Zengezur koridoru, Azerbaycan ile Nahcivan Özerk Cumhuriyeti ana kara bölgelerini birbirine bağlayan bir koridordur. Azerbaycan’ın batı illerini (özellikle Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’ni) doğrudan ana karaya bağlayarak buradan da Türkiye üzerinden Avrupa’ya kesintisiz ulaşımı sağlamayı mümkün kılacak bir güzergâhının kilit bölgesi olan Zengezur Koridoru, aynı zamanda Türkiye’yi Nahçıvan üzerinden Azerbaycan ve Orta Asya Türk Devletlerine bağlayın Türk Kapısı statüsündedir. Zengezur Koridoru büyük stratejik öneme sahiptir. Bu koridor, Nahçıvan’ın Azerbaycan ile kara bağlantısını sağlayan tek yol olup, Nahçıvan’ın dış dünyaya açılmasını ve ekonomik gelişimini desteklemektedir. Bu koridor aynı zamanda Ermenistan’ı da Azerbaycan’a bağlayan ve böylece bölgedeki siyasi ve ekonomik ilişkilerin güçlenmesine katkıda bulunan böylece Ermenistan’ı izolasyondan kurtarma potansiyeline sahiptir. Dolayısıyla Zengezur koridoru, bölgedeki barış ve istikrarın sağlanması açısından da büyük öneme haizdir. Bu nedenle, koridorun açık olması ve serbest geçişe izin verilmesi, bölgedeki gerilimi azaltacak ve daha fazla işbirliği imkânları yaratacaktır.
Bu kadar önemli bir Koridor neden kapatıldı ve iki ülke arasında probleme dönüştü? Aslında bu problemin temel kaynağı Rusya’dır. Önce Çarlık Rusya ve ardında SSCB Rusya’sı Türk Dünyasını parçalamak ve Türkiye ile Türk Dünyası arasındaki karasal bağlantıyı kesmek amacıyla 1828 tarihli Türkmençay Anlaşmasından başlayarak bölgede toplum mühendisliğine dayalı olarak sınırları özenle çizilmiş Ermenistan devleti kurdurdu. Bu devletin başkenti olarak da kadim Azerbaycan İrevan Hanlığının başşehrini tahsis ettirdi. Bu devlet Rusya kadar Batı’nın himayesini aldı. Azerbaycan toprakları işgal etti. Bu topraklarda yaşayan Azerbaycanlıları insanlık dışı vahşet ve katliama maruz bıraktı. Medeni dünya tüm bu vahşeti görmezden gelmekle yetinmedi, aynı zamanda da bu olaylardan Azerbaycan’ı ve zulme maruz kalmış halkı sorumlu tuttu. Azerbaycan’a silah ambargosu uyguladı. Basın-yayın organlarında Azerbaycan Ermenistan’a saldırıyormuş imajı oluşturarak kamuoylarında “saldırgan Azerbaycan” algısını oluşturdular. SSCB’nin dağılmasıyla Azerbaycan’ın kadim toprakları işgal eden Ermenistan’a ses çıkarmayan Batı ülkeleri bir de barışı sağlamak adı altında bu işgali zamana yararak meşrulaştırmak üzere sözde çözüm grubu olarak AGİT-Minsk grubu kurdu. Bu grup 30 yıl boyunca Azerbaycan’ı oyalamakla yetindi. Bu nedenle Azerbaycan kendi göbeğini kendi kesmek zorunda kaldı. Bu da İkinci Karabağ Zaferiyle mümkün olabildi.
