağ Savaşı sonrasında Azerbaycan’ın bölgesel ve küresel düzeyde üstlenmiş olduğu role ilişkin çok önemli hususları vurgulamıştır. Azerbaycan, “Vatan Muharebesi” diye anılan 44 günlük 2. Karabağ savaşı sonrasından gelen zafer sonucu işgal altındaki topraklarını bağımsızlığa kavuşturmasıyla bölgede oluşan yeni jeostratejik yapı içinde bölge ve dünya siyasetinde önemli bir aktör olmayı hedeflemektedir. Başka bir ifadeyle İkinci Karabağ savaşından zaferle çıkmayı başaran Azerbaycan dış politikasında yeni önceliklere yer verilmiştir. Bunların başında savaş ortamından kurtularak bölgede ekonomik canlılığın sağlanması, Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilmesi, Güney Kafkasya’da barış ve istikrarın sağlanması, Türk Devletleri ile ilişkilerin geliştirilmesi, Türkiye ile stratejik müttefiklik ilişiklerinin sürdürülmesi, izlenmekte olan denge politikasını revize edilerek sürdürülmesi, AB ile başta enerji olmak üzere yeni işbirliği imkanların oluşturulması gibi konular yer almıştır. Karabağ zaferi sonrasında oluşan yeni jeostratejik durumun sağladığı fırsatları değerlendirmek isteyen Azerbaycan bir taraftan Güney Kafkasya’nın lider ülkesi olamaya aday iken, diğer taraftan da Türk Devletleri ile olan ilişkilerini derinleştirerek gerek ikili gerekse Teşkilat bünyesinde aktif rol almaya aday olmuştur. Bununla birlikte küresel düzeyde de aktif oyuncu olmaya aday olan Azerbaycan başta Bağlantısızlar Hareketi olmak üzere, AB, ABD ilişkilerini geliştirmenin yanında BM, Avrupa Konseyi ve İslam Teşkilatı Örgütü gibi kurumlar nezdinde de itibarını yükseltmektedir.
Forumdaki konuşmasına “öncelikle şunu belirtmek isterim ki, sadece Kafkasya’da değil, daha geniş bir bölgede gerçekleşen en büyük jeopolitik değişiklik, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin yeniden sağlanması olmuştur” sözleriyle başlayan Aliyev, bu, gerçeklik gösterdi ki, uluslararası hukukun kendi dinamikleri içinde çalışmadığı, başka bir ifadeyle uluslararası hukukun işlemesi ancak cesaret ve gerçek güçle mümkün olduğu hususuna vurgu yaptı. Bilindiği üzere, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Dağlık Karabağ’daki işgalin sona ermesi konusunda 1993’te 4 kararı bulunmasına rağmen bu kararlar uygulamaya geçmemiş ve Ermenistan işgal ettiği Karabağ’da geri çekilmemişti. Azerbaycan İkinci Karabağ Zaferiyle ancak topraklarındaki Ermeni işgali sonlandırabilmişti. İşte Sayın Aliyev’in vurgulamak istediği de tam buydu. Karabağ’ın işgalden kurtarılması BM kararlarıyla değil yani uluslararası hukukla değil, Aliyev’in ifadesiyle “Demir Yumrukla” mümkün olabilmiştir. Aliyev konuşmasında bu hususu şu şekilde dile getirmiştir:
“Uluslararası alanda tanınan topraklarımız 30 yıl boyunca Ermenistan’ın işgali altındaydı. Uluslararası kuruluşların sayısız karar ve önerilerine, Ermenistan’ın askerlerini topraklarımızdan derhal çekmesini talep eden ve hukuki yükümlülükler getiren Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 4 kararına rağmen, işgal devam etti. AGİT de bu konuya özel bir grup kurmuştu ve bu grup 28 yıl boyunca hiçbir sonuç elde edememiştir. Bu durum, adaleti ve barışı sağlamak için yalnızca uluslararası hukukun yeterli olmadığını gösteriyor. Masada başka faktörler de olmalıdır. O zamanlar işgal altındaki topraklarımızın büyük bir kısmı 2020 yılında 44 günlük Vatan Savaşı sonucunda kurtarıldı. Ancak mesele burada bitmedi, çünkü ayrılıkçılar Azerbaycan’ın egemenliğine zarar vermeye devam ediyorlardı. Bu konuda son nokta geçen yıl Eylül ayında kondu ve Azerbaycan’ın egemenliği tam olarak yeniden sağlandı. Nihayetinde çatışmaya son verildi ve bu, gerçekten de olması gereken bir gelişmeydi.”
