Eskiye Hasret İle…
Eski denilince nostaljik olan gelir insanın aklına. Fakat benim anlatmak istediğim maziye gitmek veya nostalji yapmak değil...
İnsanlığın gelişimine ve geleceğine hiçbir katkısı olmayan fanatik doğmalar ve inançlar, entelektüel, felsefi,ahlaki, bilimsel, sanatsal ve siyasal açılardan insanlığı darmadağın etmekte, şiddet, ayırımcılık ve çatışma üretmektedirler. İnsanlığı büyük aile, yeryüzünü insanlığın yurdu, insan ve doğa sevgisini temel değer olarak görmeyen fanatik düşünce, hakimiyet, servet ve şehveti yüce amaç edinip kabilevi bir anlayışla insanlığı zayıflatmakta ve tahrip etmektedir. Fanatizm, büyük insanlık yerine bedevi kabileciliğin amaç, değer ve varlık haline getirilmesidir.
Fanatizm, bütün insanlığa ve dünyaya tek bir doğma, hakimiyet ve otorite etrafında tahakküm edilmesi demektir. Kabilevi tahakküm anlayışının bütün insanlığa hakim kılınması, fanatizmdir. Dini, etnik, siyasal, cinsiyetçi ve kültürel kabilecilik, fanatizmin değişik biçimleridirler. Bütün insanlık unsurları arasında insani temelde ilişkiler kurmayı amaçlamak yerine insanüstü ve ötesi kurgular ve kalıblar etrafında insanlığın birleştirileceğini ve birleşebileceğini sanmak, tam bir yanılgı, yalan ve yanılsamadır.Fanatizm, bedevi kabileciliğin bir sonucu olarak hep kendisinin istisnai, üstün ve yüce özellikleri üzerinde durmaktadır. Evrensel anlamda dünya, insanlık ve varlıklar üstüne düşünmek, duygulanmak ve duyarlılaşmak yeteneği ve kapasitesi bedevi kabilecilikte yoktur. Fanatizm, insanlık ve doğa için çalışmak yerine, insanlığa ve doğaya ganimet olarak bakmakta, onu sömürmeyi, talan etmeyi ve tüketmeyi tek amaç haline getirmektedir.
Fanatizm, insanlığı, inanan-inanmayan, kadın-erkek, hür-köle şeklinde sürekli olarak parçalamaktadır.Fanatizm, insanlığı parçaladığı gibi, insanlığın vardığı modern medeniyet seviyesini de inkar etmeyi ve yok etmeyi amaçlamaktadır.İnsanlar arası sürekli olarak ayırımcılıklar yapan, onları alt-üst hiyerarşisine göre kategorizelendiren, kendisine bağımlı olmayan bütün insanları ötekileştiren, dünyanın hakim olmadığı bölgelerini düşman ve savaş alanı olarak kodlayan bir bedevi anlayışın, insanlığı elimine etmek suretiyle insani birliğe, gelişime, özgürlüğe ve çoğulculuğa katkı sunması mümkün değildir. Bedevi kabileci zihniyetin, moderniteyi ve modern medeniyeti sahici anlamda eleştirme yeteneği ve kapasitesi olmadığı gibi, modern olmayı benimseme, kabul etme ve içselleştirme kapasitesi de yoktur. Bedevi kabilecilik, modern medeniyeti yıkma konusunda vahşi bir motivasyona, doğmaya ve geleneğe sahip bulunmaktadır.Demokrasiyi, hukuk devletini, bireysel özgürlükleri, barışı, aklı, bilimi, sekülerliği ve hesap verilebilirliği reddeden bedevi kabilecilik, ortaçağ kalıpları çerçevesinde otoriter ve totaliter bir despotizm üretmektedir. Bedevi kabilecilik, moderniteyi yıkarak tekrar dünyaya tahakküm kurmayı amaçlamaktadır.
Bedevi kabilecilik, insanlığın farklı tecrübelerindeki felsefe, siyaset, hukuk, bilim, teknoloji, toplum, eğitim, müzik, maneviyat alanlarındaki pratikleri, değerleri, fikirleri ve kalıbları doğru ve değerli olarak kabul etmemekte, kendisi dışındaki bütün kaynakları ve tecrübeleri denize atarak yok olmalarını istemektedir. Bedevi kabilecilik, kendi kaynağının tek doğru, değerli ve yeterli olduğunu sanmakta, insanlığın çoğul tecribesini anlatan kaynakları sapkınlık, zararlı ve gereksiz olarak değerlendirmektedir.
