İnsan, Akıl, Doğa

A+
A-

İnsan, kendi hayatını, maneviyatını,  felsefesini, sanatını, bilimini, ilişkilerini   oluşturabilecek kapasiteye ve yeteneklere sahiptir. İnsanın  kendi hayatını, metafiziğini,  maneviyatını, felsefesini,  bilimini ve sanatını yaşamak için  vehimlere, kurgulara, yalanlara, yanlışlara ve yanılsamalara ihtiyacı yoktur. İnsan, doğal olarak akla sahiptir. İnsanın aklını   sürekli olarak aktif halde tutmasını sağlayan sınırsız  bir doğa vardır. Evrenin uçsuz bucaksızlığı, insanın aklını  sürekli ve sınırsız bir şekilde   kullanmasını sağlamaktadır.

İnsan, hiçbir inanca, kalıba, kuruma ve kaynağa mahkum değildir. Birey, bütün inançlarla, kalıplarla, kimliklerle ve kaynaklarla  doğduktan sonra karşılaşmakta ve onlara  maruz kalmaktadır.İnsan için doğal olan sahip olduğu akıldır. Akılla doğan insan, daha sonra içinde doğduğu  ailesi,   kültür ve kimlikler tarafından akılsızlaştırılmaktadır.Aklını geliştirdikçe ve kullandıkça kişi,  sonradan  maruz kaldığı yapay  kurguların ve kimliklerin ötesine geçerek olgunlaşabilmekte ve gelişebilmektedir. Kişi,  yapay  kimlikleri ve kurguları kendisi için değişmez   çerçevelere ve kimliklere dönüştürmesi halinde duygusal, bilişsel, düşünsel ve duyusal olarak çocuksu  düzeyde kalmaktan kurtulamamaktadır.

Aklın amaccı, insanı kuvvetlendirmektir, olgunlaştırmaktır ve geliştirmektir. Aklın amacı, olmayan  vehimleri, kurguları ve yanılsamaları doğrulamaya ve ispatlamaya kalkmak değildir. Akıl, doğa içerisindeki olguları araştırarak, açıklayarak ve anlayarak insana gelişmenin ve olgunlaşmanın  kapılarını ve imkanlarını açmaktadır. Akıldan daha üstün olduğu  iddia edilen  yollar ve kurgular, insan  tahayyülünün  ve aklının  ürünleridirler. Bilim, felsefe, sanat, maneviyat ve  edebiyat,  akıl varolduğu gerçekleşebilecek faaliyetlerdir. Aslında aklı olmayanın,  hiçbir şeyi yoktur. Hiçbir vehim, kurgu ve  yanılgı, aklın alternatifi olamaz. İnsan, akılla  varlığını ve evreni idrak etmeli, araştırmalı, açıklamalı ve anlamalıdır.

Akıl,  mevcut çağı yaşamamızı gerektirmektedir. Mevcut çağın teknolojisini, bilimini, felsefesini, maneviyatını, ilişkilerini, hukukunu, özgürlüğünü yaşamamız, aklın gereğidir. Geçmiş  çağların  köhnemiş ve küflenmiş   felsefeleriyle, mitolojileriyle,  ilişkileriyle, despotizmiyle günümüzü yaşamaya kalkmak, ilişkilerimizi yaşamak,  korkunç bir çılgınlık halidir.  Karanlık ve cehalet  dönemlerinin kaynakları, kalıbları, kuralları ve kuralları, hep akıl, bilim, felsefe ve sanat karşıtı  ve dışı olarak kurgulanmışlardır.Akılla  mevcut çağı yaşamak yerine geçmiş çağların kalıblarına göre yaşamayı dayatanlar, aslında aklı ve hayatı ıskalatarak üzerimizde kontrol ve tahakküm kurmaya çalışmaktadırlar. Akıl, her türlü otoriter, totaliter ve   doğmatik kontrol aracını ve kurumunu reddetmektedir. İnsanın insan üzerinde   her ne adına olursa olsun tahakküm kurmaya çalışması, akıldışıdır ve çılgınlıktır.

Karanlık ve cehalet dönemlerinin kurallarıyla ve dayatmalarıyla insanın varoluşunu gerçekleştirmesi mümkün değildir. Kadın ve ekek bütün insanlık, ancak  aklıyla, günümüzün bilimiyle, bilgisiyle, teknolojisiyle, hukukuyla ve özgürlüğüyle gelişebilir ve olgunlaşabilir. İnsanlığı ilkelliğe, vahşete ve  fanatizme   döndürmek için  sürekli olarak üretilen karanlık ve cehalet dönemlerinin kalıbları ve kuralları, insanın gelişme ve olgunlaşma fikrini ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. İnsan, aklıyla öğrenebilir. İnsanın en büyük öğretmeni  içinde yaşadığımız yeryüzüdür, doğadır ve evrendir. İnsanlığımızı gerçekleştirmek için aklını kullanan yeryüzünün öğrencileri olabiliriz.Muhteşem doğanın  bir parçası olan ve onun içinde yaşayan insan,  hakikati, güzeli ve iyiyi kendi içinde ve doğada arayabilir ve bulabilir.

 

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

Yorumlar (0)

YORUM YAZ

Bir yanıt yazın