Aliyev, konuşmasında Azerbaycan’da düzenlenen COP’29 konusunda da yer vermiştir. Bilindiği üzere Azerbaycan tarihindeki en büyük uluslararası organizasyon olan COP29, ilke kez Post Sovyet ülkelerinden birisinde gerçekleşmiştir. COP’29 Azerbaycan için yalnızca küresel iklim değişikliği ile mücadelede bir yer edinme fırsatı değil, aynı zamanda çevresel, ekonomik ve diplomatik açıdan çeşitli faydalar sağlayan bir platform olmuştur. Aliyev, bu zirvenin ülkesinde gerçekleştirilmesi “Azerbaycan’a duyulan saygının bir tezahürü” olarak kabul ettiklerini ifade etmiştir. Konuşmasında iklim konusuna “Herkesin bildiği gibi, iklim konusu ülkeler ve halklar arasında ayrılık yaratacak bir konudur. Karşılıklı iddialar ve suçlamalar var – kim gezegenimize daha fazla zarar vermiştir, kim daha fazla ödeme yapmalıdır, vb. Yani, küresel aktörler olmasak da, bence küresel Güney ve küresel Kuzey arasında köprüler kurmak mümkündür” sözleriyle vurgu yapmıştır.
Aliyev, konuşmasında Azerbaycan’ın yeni dış politikasına değinerek, ülkesinin küresel arenada çeşitli aktörler arasında köprüler kurmak için aktif olarak çalıştığını dile getirmiştir. Aliyev, birçok Avrupa ülkesiyle aktif bir işbirliği içinde olduklarını, Avrupa Birliği’nin 10 üyesi resmi olarak Azerbaycan’ın stratejik ortağı olduklarını, 120 ülkeyi bir araya getiren Bağlantısızlar Hareketi’ne 4 yıl başkanlık ettiklerini ifade etmişlerdir. Aliyev konuşmasının önemli bir kısmı AB’nin Azerbaycan’a karşı izlediği çifte standartta ayırmıştır. Azerbaycan Batı ile dengeli bir diyalog kurmaya çalışmasına rağmen, AB’nin Azerbaycan’a karşı aynı hassasiyete sahip olduğunu söylemek mümkün değildir. Sayın Aliyev birçok konuşmasında Batı’nın Azerbaycan karşı izlediği politikayı iftiraya dayalı çifte standartlı bir politika olarak tanımlamıştır. Forumdaki konuşmasında Aliyev AB’nin Azerbaycan politikasına ilişkin yorumu şöyle olmuştur:
“…Azerbaycan, 2001 yılında Avrupa Konseyi’ne üye olmuştur. O zamanlar parlamentonun üyesiydim ve Azerbaycan’ın Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ndeki ilk heyet başkanıydım. Yani, 2001 yılından itibaren oradaydık. Bu yıllar inişli çıkışlı oldu, işbirliğimizin aktif dönemi de oldu, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından eleştirildiğimiz dönemler de oldu. Biz, Avrupa Konvansiyonlarının çoğuna katıldık. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını yerine getiriyoruz ve diğerleri.
Ancak bu yılın Ocak ayında yaşanan olay, kırmızıçizginin aşmasına neden oldu. Konuşmamın giriş kısmında belirttiğim gibi, geçtiğimiz yıl egemenliğimizi tam olarak yeniden sağladık. Geçen yıl Eylül ayında Azerbaycan topraklarında ayrılıkçılığın kökü kazındı. Bugün Ukrayna’nın yapmaya çalıştığından farklı bir şey yapmadık. Ukrayna, bugün Batı’nın geniş desteğine rağmen başarısız bir şekilde toprak bütünlüğünü yeniden sağlamaya çalışıyor. Biz ise hiçbir destek almadan toprak bütünlüğümüzü sağladık.
Bundan sadece birkaç ay sonra, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi bizim heyetimizi oy kullanma hakkından mahrum etti. Bu, egemenliğimizi yeniden sağladığımız için bize karşı uygulanan bir yaptırımdı. Biz kendi topraklarımızda savaştık ve herhangi bir saldırganlıkta bulunmadık.”
İşin özü, Karabağ Zaferinden sonra Güney Kafkasya’da yeni bir jeopolitik durum oluşmuştur. Sayın Aliyev’in ifadesiyle “yeni reallık” toprak bütünlüğü sağlamış Azerbaycan’ı hem bölgesel hem de küresel düzeyde daha aktif bir dış politika izlemesi sonucu doğurmuştur. “Yeni reallık” ekseninde Azerbaycan’ın izlediği çok yönlü ve dengeli dış politika ülkenin uluslararası arenada etkinliğini artırmıştır. Bu da Azerbaycan’ın bölgesel ve küresel mesellerin çözümü birlikte Türk Devletleri Teşkilatı içinde de önemli bir rol üstlenmesi sonucu doğurmuştur. Zengezur Koridorunun açılması ve bu güzergahın ulaşım yanında alternatif enerji transferi gerçekleştirilmesi halinde Azerbaycan’ın jeopolitik önemi daha da artacaktır. Bu gelişme Azerbaycan kadar Türk Dünyasının da stratejik konumunu güçlendirecektir.
.