Sunay Akın Yazdı: Nuh’un Gemisinin Şiirimizdeki Yolculuğu
Enver Ercan sorar bir dizesinde: “Nuh gemisine şair de almış mıydı?’’… Bu sorunun yanıtını, şiir gemisine Nuh’u alan şairlerin peşine düşerek vermeye çalışalım.
Ünsüz Türk Düşünürü / Yazar
“Normalin en büyük hastalık olduğu yerde butik delilik en makul iş fikridir.”
Türkiye’de iş fikirleri hiç bitmez. Kimi dönerci açar, kimi kahveci… Benim aklımdan ise bir sahil kasabasında butik tımarhane açma fikri geçti. “Ne saçmalık bu?” demeyin. Zaten memleketteki en kârlı sektör delilik. Hem arz bol, hem talep sınırsız.
➡️ “Aklın değerini ancak delilik borsası yükselince anlıyoruz.”
Beş yıldızlı otelleri gördük, butik otelleri gördük, “wellness spa”ları gördük… Peki ya butik tımarhane? Deniz manzaralı odalarda insan kendi hezeyanlarını seyretsin, sabah kahvaltısında antidepresan yerine zeytinyağlılar sunulsun, öğleden sonra “toplu cinnet seansı”na katılsın. Akşam da sahilde “delilerle gün batımı” turu olsun. Hem turizm canlanır, hem toplumun gerçek yüzü ortaya çıkar.
➡️ “Deliliği bile butik hizmete dönüştürdük; akıl sağlığı artık bir ‘paket program.’”
Ama dürüst olalım: Zaten butik tımarhaneye ihtiyaç yok. Çünkü memleket komple “açık hava tımarhanesi” gibi işliyor. Televizyon kanalları lobotomiyi prime time’a taşımış, sosyal medya sanrı kusma merkezi olmuş, siyaset ise kolektif bir paranoyadan ibaret. Burada “deli” dediğimiz insanlar, aslında gerçeği görebilen tek aklı selimler. Normal görünenlerse en tehlikeli vaka: gündelik cinneti “olağan hayat” diye pazarlayanlar.
➡️ “Bu ülkede deliler hasta değil, deliliği normalleştirenler sağlıklı değil.”
Butik tımarhane açsam eminim ki rezervasyonlar dolup taşar. Çünkü millet aklını yitirmek istemiyor; zaten yitirmiş ama bunu “konforlu bir paket” içinde yaşamak istiyor. Tıpkı tatil köyüne gider gibi: “Üç gün kal, bir gün delilik bedava.” Hatta devlet destekli teşvik bile çıkar belki; ne de olsa “deliliğin sürdürülebilir kalkınma hedefleri” var artık.
➡️ “Türkiye’de en çok ihtiyaç duyulan şey akıl, ama en kolay tüketime sunulan şey delilik.”
Butik tımarhane bir girişim fikri değil, bir toplumsal röntgendir. Kimsenin görmek istemediği çıplak gerçeği söyler: Biz deli değiliz; biz deliliği sistemleştirmiş, normalleştirmiş bir ülkeyiz. Asıl çılgınlık da budur zaten.
➡️ “En büyük tımarhane, içinde yaşadığını fark etmediğin ülkedir.”
Enver Ercan sorar bir dizesinde: “Nuh gemisine şair de almış mıydı?’’… Bu sorunun yanıtını, şiir gemisine Nuh’u alan şairlerin peşine düşerek vermeye çalışalım.
Ankara-İstanbul ekspresindeyim. Pendik'ten sonra hızla menzile yaklaşan trenden sabahın ilk saatlerinde etrafı seyrediyorum.
Mustafa Kemal Paşa, 1 Nisan 1922 Cumartesi günü Ilgın’a geçmiştir. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Ilgın’a geldiğinde not defterine şunları yazmıştır: “1 Nisan 1338 (1922), Yeni araçların, yeni olağan kanunların..
Prof.Dr. Ergün Yıldırım / İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Avrupalılar, düşünce tarihi içinde oryantalizm aracılığıyla tek Doğu ve tek İslam anlayışını ikame ettiler. Buna bağlı olarak Doğu ve İslam dünyası ile...
Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Yorumlar (0)