İkinci Karabağ Savaşı Azerbaycan’ın mutlak galibiyetiyle sonuçlanırken Rusya arabulucu olarak devre girerek Azerbaycan ile Ermenistan arasında ateşkes anlaşmasını imzalattırmayı sağladı. Ateş Anlaşması mutabakat metninin 11. maddesinde yer alan “Ermenistan Cumhuriyeti Azerbaycan Cumhuriyeti’nin batı bölgeleri ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasında sivillerin, ulaşım ve yük araçlarının her iki yönde serbest bir şekilde hareketini organize ermek maksadıyla ulaşım bağlantısı sağlayacaktır. Ulaşım kontrolü, Rusya Federal Güvenlik Sevisi’nin (FSB) Sınır Muhafız Organları tarafından yürütülecektir.” hüküm gereğince Rusya’nın denetiminde Zengezur Koridorunun açılması hüküm altına alındı. Bölgenin jeopolitik yapısını değiştirecek bu madde Azerbaycan ve Türkiye’nin tüm çabalarına karşın hayata geçirilmesi yönünde Ermenistan tarafından herhangi bir adım atılmadı. Tabi ki bu koridorun açılmamasında özellikle Batı’nın ciddi etkisi oldu. Burada İran’ı da zikretmek gerekir. Bu da barış görüşmelerin kesintiye uğramasına neden oldu. Bunun üzerine ilerleyen dönem de Zengezur konusu barış görüşmesinin ön şartları arasında çıkartıldı. İran’ın kendi topraklarında alternatif koridor önermesine rağmen Zengezur Koridorunun açılması konusu hiçbir zaman gündemde düşmedi.
Azerbaycan’ın kadim topraklarına Ermenistan yerleştiren Rusya, 1920’li yıllarda dünyada da emsali az bulunur şekilde Azerbaycan ile Nahçıvan arasında irtibatı sağlayan Zengezuru Ermenistan’a peşkeş çekerek özelde Azerbaycan ile Nahçıvan genel Türkiye-Azerbaycan ve Orta Asya Türk Devletleri arasındaki karasal bağlantıyı fiilen kesti. Rus emperyalizmi tarafından bu sorunu bilinçli olarak türetildi. SSCB döneminde Azerbaycan için bu koridordan geçiş çok ciddi sorun doğurmadı. Ancak SSCB’nin dağılması ve Birinci Karabağ savaşıyla birlikte Azerbaycan’ın bu koridordan geçişi mümkün olmadı. O nedenle Azerbaycan’da Nahcivan’a gidiş ya hava yolu ya da İran üzerinden geçişle mümkün olabildi.
44 Günlük Vatan Muharebesi sonucu Rusya arabuluculuğunda imzalanan mutabakat metninde Zengezur Koridorun yer alması ekonomik ve politik açıdan çok önemli sonuçlar içermekteydi. Herşeyden önce Rusya tarafında bilinçli bir şekilde kapatılan ve Türk Devletleri için fiziki bağlantının en kritik eksenlerinden biri olan Zengezur Koridorunun açılması, Türk Devletleri Teşkilatını (TDT) siyasi ve ekonomik entegrasyonu güçlendirecek önemli bir faktördür. Bu durum aynı zamanda hali hazırda Çin’i Avrupa’ya başlayan ve TDT tarafından da desteklenen Orta Koridorun kritik bir “eksik halka”yı tamamlamaktadır. Zengezur Koridorunun hayata girmesiyle Çin–Orta Asya–Hazar Denizi–Azerbaycan–Türkiye–Avrupa hattı kesintisiz hale gelecektir. Zengezur Koridoru, Orta Koridor’un “eksik halkasını” tamamlayarak, Avrasya’daki doğu-batı ticaret akışını hızlandıracak, Türk dünyası arasındaki entegrasyonu pekiştirecek ve jeopolitik dengeyi Türkiye–Azerbaycan ekseni lehine dönüştürecek stratejik bir projedir. Bu Koridor, sadece ulaştırma değil, ekonomi, enerji, güvenlik ve diplomasi boyutlarıyla da çok katmanlı bir etkiye sahiptir.