Bedevi kabilecilik, kendi dışındaki her şeye reddiyecidir. İnsanlığın farklı felsefi, bilimsel, sanatsal ve teolojik birikimlerine reddiyeler yazmak, bedevi kabileciliğin en önemli özelliğidir. İnsani duruma dair yaratıcı ve verimli edebi, bilimsel, felsefi, sanatsal, hukuksal ve manevi eserler ortaya koymak, fikirlerin ve akımların oluşmasını sağlamak şeklinde proaktif ve verimli nitelikte bir özelliğe ve öze bedevi, kabilecilik sahip değildir.
Bedevi kabilecilik, tekçidir, tahakkümcüdür ve zorbadır. Bütün insanlığı, bedevi kabileciliğin içinde eritmek ve yok etmek, tek amaçtır. Bedevi kabilecilik, insani çoğulculuğu fitne ve sapkınlık kaynağı olarak gördüğünden dolayı insanlığın felsefi, sosyal, kültürel, sosyal, entelektüel, bilimsel, sanatsal ve manevi çoğulculuğunu ortadan kaldırarak bedevi kabileciliği mutlak hakim haline getirmeyi amaçlamaktadır.Bedevi kabilecilik, kendisini tek mutlak ve aşkın hakikat olarak gördüğünden dolayı felsefeyle çatışmış, felsefeyi yasaklamış ve reddetmiştir. Bedevi kabilecilik, insanlığın evrensel birliğini yok ettiği gibi, insanlığın bütün farklılıklarını da inkar etmekte, değersizleştirmekte ve yok edilmesi gereken sapkınlıklar olarak yargılamaktadır.Bedevi kabileciliğin tekçi doğası, insanlığın birlikteliğini ve farklılıklarını inkar etmektedir.
Bedevi kabilecilik, kendi dışındaki bütün kültürleri ve tecrübeleri dışlamayı, reddetmeyi ve yıkmayı kendi doğal hakkı ve ayrıcalığı sanmaktadır.İnsanlığın çoğulculuğunu dışlayan ve reddeden bedevi kabilecilik, insanlığı zayıflatmaktadır. Reddiyecilik yapmaktan başka ufku ve düşüncesi olmayan bedevi kabilecilik, hiçbir şekilde eleştirel düşünmeye imkan vermemektedir. Reddiyeci olmak ile eleştirel düşünmek aynı şey değildir.İnsani çoğulculuğu dışlayan ve reddeden bedevi kabilecilik, ilmi reddederek cehaleti tek değer haline getirmektedir. Bedevi kabileci zihniyetin hakim olduğu kültürlerde ve toplumlarda cehalet, vahşet, eğitimsizlik, şiddet, sefalet ve fanatizm hüküm sürmektedir. Bedevi kabilecilik, varlığı, bilgiyi ve değeri üreten, yenileyen ve dirilten bir yeteneğe ve kapasiteye sahip değildir.İnsanlığın ve doğanın gelişimini sağlayacak diriltici ve değişimci bir ruha, tarihe, zihniyete ve tecrübeye bedevi kabilecilik sahip değildir. Bedevi kabileciliğin amacı, insanlığın ve doğanın gelişimi değil, insanlığın ve doğanın geriletilmesidir. İnsanlığı ve doğayı gerilettiğinden dolayı bedevi kabilecilik, gericidir. İnsanlığı ve doğayı geriletmek için bütün güçlerini seferber eden bedevi kabilecilik, insanlığı ve yeryüzünü çölleştirmektedir.
Bedevi kabileciliğin bir düşüncesi ve düşünmesi yoktur. Ölmüş bir durumda olan, geçmişe ait bir kurgu olmaktan öte bir değer taşımayan bedevi kabilecilik, gelenek olarak katılaştırdığı ve kutsallaştırdığı kurguları tapınma objesi olarak dayatmaktadır. Kutsallaştırılan ve katılaştırılan bedevi gelenekçiliğinde entelektüel yoktur, çünkü bedebi kabilecilik insanın bütün entelektüel kapasitesini ve kaynaklarını kurutmaktadır.Katılaştırılan ve kutsallaştırılan gelenek kurgusuna modern dünyada hayat vermeye kalkmak, imkansızdır. Hayat, günümüzdedir, modernliktedir ve medeniyettedir. Bedevi kabileciliğin kalıblarının, hukuk anlayışının, doğmalarının, dünya tasavvurlarının günümüz dünyasında bir karşılığı bulunmamaktadır. Bedevi kabilecilik geleneği içerisinde yer alan hiçbir kavramın, kurumun, kalıbın ve kaynağın modernleştirilmesi mümkün değildir. Bedevi kabilecilik ve modernliğin birarada varolmaları mümkün değildir. Birinin olduğu yerde, diğeri ortadan kalkmaktadır.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Yorumlar (0)