İnsanın Kendisine Evet Demesi

A+
A-

Hayat insanın önüne muhteşem ve harika nitelikte heyecanlar ve fırsatlar sunmaktadır. Önümüze çıkan bu muhteşem fırsatların ve imkanların akışına kendimizi bırakmak, hayatı işlevsel ve verimli bir şekilde yaşamamızı sağlayabilir. Hayatın akışına kendini bırakan insan, yeryüzünde ve doğada yalnız değildir.Elimizde insanlığın derin birikimini ve bilgisini barındıran felsefe, sanat, bilim, edebiyat, mitoloji, siyaset, kültür birikimi bulunmaktadır.Hayat, bize hiçbir şeyi durup dururken vermemektedir. Hayatın önümüze çıkardığı fırsatları ve imkanları almamız, koparmamız ve yaşamamız gerekmektedir. Hayata asılmayı ve almayı bilmek lazımdır.Beklemeden, ertelemeden ve harcamadan almayı, içselleştrmeyi, tecrübeselleştirmeyi ve üretmeyi becermek önemlidir. Bedenimiz ve ruhumuz birlikte güçlenmeli, birbirini beslemeli ve gelişmelidir. Beden ve ruh zayıfladıktan ve çöktükten sonra hayatın önümüze çıkardığı imkanlara ve fırsatlara asılmak ve onları almak mümkün olmayabilir.Hayat, harekettir. Birey, hareket etmeden ve harekete geçmeden, onun için hiç kimsenin harekete geçmesi ve hayatı onun adına yaşaması mümkün değildir.

Hayata evet demek, insanın kendisini bulmasının tek yoludur. İnsanın kendi dışında, üstünde ve ötesinde olduğu vehmedilen kurgulara evet deyip, kendisine, hayata ve doğaya hayır demesi, insanı köleleştirmekte, köreltmekte ve mühürlemektedir. Aklını, duygularını, düşüncelerini, bilişini ve tutkularını hayata açmayan, insan, doğa ve hayat üçlüsünün dışındaki sahteliklere hayır demeyen bir anlayışın hayata evet demesi, desteklemesi, takdir ve tasdik etmesi mümkün değildir. İnsanın kendini araması, hayatı tasdik etmesiyle başlar.

Hayatı tasdik ettiğimizde hayatın kapıları sonuna kadar önümüze açılmaktadır. Hayatın kapıları önümüze açıldığında hayata katılmak mümkün olmaktadır. Hayat kapılarından girmek, hayat yolundaki süreçlere katılmak, hareket etmek, düşünmek, duymak, hissetmek, tatmak, okumak, anlamak, konuşmak, üretmek, tutumlar geliştirmek, sevmek, hayata evet diyen bir anlayışla mümkündür.

İnsan, kendisine evet demelidir. Kendisine evet diyen insan, kendi üstünde ve ötesinde kurgulanan sahteliklere hayır demelidir. Kendi üstünde ve ötesinde kurgulanan vehimlere evet deyip kendini inkar eden insan, aslında sahteliklere köle olmakla kalmamakta aynı zamanda kendisini ve hayatını harcamaktadır.İnsan, ilk önce kendi dışında, ötesinde ve üstünde olan sahte kurgulara hayır demeli, daha sonra kendisine ve hayata evet demelidir. İnsan, kendisinin ve hayatının şahidi olmalıdır.

Dünyada birinci varoluş nedenimiz, mutlu olmak değildir. Dünyada asli varoluş nedenimiz, sürekli olarak yeni bir iş yapmaktır.Hayat süreçlerine katılmak, çalışmak ve üretmek, hayatın varoluşsal nedenidir. Hiçkimseye köle olmak, bağımlı olmak ve onları memnun etmeye çalışmak, hayat olmadığı gibi, insanın kendisini inkar anlamına gelmektedir. İnsan kendisini inkar etmemelidir, ikrar etmelidir.

Hayata katıldıkça ve hareket ettikçe, yaşama korkumuz azalmaktadır. Korkma ve korkutma üzerine insanı kendisine kul ve köle eden otoritelerden özgürleşmek ve ve olgunlaşmak insanın varoluşsal ihtiyacıdır. İnsanı olgunlaştıran şey, korkularından uzaklaşmasıdır. Korkularımız ve kurgularımız, bizi hayata, doğaya ve insana yabancılaştırmaktadır. Bizi yozlaştıran şey, korkularımız ve kurgularımızdır. Özgürlüğün ve olgunlaşmanın yolu, korku ve korkutmadan değil, yaşamadan ve üretmekten geçmektedir.Olgunlaştıkça ve özgürleştikçe hayata, dünyaya ve doğaya katkıda bulunabiliriz. Çocuksu, bedevi ve kapalı bir durum içinde donmak, hayata ve dünyaya hiçbir şey vermemektir.

Her canlı, yaşadığı sürece yeteneklerini tam olarak kullanmalı ve kapasitesini sürekli olarak genişletmelidir. Yeteneklerini ve kapasitesini tam olarak kullanan ve geliştiren insan, hayattan, kendisinden ve doğadan doyum sağlar. Hayatın en güzel tarafı, hayattan doyum sağlamaktır. Hayattan doyum sağlamak, hayata ışık, neşe, sevinç ve coşku olmaktır.Varlığımızın derin manevi boyutunu, içimizdeki derinliği, hayata katmak, hayattan doyum almaktır.Hayattan doyum sağlamadıkça, huzurlu ve mutlu olmak mümkün değildir. Doyumsuz ve üretimsiz hayatlar, mutsuz, huzur ve yıkıcı olurlar. Hayattan doyum ve haz almak için sürekli olarak üretici nitelikte işbaşında ve hareket halinde olmak, önümüzde duran çok çetin bir meydan okumadır. İnsanın kendisine şahitlik etmesi ve hayata evet demesi için, hayatı doyum sağlayacak şekilde yaşaması lazımdır.

 

 

 

 

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

Yorumlar (0)

YORUM YAZ

Bir yanıt yazın