Bu projeye neden ABD dahil oldu? Bölgesel açıdan bakıldığında öncellikle Rusya’nın tavrı etkili olduğunu söylemek mümkündür. Rusya, ilke olarak eski SSCB ülkeleri arasındaki sorunları çözmekten ziyade sorunu zamana yayarak bu ülkeleri kontrol etmek istemektedir. O nedenle kendi arabuluculuğunda imzalanan mutabakat metnindeki maddelerin hayata geçmesi için somut bir irade ortaya koymadı. Bu durum yer yer Sayın Aliyev tarafından da dile getirildi. Özellikle ikinci Karabağ Savaşı sürecinde başlayarak Ermenistan ile ilgili izlediği politika ve kimi zaman Ermenistan’ın içişlerine karışması Paşinyan’ın Batı kucağına itti. Son dönemde de Azerbaycan’a yönelik izlediği agresif politika yüzünden Azerbaycan’ı denge kurmak üzere ABD ile ilişkileri geliştirmesi zorunda bıraktı. Bunun farkında olan Putin, Rusya, Avrupa ve İran’ın da etkisiyle bir türlü gerçekleşemeyen kesin barış anlaşmasını himayesine alarak hem tarafları memnun etti hem de Kafkasya’da yeni bir alan oluşturmayı başardı. Böylece Türk Dünyasının en önemli projesi “Zengezur Koridorundan” “Trum Köprüsüne” dönüştü.
ABD ev sahipliğinde paraflanan barış anlaşmasında taraflar istedikleri almış gibi görünmektedirler. Azerbaycan’ın, kesin barış anlaşması için istediği üç önemli talebi karşılamış (AGİT-Minsk grubunun lağvedilmesi, Ermenistan Anayasa’sında Azerbaycan’a ilişkin toprak taleplerinin çıkartılması ve Azerbaycan toprak bütünlüğünü tanınması) olmasının yanı sıra maruz kaldığı silah ambargosu da kurtulmuştur. Böylece Azerbaycan savaştan elde ettiği kazanımları masa da tescil ettirmiştir. Ermenistan, bu anlaşmayla hem izolasyondan ve diasporanın dayatmasından kurtulmuş olacak, hem de Zengezur Koridoru dolayısıyla oluşacak ekonomik alandan ciddi kazanımlar sağlayacaktır. Ayrıca Paşinyan, iç muhalefet ve Rusya baskısı yanından İran ve Hindistan’la işbirliği mecburiyetinden kurtulma imkanı elde edecektir. ABD ise bölge girerek hem Rusya ve İran’ı dengeleme şansı elde edecek, hem de Çin’in en stratejik projesi olan “Bir Kuşak-Bir Yol” projesi denetimine almış olacaktır. Peki, Zengezur Türkiye ya da TDT denetimi altına alınarak işletilmez miydi? Maalesef hayır. Mevcut yapı ve konjonktürde bölgesel ve küresel güçler Türkiye’nin bu denetimi yapmasına imkân vermeleri pek mümkün görünmemektedir. TDT’ye gelince, Teşkilat önemli gelişmeler sağlamış olmakla birlikte dış politikada güç birliği içinde olduğu ve bu inisiyatifi alacak bir yapı arz ettiğini söylemek mümkün değildir.
Zengezur Koridorunun 99 yıllığına ABD’ye kiralanması, Güney Kafkasya’nın bölgesel bir transit noktası olmaktan çıkıp küresel güç rekabetinin merkezlerinden biri haline gelmesine yol açacaktır. Bu durum, Bölgede Rusya’nın etki alanını daralırken, İran’ı kuzeyden çevreleyecek, Çin’in Orta Koridor stratejisini Washington’un onayına bağımlı hale gelecektir. Bu durum Türkiye ve Azerbaycan’a kısa vadede ekonomik ve jeopolitik kazanç sağlayacak olmasına rağmen uzun vadede “koridor üzerinde ABD gölgesi” tartışmalarını gündeme getirecektir. İşin özü Kafkasya’da yeni bir satranç oyunu kuruluyor. Kayıp ve kazançlar oyuncuların hamleleri belirleyecektir.
Yorumlar (0)