AKIL VE AHMAKLIK AÇMAZINDA İNSAN

A+
A-

İnsan, akıl sahibi bir varlıktır. İnsanın hayatı boyunca benimsediği inançlar, okuduğu kaynaklar ve içinde olduğu kurumların tamamı insan yapımı yapay şeylerdir. Akıl, insanın doğal olarak sahibi olduğu bir kaynaktır ve kapasitedir. Her insan, akıl sahibi olarak doğar. Ancak doğduktan sonra içinde doğduğu kültür, toplum ve aile, onu değişik kaynaklarla, kurumlarla ve kalıblarla akılsız hale getirerek ahmaklaştırır. Akılsızlık ve ahmaklık, insanın aklını körelterek kendini akılsızlaştırmasının adıdır. İnsanın önüne kimlik ve kültür olarak hazır bir şekilde dayatılan her şey, insanı akılsızlaştırmanın ve ahmaklaştırmanın paketleridirler.

Akıl sahibi olduğu sürece, aklını aktif olarak kullandığı sürece insan, kendi kişiliğinin, karakterinin ve kaderinin mimarı olabilir. İnsan, akıl sayesinde kendi hayatını kendi belirleme imkanına, özgürlüğüne ve onuruna sahip olabilir. İnsan, aklını yitirdikçe kişiliğini, karakterini ve kaderini hep başkalarının belirlemesine ihtiyaç duyar ve onlara bağımlı hale gelir. Kader, insanın aklıyla özgürce kendi hayatını ve kişiliğini inşa etmesidir.

Sahib olduğu tek doğal kaynak ve kapasite akıl olmasına rağmen insanlar, çoğu zaman aklı aktif halde tutmak yerine akıllarının yetersiz olduğu sapkınlığıyla akılsızlık yolunu tercih ederler. Aklın yeterli olmadığı sapkınlığına kolaylıkla inanan insanlar, akılsızlığın dini, sosyal, siyasal, kültürel, ticari, psikolojik ve idari biçimlerinin her şeye yeteceğini vehmetmeye başlarlar. Kendilerinin bilgisiz, akılsız ve yetersiz olduğunu vehmeden insanlar, kolaylıkla kendilerinin üstünde kesin bilgiye, güce ve iradeye sahip otoritelerin var olduğunu vehmederler.Akıl, insanın kendisinin ötesinde ve üstünde hiçbir hayali kurguyu, kurumu ve otoriteyi üstün bir güce, bilgiye ve kapasiteye sahip olmadığı yanılsamasını ve yalanını gerçek olarak kabul etmemesini gerektirmektedir.

Akıl, insanın tecrübelerinden ve doğadan beslenen ve gelişen sınırsız bir imkanlar, tercihler ve değerlendirmeler alanıdır. İnsanın yeryüzünde ortaya koyduğu bütün kitaplar, kurumlar, kalıblar, insan aklının, bilgisinin, birikiminin ve tecrübesinin meyveleridirler. Akıl, katı, kaba ve kapalı bir insani kapasite değildir. Akıl, insanın, kendinden ve doğadan aldığı verilerle, bilgilerle ve tecrübelerle geliştirdiği, ilerlettiği ve çeşitlendirdiği bir kapasitedir. Katılık, kabalık ve kapalılık, insanı akılsızlaştırır ve ahmaklaştırır. İnsana tercih, düşünme ve yenilenme kapılarını kapatan her türlü yaklaşım, aslında insana ahmaklaşmayı dayatan ve insanı ahmaklığa mahkum etmeyi amaçlayan katı, kapalı ve kaba hapishanelerdir. Akıl, insanın bütün katı, kapalı ve kaba hapishanelerden, kurgulardan ve kimliklerden özgürleşmeyi ve aklılla olgunlaşmayı gerektirmektedir.Akıl olmadan, insanın kendini gerçekleştirmesi mümkün değildir. Kendini gerçekleştirme denilen süreç ve tecrübe, insanın doğar doğmaz önüne konulan ve dayatılan kalıbları ve kimlikleri benimsemesiyle bir insani varoluşa dönüşemez. Birey, insani varoluşunu ancak akılla gerçekleştirebilir.

İnsanlara, akıllarını kullanmaları öğretilmemektedir. İnsanlara hep değişik zamanlarda ve mekanlarda kendilerinin hiçbir şekilde tanımadıkları kişiler ve kurumlar tarafından kurgulanan ve hazırlanan hazır kimliklere, kaynaklara ve kalıblara bağımlı olmaları öğretilmektedir ve dayatılmaktadır. İnsanlara, akıl yerine akılsızlığın önemli, değerli, yeterli ve erdemli olduğu öğretilmekte ve dayatılmaktadır.Akılsızlık dayatıldıkça insan, aldatılmaya, kullanılmaya, yönlendirilmeye ve yönetilmeye açık bir kurban haline haline gelmektedir.Aklı aktif olarak tutmak ve bağımsız düşünme yeteneğini geliştirmek sayesinde kişi, karanlık, kirli ve kaba ölüm kültlerinin ve doğmalarının karanlığından kendisini koruyabilir. İnsan, akılla ve düşünmeyle aydınlanabilir, özgürleşebilir, olgunlaşabilir ve kendini gerçekleştirebilir.

 

 

 

Önceki

Sonraki

Benzer Haberler

Yorumlar (0)

YORUM YAZ

Bir yanıt yazın